İyi okumalar! ^.^
Alev ile lavabo kapısından içeri girdiğimizde kimse yoktu. İlk önce bi elimi yüzümü yıkadım. Sonra Alev "Hadi kızım. Anlatsana. Çok mu güzel şeyler oldu?" deyince "Hayır, saçmalama. Çok tatsız bir andı. Beni öptü..." dediğimde şaşırmış, bir yandan sevinmiş gözlerle bana bakıp "Ohaaa! Sen ciddi misiiin?" diye sordu.
"Ama hemen geri çektim kendimi. Ben onun bildiği kızlara benzemem. Ona şu anda nasıl güvenebilirim? Hem.. Daha sonra özür diledi ve o da geri çekildi zaten." dediğimde biraz da olsa yüzü düşmüştü.
"Heh evet. Bak sen de kendi ağzınla söyledin işte. En azından arkanda seni koruyan biri olur?.." deyince "Sanırım kendi başımın çaresine bakabilirim..." dediğimde bir an duraksadı ve daha sonra tekrar konuştu, "Ben senin mutlu olmanı isterim her zaman. Bunu sen de biliyorsun. Sana bırakıyorum o halde." deyince artık bu konunun kapanmasını istediğimden dolayı "Neyse. Hadi sınıfa gidelim. Zil çalmak üzere..." deyince sustu ve yanımdan yürümeye başladı.
Sınıfa girdiğimizde Batuhan ve Emir yoktu. Sanırım hala kantindelerdi. Off. Başak? Sen niye Batuhan'ı düşünüyorsun ki? İşin mi yok kızım? Hem çocuğu istemediğini söylüyorsun Alev'e, hem de sınıfa girdiğinde onların yokluğunu görünce yüzün düşüyor. Elimi bu fikirleri dağıtmak amacıyla kaldırarak iki yana salladım. Alev beni görünce "İyisin değil mi?" diye sordu. Ona dönerek "Hıhı, iyiyim." dedim. O da "Peki." diyerek sıraya doğru yürümeye başladı. O anda da hafif sırıtıyordu pislik. Pislik gibi kelimeleri tabi ki ona değer verdiğimden dolayı kullanıyorum. Seviyorum manyağı. Neyse.
Dersimiz Fizik'ti. Bu derse Zeynep Hoca diye biri giriyormuş. Ben de Alev'den öğrendim. Edebiyat hocasının adı da Aslı Hoca imiş. İnşallah Zeynep Hoca da tatlı biridir Aslı Hoca ve Nur Hoca gibi..
Zeynep Hoca sınıfa girdiğinde çok mutlu bir şekilde girdi. Yüzünde mutlu bir ifade vardı. Bunu görebiliyordum. Çok hoş ve tatlı bir kadına benziyordu o da. "Evet gençleeerr! Bugün nasılız bakalım? Umarım iyiyizdir çünkü derse güzel bir şekilde başlamak istiyorum. Hadi öyleyse. Baş-la-dım." diyerek gülünce sınıfça gülmüştük. Komik bir kadına benziyordu. Ya bu okul ne güzel bir okul böyle. Hocaları ve okulun güzelliğinden bahsediyorum yanlış anlaşılmayayım...
Fizik de Biyoloji gibi eğlenceli ve güzel bir dersti. Tarih'i hiç sevmezdim ama Fizik ve Biyoloji'yi çok severdim. Eski okulumda fazla üzerimize düşmüyorlardı hocalar ve bu bizim açımızdan kötü bir durumdu. Neyse Başak. Artık eski okul yok, yeni okul, yeni arkadaşlar var...
-----
Zil çaldığında Alev ile kantine indik. İçecek bir şeyler alıp boş bir masaya oturduk. Hemen arka tarafımızdaki masaya Batuhan ve Emir oturmuştu. Derste de sürekli göz göze geliyorduk zaten. Şimdi Batuhan Efendi kendilerini daha özel hissediyorlardır eminim. Hani kısa süreli de olsa bir şey yaşandı ya aramızda ondan... Sapık herif.
Arkama bakmamaya çalışıyordum. Ama sürekli izleniyordum. Bi rahat yok mu şundan ya?!
Alev rahat kız tabi. Ne güzel. Hiç izleneni yok demeyeyim çünkü onun da bir izleyeni var aslında. Emir. Sürekli onu izliyor. Arada yakalıyorum. Ama Alev görmüyor. Zaten Emir ile göz göze geldiğimde de yüzü kızarmış bir şekilde kafasını çeviriyordu. Mahçup oluyordu belli ki. Haklı da.
Alev "Başak benimle kütüphaneye gelir misin? Oradan bir kitap almam gerekiyordu. Şimdi aklıma geldi." deyince onu kıramadım ve "Tamam olur." dedim.
Beraber yukarıya çıkarken Batuhan ve Emir de arkamızdan geliyordu. Bunun ne kadar sinir bozucu bir şey olduğunu bilemezsiniz! Ancak yaşarsanız yani...
Kütüphaneye girdiğimizde birkaç kişi vardı içeride. Buraya girdiğimde hep Batuhan ile aramızda geçen o olay aklıma geliyor. Kahretsin!
"Alev, ben seni dışarıda beklesem olur mu canım?" dediğimde "Niye? Bir şey mi oldu?" deyince endişelendiğini yüzünde görebiliyordum.
"Anlattım ya sana Alevciğim hani..." dediğimde unuttuğunu hissederek "Pardon ya... Unutmuşum. Tabi bekleyebilirsin. 5 dakikaya gelirim." deyince direk kendimi dışarı attım.
Batuhan ve Emir de buraya doğru geliyordu. Onlara arkamı döndüm ve kütüphaneye girmelerini bekledim.
Kütüphanenin kapısına daha da yaklaştıklarında Batuhan yanıma geldi. Emir içeri Alev'in yanına girmişti kesin, ki Batuhan'ın yanında yoktu zaten.
Batuhan'ın o soğuk sesini duyduğumda yutkundum. "Başak, iyi misin?"
"İyiyim. Niye geldin?"
"Kütüphaneye girecektim seni kapıda görünce bi bakayım dedim."
"Zaten sen beni hep görüyorsun Batuhan? Yetmiyor mu?.."
"Niye içeri girmedin?"
"Seni ilgilendiriyor mu ya? Sana ne. İster girerim ister girmem. Sana mı soracağım?" dediğimde bir an duraksadı.
"Hayır, sadece merak ettim." dediğinde ekledi, "Pişman mısın peki?" dediği anda ise Alev kütüphanenin kapısında belirdi.
"Böldüm sanırım kusura bakmayın. Ben gidiyim siz konuşun." deyince atıldım, "Hayır Alevciğim. Bekle. Görüşürüz Batuhan." dediğimde elini duvara vurduğunu görmüştüm. Ama belli etmemiştim.
Allah'ım 'Pişman mısın?' ne demek ya?! İyi ki Alev geldi kurtardı beni.
"Beni zor bir durumdan kurtardın sağ ol Alev." dediğimde bana baktı ve yürümeyi kesti.
"Niye ki?" diye sorduğunda "Bana bugün yaşadığımız olay hakkında 'Pişman mısın?' diye sordu. Ama sen gelince cevap vermekten kurtuldum. Ne demek 'Pişman mısın?' ya... Aptal işte. Neyse tekrar sağ ol."
"Oha be. Keşke biraz daha kalsaydım kütüphanede."
"Saçmalama ya... Tam zamanında geldin."
"Ama Batuhan alır onun cevabını senden..."
"Ne? Nasıl yani?"
"Bilemiyorum ama alır." dediğinde ürkmüştüm. Daha sonra yüzümü önüme çevirip sınıfa doğru yürümeye başladık...
------
Merhaba! Aslında bugün paylaşmayacaktım hemen yb'yi, ama canım sıkılınca bekletmek istemedim hem de diğer beklettiğim günler için yayınladım.
Multimedyada Emir (Dylan O'Brien) var. Sizleri seviyorum. Görüşmek üzere.
Yorum ve voteleri unutmayın! *-* :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Çok Sev
RandomOkula yeni gelen Başak, ilk başta Batuhan'ı hiç gözü tutmaz. Onu ilk öptüğünde rahatsızlık duyar. Ama 2. öpüşünde ise çok etkilenir ve ona aşık olmaya başlar. Sevgili olduklarında önlerindeki tek engel Çağlar'dır. Çağlar, Batuhan'ın eski en yakın ar...