2

910 42 18
                                    

•FLASBACK•

Akşam şarkının son demo kaydınıda alıp stüdyoyu kapatacaktık. Saat gece 01.00'e geliyordu. Ekip arkadaşlarım benim mükemmeliyetçiliğimden şikayet edip benim yüzümden bu kadar geç saatlere kaldığımızdan yakınıyordu. O sırada sessizde olan telefonumu elime aldığımda 1 saat önce tanımadığım bir numaranın beni 3 kez aradığını gördüm. Saçma sapan ev interneti dolandırıcılarından olduğunu düşünüp üstüne varmadım. Ekip arkadaşlarıma iyi geceler dileyip otoparka arabama doğru yürüdüm. O esnada bir selfie çekip "Gece 01.00 de son kaydıda tamamladık, BECEREMEDİN yakında sizlerle" diye bir yazı yazarak storyme ekledim.

Arabada giderken tekrar bilinmeyen bir numara tarafından arandım. Son dört hanesi beni 3 kez arayan numarayla aynıydı. Bu durum beni biraz gerse de aldırış etmedim. Sonuna kadar çaldı, çaldı en sonunda da sustu. Tam tüm dikkatimi tekrar yola verdiğim esnada aynı numara tekrar aradı. Gözlerimi kapatıp sabır diledim ve arabayı yolun kenarına doğru çekip sinyallerimi verdikten sonra aramayı yanıtladım.

"Alo" dedim çekinerek. Karşıdan 'sonunda' dermişçesine bir "Alo" karşılığı aldım. "Çıkaramadım kusura bakmayın kimi aramıştınız?" diye sordum. "Aleyna benim Dara" dedi karşıdaki ses... O an nefesim kesilmişti resmen arabanın içindeki oksijen yetmemeye başlamıştı, kalbim çok düzensiz bir ritimde atıyordu. Sesim çıkmıyordu. "Bak biliyorum çok saçma ve sabahında Poyraz bana çok kızacak ama o çok fazla içti ve kendinde değil. Habire senin ismini sayıklıyor eve götürmek için ne kadar çabalasam da nafile. Annesi de merak etmeye başladı kadın kaç kere aradı açacak konuşacak takati yok. Yardım edebilir misin lütfen?" sesi cidden çok çaresizdi. Anlattıkları ise çok saçma... Bi yanım gitmem gerektiğini söylüyordu. Ne bi yanımı her zerrem gitmem gerektiğini söylüyordu resmen. Kendime çok sinir olmuştum. "Pardon, tamam evet çok saçmaydı bu özür dilerim bu konuşma hiç yaşanmamış gi-" sözünü kesip "Konum at Dara" dedim sadece. Ne kadar pişman olacağımı bile bile...

Yaklaşık yarım saat sonra konuma gelmiştim Vibes bardalardı. İçeri girer girmez masada kafasını ellerinin arasına almış başı yere doğru eğilmiş bir şekilde oturduğu sandalyeye çakılı kalmış halde onu gördüm. Yanında Dara bir şeyler yalvarıyordu ama o Dara'yı duymuyordu bile. Dara bunalarak kafasını kaldırdığında girişte dikilen beni gördü. Derin bir oh çekip Poyraz'a bir şeyler fısıldadı ve o an Poyraz kafasını eğdiği yerden hiddetle kaldırıp bana baktı. Yüzünde kırgın bir gülümsemeyle el salladı bana.

Derin bir nefes çekip yanlarına gittim. "Dara onu çıkartalım burdan. Gelirken gördüm yakınlarda bir çorbacı var oraya götürelim ayılır." dedim Dara bana dönüp "Çok iyi olur ama 2 saattir aynı plan için yalvarıyorum beni dinlemiyor sen söyle" dedi bıkkınlıkla. O an Dara ile aramızda kısa bir bakışma geçti. Tekrar ona baktım yine aynı pozisyonda kafası ellerinin arasında başı aşağı doğru duruyordu. Yanındaki sandalyeye oturdum. "Yiğit, ben geldim" diyerek fısıldadım ona doğru. Tekrar kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Bana doğru dönüp yanaklarımı avucunun içine sığdırdı. "S-sen gerçeksin" dedi gülümseyerek. Tebessüm ettim. Yanaklarımın ütündeki elleri beni heyecanlandırsa da belli etmemeye çalışarak "Evet sen çağırmışsın ben de geldim ama burayı hiç beğenmedim. Beraber çorba içmeye mi gitsek?" diye bir soru yönelttim uzun zaman sonra ona karşı olabildiğince içten ve samimi bir şekilde. Bu hareketim hoşuna gitmiş olacaktı ki gözlerinin içi parlayarak "Olur hadi gidelim" dedi

