Ateş ve Su

245 49 39
                                    


Selamlarr nasılsın?

Ben çok iyiyim çünkü seninle birlikte bu hikayeyi herkese tanıtıyoruz... 

Merak ediyorum da, en sevdiğin karakter kim?

O halde keyifli okumalarrr!

Zeynep :)



Belimdeki yaranın aniden acıması ve sarsıntıyla gözlerimi açtım. Yaram hala açıktı, üzerine bir bez koyup elleri ile bastıran Harvey ile atın üzerindeydik. 'Nereye gidiyoruz' demek için ağzımı açtım ama sesim çıkmadı ve gözlerim tekrar yumuldu.

Acıyla uyandığımda gözlerimin önünde Harvey'in vücudu vardı. Bir yatakta uzanıyordum ve belime dikiş atmaya hazırlanıyordu. Uyandığımı fark edince "Tanrıya şükür!'' dedi. Gözlerinin içi gülmüştü. Benimse konuşacak halim yoktu, onu izliyordum.

"Bu biraz canınızı acıtacak.'' diyerek ellerimi tuttu ve içine ısırmam için bir kemer verdi. Elleri sıcacıktı. Kan kaybetmekten güçsüz düşen vücudum ise buz gibiydi. Elbisemi keserek yaranın olduğu bölgeyi açmıştı. Elindeki alkolü belime dökmeden önce yüzüme baktı, kemeri dişlerimin arasına geçirdim ve kafamı salladım. Alkolü döker dökmez tüm etimin yanması ile çığlık attım. Çığlığım onu bir an duraksatsa da yarayı bezlerle temizleyip dikmeye başladı. Zaten acı içinde olan yaramı daha da delmesi işkence gibiydi. Dişlerimi sıkmaktan yorgun düştüm ve daha fazla dayanamayıp tekrar bayıldım.

Vücuduma değen soğuk hava üşümeme sebep oluyordu. Gözlerimi açınca başımda yine o vardı, Harvey. Elindeki ıslak bezleri vücudumun farklı yerlerine koyuyor ve bezleri yeniliyordu. Kendimi çok halsiz hissediyordum.

Başımı kaldırıp bakınca kıyafetlerimi yukarı doğru sıyırmış olduğunu gördüm.

"Ateşiniz çıkmıştı.'' dedi malum çekingen yüz ifadesiyle, onun utanması beni de utandırmıştı. Utandıkça ise ona çekiliyordum sanki.

Etrafa bakacak kadar gücü ancak bulmuştum kendimde. Bir evde olduğumuzu anlayınca "Neredeyiz?'' dedim. Konuşmam onu rahatlatmış gibi nefes verdi.

"Burası eski bir tanıdığın evi. Bu kasabada yaşamıyorlar artık, gerekmedikçe de uğramıyorlar. Hana dönmenin tehlikeli olacağını düşündüm.'' dedi.

Ben de korkuyordum artık. Bu kişiler birkaç serseri değil örgütlenmiş bir gruptu. Güvende değildim ve gerçekten beni istemeyen bir grup vardı. Kendimi duygusal anlamda da fiziksel anlamda da iyi hissetmiyordum. Harvey iyi ki yanımdaydı.

"Yaranıza iyi gelecek bir şeyler almak için çıkmam gerekiyor, ateşiniz düşmüyor.'' diyerek ayağa kalktı.

"Hayır.'' dedim sessizce ellerini yakalayarak. "lüften,, gitme.''

"Hemen gidip geleceğim, burada güvendesiniz, söz veriyorum.'' dedi.

Gitmesinden korkuyordum. "Hayır, lütfen!'' dedim gözlerimden yaşlar dökülürken.

Gözyaşlarımı gören Harvey dayanamayıp yanıma oturdu. Eli hala ellerimdeydi. Yatakta ona doğru dönerek koluna sarıldım. Ateşten titriyordum, gözlerimi kapatıp dayanmam gerekiyordu.

...

"Prenses Lyrina.''

Gözlerim açıldığında hala aynı yerindeydi. Ateşiniz düşmüyor, daha kötü olabilirsiniz dedi. Korkuyla başımı salladım. Gitmesine izin veremezdim. Tek başıma bu bilmediğim yerde bu halde kalamazdım.

TAÇ ve KILIÇ : KRALİÇENİN MUHAFIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin