Genelde yanında ben olurdum, bana iyi geceler derdin.
Genelde yanında ben olurdum,
beni severdin.Şimdi yanında olsam bile, bana iyi geceler diyip, sevmezsin.
Çünkü sen artık eskisi gibi değilsin.
Şimdi mutlu musun?
Beni kullandığın için?Genç oğlan soğuk havayı içine çekti, kulaklığı takılı, gözlerinden akan yaşlar sel olurken. Birini sevmenin bedeli bu olmalıydı ki, Minho bunun cezasını çok pis bir şekilde çekmek zorunda kalmıştı.
Minho ve Jisung dün akşam oldukça kötü bir konuşma gerçekleştirmişlerdi.
23 Kasım 21.00
"Jeongini unutamadığımın farkındasın Minho."
"Sanırım benim için bir hevestin."
"Senle kavga edince bende Jeongin ile konuştum, tekrardan samimi olduk."
"Onun yüzünü, ilgisini ve anılarımızı unutamıyorum."
Bunlar Jisungun sözleriydi.
Bu sözler Minhonun kalbini paramparça etmişti.
Bütün gece boyunca ağladı Minho. Heves olduğunu ve kullandığını bildiği için. Ama hala Jisungdan nefret edemiyordu, gerçekten kör olmuştu.
Jisung, Jeongini yani eski sevgilisini unutamamıştı. Hemde hiç.
"Madem onu unutamadın, benle niye ilgilendin."diye mırıldandı Minho. Haklıydı. Fazlasıyla.
Okulun bahçesinde tek başına yürüyordu, tek kalmaya ihtiyacı vardı. Sınıfa girdiğinde ise kafasını sıraya koyarak biraz uyumaya çalıştı. Çünkü gece ağlamaktan uyuyamamıştı, acısından, gözyaşlarından.
Bazen dünya masumların canını çok acıtır, masumların canı çok yanar.
"Minho Hyung! Günaydın!" diye bağırdı Felix. O her zaman neşeliydi, küçük arkadaş grubunu aydınlatan bir gün ışığı.
"Günaydın." dedi Minho sesi zar zor çıkarken.
"Bir şey mi oldu Hyung? Mutsuz görünüyorsun."
"Beni kullanmış." dedi ve durup Felixe baktı Minho.
"Kim? O mu?"
"Evet."
"Boşver Hyung, ben arkandayım."
Minho, Felixin bu klasik sözüne gülmeden edemedi.
Klasik Felix, diye geçirdi içinden.
.
Saatler geçmiyor ki onu düşünmekten, diye içinden geçirdi Minho, matematik dersinde kitabına bir şeyler yazarken.
"Listeden seçiyorum." dedi hoca.
Minho için iğrenç bir şeydi bu. Hayır yani, kalkmak isteyen zaten kalkar değil mi? Diye düşünmeden edemezdi. Soruyu yapardı, ne de olsa hocası yardım ederdi ama sınıfın önünde, yani tahtada yapmak, fikrince iğrençti.
"Lee Minho, gel çöz bakalım."
Minho iki eli ile formasını çekiştirerek tahtaya doğru yürüdü. Titreyen elleri ile soruyu yapabildiği kadar yaptı, bazen hocası onu kenara çekip sınıftakilerden cevabı isteyip Minhoya yardım etti.
O kadar çok kötü bir duyguydu ki bu onun için, ellerinin titremesi.
"Oha, ellerin çok titriyor. Bütün sınıf ellerine baktı resmen." dedi Kyujin.
"Maalesef.." diye cevap vermekle yetindi Minho. Sevmediği bu özelliğinin birde herkesin görmesi... Tek kelime ile iğrençti.
Okul çıkışı, sonunda diye içinden geçirdi. Okuldan nefret ediyordu. Hiç sevmiyordu. Şimdi ise otobüse binmiş eve gitmenin hayalini kuran Minhonun aklında tek biri vardı.
Jisung.
Jisung.
Jisung.
Başka kim olacaktı?
Bu ficin bölümleri kısa, ama öz olacak bitanelerim
Kısa zamanda gorusme dileği ile 😻😻
Görüşelim 😻:)