1: KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI

10 2 0
                                    


Yeni bölüme hoşgeldinizz
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum
Keyifli okumalar!!

Yeni bölüme hoşgeldinizzYorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorumKeyifli okumalar!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


22 ARALIK PAZARTESİ, 2025.

Küçükken kutsal bir gücün herhangi bir şekilde elime geçeceğine ve en sonunda bir süper kahraman olacağıma inancım tamdı.
Herkese yardım edektim, herkesi kurtaracaktım.
Nastya Borçalı kahraman olacaktı ama gün geçtikçe o inancımı kaybettim, çünkü gerçek Dünya'yla yüzleşmiştim.

Üç yaşımdı, ilk adımlarım.. beş yaşımdı ilk kelimelerim.. yedi yaşımdı ilk hayal kuruşlarım.. on yaşımdı ilk aşık oluşum, on beş yaşım ise ilk hayal kırıklıklarımdı.
Zaman geçtikçe büyüdüm, büyüdükçe değiştim, değiştikçe farkına vardım; O kutsal güç hiçbir zaman bana gelmeyecekti, o kutsal güç zaten bendeydi. Gerçek bir süper kahraman olmak için kalpteki vicdan duygusu mantığınla senkronize olmak zorundaydı.
Bu yüzden doktor olmayı seçtim.

Büyüdükçe içimdeki kahramanlık duygusu körelmişti, içimdeki o güç doktorluktan vazgeçmeye yakındı. Gözümde doktorluğu kararttığım zamanlar düşüncelerimi destekleyen şey ise tedavisinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldığım, suçu ülkece bilinen yaptığı pislikten dolayı haberlerin gündeminde çalkalanan tecavüzcü ve sabıkalı birinin olmasıydı. Cezaevi koğuşundaki biri onu sıkıştırdıktan sonra ölene kadar dövüp, şişlemiş gardiyanlar ise işleri gereği onu hastaneye getirmişlerdi. Ben ise işim gereği onu yaşatmak zorunda kalmış, yaşatmıştım.

O gün tüm emek verdiğim yılları çöpe atmak üzereydim; başarılar, dereceler, herkesin giremeyeceği okulları gözden çıkartmaya ise çok yakındım.
Çünkü çoğu insan ne kurtarılmayı hak ediyordu, ne de yaşamayı.
Eğer kahramanlık denen şey kötülere bile iyilikle yaklaşmaksa ve yaklaşmadığımız zaman bu durum bizi de kötü biri yapacaksa, kendi kötülüğümde boğulmayı tercih ederdim.

Hastane odamda istifa dilekçemi yazdığım akşam ambulans sesinin gelmesiyle asistanımın bana haber vermesi bir olmuştu. Dilekçeyi dosyalarımın arasına sıkıştırarak hızlıca asistanımı takip ettim ve müdahale edilmezse dağılacak olan o dört kişilik aileye baktım. Bir trafik kazasıydı, şarampole yuvarlanmışlardı. Acil müdahale gerekliydi ve durumları kritikti. Üç yaşlarındaki kız çocuğu, yedi yaşlarındaki abisi ve çocukların annesi babası olan karı koca.

Durumları çok kötüydü ve yaşadıkları koca bir tahliksizlikten ibaretti.
Onların kurtarılması gerekiyordu, koca bir ailenin sonu trajik bitmemeliydi.
Ben ve doktor arkadaşlarım bir gecede kötü sonuçlanması an meselesi olan hayatları kurtarmıştık.
İşte o an mesleğimdeki tek gayeyi anladım.

Adalet iç sesimizdi.
Kimliğe bakarak kendi doğrularımı empoze etmemeliydim.
Kötü insanlar kadar iyi insanlar da vardı.
O an sadece işimi yapmalı, insani duyguları ve kafamdaki çelişkilerimi bir kenara bırakmalıydım.
Çünkü diğer türlüsü, bir askerin kötü insanları öne sürüp ülkesi için savaşmaması gibi bir durumdu.

KÜL ZAMBAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin