CESET.

20 2 5
                                    

Bölüm müziği/ son arzum,aşk paylaşılmaz,ağla kalbim, garezi var, aklına ben gelicem,çozemezsin

Hayaller bu dünyadaki en zor şeydir bir insan kendi hayallerini kurur ama bir bakarsın o hayaller çöp olup gitmiş. Zor bu dünyada yaşamak çok zor.

Sabah kalktımda aklımda o efe savcının bana dediği çümlelerin hepsinin gerçek olduğunu fark ettim. Elbise dolabımda yeşil gömlek altına yeşil pantolon ve bide yeşil ceke aldım. Saçlarımı açık bıraktım. Ve dışarı çıktım arabama bindim ve emniyete sürdüm. Vardımda arabadan indim ve emniyete girdim. Karşımda efe savcı ile gamze vardı. O an durdum. Ve gamzeyi burda görünce şok oldum ve gamzenin yanına gittim konuşmak için.

- Yeni işinde mutluluklar dilerim savcım

- teşekkürler. Hemen ilerledim ve odama geçtim. Sakin olamıyordum. Bana dediği onca cümle beynimin içinde dönüyordu sanki. Kafamı tuttum. Ve bağırdım. Git git diye. Kapı sert bir şekilde açıldı. Kimin olduğunu baktım o kişi nehir'di iyi olduğumu sordu. Hayır dedim. Ve beni dışarı çıkardı nehir. Ve çardaklardan birine oturttu. Ve elime şu verdi. Bir yudum içtikten sonra iyi olduğumu söyledim. Ve içeri geçtik. Miray yanıma geldi. Ve dediki.

- savcım yeni bir şikayet varmış.

- ne şikayeti.

- bir kız çocuğu kaybolmuş. Kahve rengi gözlerinde. Beyaz tenli 1.45 b. oylarında ve 37 kilolu bir kız çocuğu kaybolmuş ismi Asya

- tamam ben hazırlanıyorum ve birkaç polis ve iki savcıyı alın gidelim. Polis arabasına binip gittik. Ve bir ormanda. Bir oduncu ile karşılaştık.

- merhaba size birşey soracaktım. Kahve rengi gözlerinde beyaz tenli 1.45 boylarında ve 37 kiloluk bir kız çocuğu gördünüz mü.

- yok. Hiç görmedim. Biraz daha ilerledik ve yerde bir bileklik buldum ve üstünda Asya yazıyordu. Nehir'e gösterdim ve nehir onu poşete koydu. Ve biraz ilerledikçe sonra bir iki katlı bir ev gördük ve içinde 7 tane adamın olduğu bir ev gördük plan yaptık ben, nehir, tolga üçümüz şu taraftan gideceğiz diğer kişilerden üç kişi burda beklesin diğer üç kişi şu yan tarafta beklesin. Ve ben,nehir,tolga içeri girdik ve orda bir adam silahı küçük kızın kafasına doğru tuttu. Ona bağırdım.

- bırak kızı.

- hayır bırakmam ailesi borcumuzu ödemedi onlar ödeyecek kadar bizde bu kız.

- bırak yoksa vururum seni. Ve silahı bana tuttu nehir ile tolga alt katta kızı arıyorlardı. Ve adam bana tuttuğu silah ile bana bir el ateş attı. Ellim ile karnımın sol tarafını tuttum. Ve adam bir el daha ateş attı bu seferki. Omzuma geldi ve yere düştüm. Nehir, tolga hepsi geldi. Tolga adamı tuttu ve polis arkadaşların birine verdi. Adamı arabaya koydular küçük kızı aldı nehir. Ben yerde baygın bir şekilde duruyordum. Efe savcı ile gamze savcı geldi. Gamze savcı ambulansı aradı ve ambulans geldi ve beni götürdü hastaneye. Hastaneye getirdiklarinde direkmen ameliyata götürdüler iki merminin çıkardılar. Ameliyattan sonra beni normal odaya getirdiler.

Uyandımda saat akşam 7'iydi. Uyandım ve etrafıma baktım hastanede olduğumu biliyordum en sonda vurulmuştum. Omzumun acıdığını hissedince elimle omzumun üstünü tuttum. Kapının açıldığını görünce. Efe savcının geldiğini gördüm bana sordu ki.

- iyimisin?

- neden merak mı ettin iyi olduğumu iyi olsam olmasam da seni ilgilendirmez efe savcım

- mihra dün dediklerim şeylerden biraz pişman oldum.

- işte sen böylesin efe savcı birşeyi kafandan kurup yapıyorsun ve sonrada pişman oluyorsun. Neden

- bilmiyorum nedenini bilsem çok iyi olur ama bilmiyorum anla artık.

- sen anladınmı beni efe savcım.

- hayır.

