Joe arabasını eskimiş ekip arabasının yanına çekti, bir not defteri çıkardı ve üniformaların toplandığı suyun kenarına doğru ilerledi. Dördünden üçünü daha önceden görmüştü; fakat aklında kalan tek isim, Amir Swartzky idi. Amir, grubun en yaşlısıydı; beyazlamış saçları ve şişman göbeği, onu diğer adamlardan tamamen farklı kılıyordu.
Amir onun yaklaşması ile yavaşça kafasını salladı.
Şişman polis, "Günaydın Joe," dedi. Ses tonu çok sertti. Çok sessiz konuşuyordu; ancak okyanusun sağır edici gürültüsüne rağmen sesini duyurabilmesi de hayret vericiydi.
Sarı saçlı, genç bir polisi göstererek, "Alfie'yi biliyorsun, bunlar Folter'dan, Mack ve Patent," dedi. Koyu renkli perçemleri, iki ambulans şoförünün gözlerini, esmekte olan rüzgâr yüzünden kapatmıştı ve yüzleri çok solgun görünüyordu. Joe, eğik burunlarından ve mavi gözlerinden, onların kardeş olduklarını anlamıştı. İkisi de kana dayanabilecek kadar uzun süredir bu işte çalışmıyordu.
"Merhaba." Joe başını salladı ve herkesin elini sıktı.
Polislerin ve şoförlerin aralarında geçerken herkesin neden çok gergin olduğunu anladı. Ceset hâlâ oradaydı ve oldukça kötü görünüyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Short StoryEğer ruhunu şeytana sattıysan ölüm bir kurtuluş değil, tutsaklığın ta kendisidir.