Aslında bu onun için avantaj bir durumdu. Polisle telefonda yaptığı görüşmeyle yetinmek yerine, haberi yapmadan önce olay yerini kendisi inceleyebilir ve etkisini kendi üzerinde hissedebilirdi. Chicago'da atlayarak intihar eden biri, haber araçlarını peşinden sürükleyemezdi; ama bu olay, burada haber niteliği taşıyabilecek neredeyse tek olaydı. Bu yüzden Randy'nin dün geceki tepkisi onu çok rahatsız etmişti. Polis bandında bir memurun atlama olayını seydi haberi bu sabahki baskıya yetiştirebilirdi; ama Randy bu teklifi geri çevirmişti.
Huzursuzdu.
Araba dik bir yokuşu inerken, yeniden bir esinti hissedildi. Ağaçların yerini çalılar almıştı ve Joe okyanusun ağırlığını havada hissedebiliyordu. Şu çok yakınındaydı; ama onu göremiyordu. Çünkü önünde bir tepe daha vardı. Gaza daha fazla bastı ve arabadan gelen gıcırdamalardan habersiz bir şekilde pürüzlü yolda hızla ilerledi. Arka hoparlörde Elizabeth Fraser anlaşılmayan fakat bir şeyler çağrıştıran sözler mırıldanıyordu, tıpkı etrafındaki manzara kadar zengin ve kışkırtıcı bir gizem gibi... Ses, kendinden geçmiş şekilde artarken araba yoldaki engellerden sonunda kurtulmuştu ve Joe, ormanın dışına doğru son tepeyi de aşmıştı. Sonunda okyanusu sadece koklamak ve duymakla kalmıyor aynı zamanda onu görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Short StoryEğer ruhunu şeytana sattıysan ölüm bir kurtuluş değil, tutsaklığın ta kendisidir.