Düşünceler savunulduğu kadar vardır. ruh ise benliğini bulana kadar esirdir bir bulanımın içinde.
elimdeki çantayı tutarak cezaevinin içinden geçtiğimde kimliğimi kapının açılması için küçük panelden okutarak cezaevinin içine girdim. beni karşılayan burham ve insanı kafesin içindeymiş gibi hissettiren duvarlar karşıladı.
ama alışıktım. odama doğru giderken dün tanıştığım gardiyanlardan birkaçını koridorda gördüğümde selam verdim. karşılık verdiler.
insanlar ile aramda her zaman bir mesafe koyan biri kişiliğim vardır ama soğuk nevale gibi de dolaşan biri değilimdir.
odama girerek derin bir nefes aldığımda çantamdan çıkarttığım bilgisayarım ile önce cezaevindeki mahkumları tanımak ile başlamalıydım.
sonuçta burası onların cezalarını doldurana kadar yaşayacakları yerdi burada kaç hayat vardı. bir hapishane olabilirdi fakat onlar birer yetişkin bireylerdi.
benim görevim onların ruhsal sorunlarına yardım etmek onların bu dört duvar arasında iyi hissetmelerine yanlışlarını görüp bundan ders çıkarılmasını sağlamaktı.
bir çok mahkumun dosyasının incelerken bazılarını ruhsal anlamada sorunlarının olduğunu anladım. bazıları ise sadece çevre koşullu ve hayatın getirdiği zorunluklar yüzünden burada olduğunu gördüm.
fakat asıl ilgimi ve aklımı kurcalayan başka bir mahkum vardı. beyazıt atabey.
mahkumun dosyasını incelerken zengin bir aileden geldiğini hatta bir çok şirketinin olduğunu gördüm.
suç dosyasını açtığımda ise mahkumun yazılı olan ifadesinde hiç bir şey yoktu. boştu.
"kendini savunmamış mı bu adam "diye düşüncelere daldığımda kapı açıldı. gözlerimi kapıya çevirdiğimde içeri giren baş gardiyan salim abi bana baktı.
"hemen yerleşmişsin "dediğinde tebessüm ederek "otursana "dediğimde başını sallayan adan koltuğa geçip oturduğunda "bir ihtiyacın olursa ben buradayım haberin olsun "dediğinde gülümsedim.
"sağ ol abi "dedim. salim abi benden on yaş büyük bir adamdı. evliydi. dün bana hapishaneyi gösterirken sohbet ederken kendinden bahsetmişti.
"sana bir şey soracağım "dediğimde kulak kesilerek bana baktı. "beyazıt atabey onun hakkında pek bir bilgi yok bunun nedenini biliyor musun "dediğimde adam bana bir süre bakıp başını iki yana salladı.
"hayır da neden o adamı araştırıyorsun "dediğinde salim abiye gülümsedim
"mahkumların dosyalarına bakıyordum ilgimi çekti sadece "dediğimde kaşları havalandı fakat omuz silkerek ayağa kalktı.
"bunun nedenini bende bilmiyorum neyse benim gitmem gerekiyor kolay gelsin "dediğinde bende aynı şekilde cevap verdim.
şüphe içime düşen bir tohum gibiydi. onu düşüncelerim ile onu besledikçe şüphelerim giderek büyüyecekti. -fakat bu işin içinde bir şey vardı.
havalandırma saatine kadar diğer mahkumlara da baktıktan sonra odamdan çıkarak avluya girdiğimde mahkumlar hava alıyordu. gözlerim avludaki insanların üzerinde dolaşırken bir çift siyah gözlerin sahibi ile kesince yutkundum. bana bakıyordu. beyazıt atabey.
gözlerinde gözlük vardı. bu adam gözlük mü kullanıyordu. sol kolunda siyah bir parlak azınlık eldiveni vardı. dirseğine kadar uzanıyordu. yanındaki adamlar ile sanki bir çetelermiş görüntüsü veriyorlardı
gözlerime bana bakan adamdan çekerek diğer mahkumların üzerinde dolaştırırken onun beni izlediğini hissediyordum. bedenimin ısındığını hissediyordum.
biraz sonra havalandırma saatini bildiren anons ile mahkumlar içeri girdiklerinde yanımdan geçip giden adamın gözleri gözlerim kesişince tuhaf bir şey oldu. içeri giren beyazıtın dudakları anlamlı bir sırıtış ile yukarı kıvrıldı.
bu da neydi şimdi?
***********************************************************************************
BÖLÜM GELDİ. NASIL BULDUNUZ. KURGUNUN AĞIR VE İNCE DÜŞÜNÜLMESİ BİR KONUSU OLDUĞU İÇİN GEÇİKİYOR BÖLÜMLER AMA YAPACAK BİR ŞEY YOK. BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KODEX-BXB
Teen Fiction"sen delisin "dediğinde genç adam karşısındaki ona sırıtarak bakan mahkuma bakıyordu. "Öyleyim bu benimle sevişmen için bir engel mi ?"diye sorduğunda genç adam öksürerek ona inanılmaz gözler ile baktı. "Seninle cinsel hiç bir yakınlaşmaya girmeyece...