- işte bundan yapma artık herşeyi önceden emin olarak çözmen gerek.

- tamam.

- ama hayla seni affetmeyeceğim.

- neden?

- nedeni yok mesela ben az önce vuruldum dimi bir nedeni yok onda ki gibi.

- tamam. Mihra tamam

- savcım de savcım de ve çık efe savcım. Efe savcı odadan çıktı. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Camdan bana baktı ve el sallayıp gitti. Yüzümü yana çevirdim ve gözlerimi kapattım. Kalbim çok acıyordu. Saat sabah 5.30 geçe uyandım hayla her taraf karanlıktı. Ayağa kalktım ve camın olduğu o tarafa gittim camı açtım ve dışarı baktım. Efe savcının arabası yoktu. Ay'a baktım hertarafı ışık yağmış ve o tek bir tek parça nasıl bu koca dünyayı aydınlatıyor. Tek bir parça bu kadar dünyayı aydınlatıyor. Yatağıma geri geçtim ve telefonumu aldım gelen mesajlara baktım nehir mesaj atmıştı.

- mihra iyimisin?

- mihra iki gün sonra taburcu ölüyormuşum doktorla konuştuk o dedi.

- neyse ben kapatıyorum görüşürüz. Yazdığı mesajları okuduktan sonra. Uykum gelmedi yanımdaki bir bardak suyu içtim. Uzandım ve telefonumdan bir kaç şeye baktım. Ve o an zümra'nı bana eski attığı mesajları gördüm ve okumaya başladım.

- ee mihra kafeye gidelim.

- mihra doğum günün kutlu olsun. Gibi mesajlar vardı. Gözlerim doldu ve telefonu kapattım ve uzandım gözlerimi kapattım. Saat sabah 9'da kalktım. Ve hemşirenin bana verdiği serumu gördüm.

- şimdi kendi izi daha iyi hissediyormusunuz?

- evet dedim. Ve hemşire odadan çıktı. O an kafam da gamze savcı ile efe savcının dans ettiği geldi gözlerimden yaşlar aktı. Ağlayarak ayağa kalktım ve kapıyı açtım çıkacaktım ki doktur. Dur bekle dedi.

- şey ben kendimi iyi hissediyorum ve evime gitmek istiyorum dedim.

- doktor tamam ama senin yakın bir arkadaşın vardı ismi efe'ydi sana şöyle bir mektup bıraktı. Mektubu aldım ve açıp okudum.

MiHRA SENİN İÇİN BU MEKTUP

Mihra bu mektup şuan hiç iyi bir zamanda değil ama kendine dikkat et olurmu çünkü benle gamze evlenme kararı aldık yani buralardan gitmeyi düşünüyoruz gamze sana selam vermemi istedi. Merak etme beni ben tek gidicem zaten tahliye vardı tahliyemi İzmire aldım orda çalıştıktan sonra yine buraya gelicem merak etme kendine iyi bak ben 3 yıl orda görev yapıcam 3 yıl sonra gelicem kendine iyi bak ama ben 1 ay sonra İzmire gidicem yarın benle gamzenin sözü var gelmeyi unutma. Kafamdaki sorular gitmişti bu sefer. Kafamı kaldırdım ve doktura bu mektup sizde kalsın ben artık evime gitmek istiyorum. Doktur tamam dedi ve gereken imzaları attıktan sonra hastaneden çıktım ve direkmen nehir'in evine gittim ağlayarak kapıyı tıkladım ve nehir kapıyı açtı. Nehir bana sarıldı ve dediki sendemi duydun o haberi evet dedim ağlayarak, salona oturdum ve nehir bana baktı ve dediki özür dilerim. Şaşkınca ona baktım ve niye dedim ve dediki.

Efe savcı zümra'nın katilini buldu. Kim dedim ve dediki gamze ama efe savcı gizlemiş dedinde ağlayarak ayağa kalktım ve yola çıktım efe savcının odasına girdim ve ona elimle yapıştırdım Birtane tokadı ve dedimki neden bunu bana yaptın neden sen bunu bana nasıl yaptın hiçmi acımadan lan sen hiçmi acımadan dedim ve odadan çıktım ve odama geçtim ağlayarak oturdum. Ve efe savcı'yı hapishaneye doğru götürdüklerini gördüm yanlarındada gamze vardı ve efe savcı onun elini tutmuştu. Gözlerimdeki yaşlar aktı ve kapıyı hızla kappatım ve ağlayarak tain verdim ve İzmire yola çıkmak için gittim kedimi aldım ve kendimle arabama binip İzmire gittik. İzmire vardımda evime girdimde ağlayarak anneme sarıldım.

Bu bölümde sonuna geldikkkk diğer bölümde görüşmek üzere

GİZLİ OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin