Güneş ışığı, şu gibi yer değiştirip duruyordu, önce keskin bir parlaklık ışıldıyor sonra da meşe ağaçlarının, kozalaklı ağaçların ve akçaağaçların arasında puslu bir gölgelik yaratılıyordu. Böceklerin yediği yapraklar ve parçalanmış dallar zemini kaplıyordu. Zemin, çukurlar yüzünden delik deşik olmuştu. Parlak menekşe renginde olan süpürge otu, dar asfalt patikanın her iki yanındaki derin olan kanalları sarmıştı. Hava bu sabah keskindi; cayır cayır yakacak bir öğleden sonranın habercisi olan taze bir havaydı. Joe, bir kolunu camdan dışarıya çıkarmış arabasını sürürken, kasetçalarda Cocteau Twins adlı müzik gurubunun şarkıları çalıyordu. Kabul etmişti, burada yaşamanın bazı güzel yanları vardı. Orta Batı'da böyle güzel sabahlar ve manzaralarla karşılaşmazdı.
Ağaçlar aniden seyrelince güneşliği indirdi; fakat işe yaramadı. Gündoğumunda doğuya doğru ilerken güneşlikler genellikle yetersiz kalıyordu. Haberi ileten kişi, Amir Swartzky'nin atlamanın gerçekleştiği yerde olacağı ve Joe'nun sorularına cevap alabilmesi için Harry ile konuşması gerektiğini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Short StoryEğer ruhunu şeytana sattıysan ölüm bir kurtuluş değil, tutsaklığın ta kendisidir.