Demoniac [ soukoku ]

Bölüm 3 - Yeni Müdür Yardımcısı.

Müdür yardımcısı telefonu kapattığı an Black de ortadan kaybolmuştu. Chuuya, uzun zamandır olmadığı kadar yorgun, bitkin, sinirli ve hayal kırıklığı doluydu. Bu haber, evinden kovulmanın haberiyle eş değerdi. Evi Glamour'du. Şimdi ne olacağı hakkında artık hiçbir fikri yoktu.

Gece neredeyse hiç uyku uyumadan okulun yolunu tuttu. Yol öylesine uzak ve kasvetli gelmişti ki, kalbi acıyordu. Chuuya için gerçeği kabullenmek epey zor olacaktı.

Okula varıp, büyük bahçe kapısından içeri girdiği andan itibaren tüm öğrencilerin ve öğretmenlerin gözü onun üzerindeydi. Kimisi hüzünle, kimisi mutlulukla bakıyordu. Kimisi de şaşkındı.

Evden çıkmadan evvel müdür yardımcısından bir mesaj almıştı, çıkış işlemleri için imzalaması gereken bir kaç evrak olduğundan dolayı okula geldiğinde ilk önce odasına uğramasını söylemişti. Chuuya okuduğu süre boyunca sayılı kez gittiği müdür yardımcısının odasına doğru adımlarken bir ses işitti koridorda yankılanan.

" Chuuya-kun! "

Bu ses tanıdıktı. Hemen arkasını döndü ve Ranpo'nun küçük bedeniyle karşılaştı. Birbirlerine sarıldılar ve ardından hüzünlü bakışları birbirini buldu.

" Ranpo.. "

" Olanları duydum ve çok sinirlendim. Sensiz ne yapacağım ben? Eminim ki hata sende değildi. Bunlar gerçekten çok adi. "

Son cümleyi sessiz bir tonda söylemek zorunda kalmıştı.

" Bilmiyorum Ranpo-san, kendimi öyle berbat hissediyorum ki henüz mantıklı bir yorum bile getiremiyorum. Burası benim evimdi. Şimdi ne yapacağım, bilmiyorum. "

" Hadi ama, bir süre kendini toparlayana kadar evimde kalabilirsin demiştim sana. Dün sana anahtarı verirken olayın detaylarını soramadım ama asla böyle bir şeyi tahmin etmemiştim. Neyse, bu arada yeni bir müdür yardımcısı gelmiş diyorlar bugün sabah. Onunla konuyu konuşsan senin adına kararı belki değiştirebilir, hm? "

" Öyle mi? Sanmıyorum. Yaptığım küçük bir şey değil Ranpo-san. Şimdi gidip şu işlemleri halledeyim, odaya zaten eşyalar için uğrayacağım. "

Ranpo kafa salladıktan sonra Chuuya müdür yardımcısının odasına yöneldi. Girmeden evvel derin bir nefes almış ve üstünü düzeltmişti. Her ne kadar gözaltları mor olsa da..

Kapıyı tıklattıktan sonra içeriye girdi. Koltuk cama doğru dönüktü ve birisi oturuyordu, dolayısıyla yüzünü göremiyordu.

" Efendim, ben çıkış evraklarını imzalamak için geldim. Sabah mesaj atmıştınız. "

" Hoş geldin, Chuuya-kun. "

Koltuk yavaşça döndü ve Chuuya da gözlerini yerden ayırarak koltukta oturan kişinin suratına baktı.

Gördüğü yüz ile kanı donan Chuuya, yumruk yaptığı ellerini serbest bırakmış ve mırıldanmıştı sessizce.

" B..black? "

Geçen 10 saniye sanki 10 gün gibiydi. Yıllardır kabusu olan Black'i görmeye alışkındı ama bu şekilde değil. Ne birilerinin yerine geçerdi, ne de düzgün bir şekilde koltukta veya sandalyede otururdu. Beyni allak bullak olurken Black'in cevap vermesi ile düşünceleri dağıldı.

" Black? Biriyle karıştırdın sanırım. Ama güzel bir isim olduğunu inkar edemem. Havalıymış. "

İkinci bir şok dalgası küçük bedenini vururken rüyada olup olmadığını anlamak için kendini cimcikledi. Ardından konuşma ses tonunu yükseltti.