Çorbalarımız geldiğinde yavaştan içmeye başladık. Tam karşımda kaşığa çorba almak için cebelleşiyordu. Ne kadar çok içtiyse kaşığı sabit tutamıyor bir türlü beceremiyordu. Dara kahkahalarla gülerken, içim cız etti. İskemlemi yanıma kaydırıp kaşığı elinden aldım ve azar azar çorbasını içirmeye başladım. O an ilk defa Poyraz'ın gözünde minnet duygusunu gördüm. O kadar büyüleyici bir seviyede güzeldi ki bakışları. Bu an hiç bozulmasın istiyordum. Bi anda kamera sesi geldiğinde kafamı çevirdim. Dara bu anı gülerek ölümsüzleştirmişti. Yetmemiş fotoğrafı caps yapmıştı poyrazın bana çipil çipil baktığı pozunun üstüne "Ne demek yakışan bi tavır" benim gülerek ağzına kaşık götürdüğüm pozumum üstüne de "Yakışan bi tavır" yazmıştı. Bu fotoğrafı erkek gruplarına göndermişti. Bana atmasını da rica etmiştim çünkü şu yaşadıklarımız gerçek olamayacak kadar imkansız ve hayaldi. Ben şu an 5 ay ağzıma sıçan adamın ağzına mercimek çorbası sokuyordum.

Poyraz güç bela biraz daha kendine gelmişti. Beni buraya getirecek kadar meraklandıran soruyu sorma vaktimde gelmişti. "Yiğit, Ala dururken neden sarhoş olup beni istedin?" diye sordum. Poyraz derin bir iç çekti. Gözlerinde, yüzünde, mimiklende bıkkınlık dalgası gezmeye başlamıştı. "Yapamıyorum sanırım" dedi sadece sigarasını yakarken. "Neyi yapamıyorsun?" diye sordum. Masaya bıraktığı sigara paketinden kendim için bir dal alırken. "Seninle hissettiklerimi başka kadınlara hissedemiyorum. Olmuyo. O kadar iyi ve yerindeydi ki her şey... Hiçbir kadın senden önce, sonra hiçbir kadın bana böyle hissettirmemişti. İlk tanıştığımız eleme çıkışı seni eve bıraktıktan sonra arabaya sinen parfümünden başlamıştı hipnoz. Seni gördükçe, tanıdıkça daha da çok etkisi altına aldı beni. Sonra senin beni istemeyeceğini düşündüm. Bilmiyorum çok saçma ama belki de sana yetemedim ben. Haklısın ama o kadar iyisin ki sana yetebilmek çok zor ol-" sözünü kestim. "Sen bana fazlaydın bile Yiğit belki de bu yüzdendi bilmiyorum... ama Poyraz benim için çok yetersizdi doğru. Poyraz ben hariç herkese inanan ve bana sırt çevirmeye programlanmış bir robottu." dedim hayal kırıklığıyla. Sigarasının külünü atıp konuşmaya başladı "İlk zamanlar ne kadar güzeldik. Her gün yazışıyorduk sabahlara kadar.. O kadar çok ortak nokta ve zevklerimiz vardı ki." Daraya yandan bir bakış atıp daha çok yaklaşarak kulağıma doğru "Ten uyumumuzu anlatacak kelime bulamıyorum zaten" diyerek geri çekildi ve devam etti konuşmaya " Cansuyla geçirdiğimiz o gün sonu daha iyi anladım aslında sana yetebiliyordum. Fazlasıyla her alanda yetebiliyordum." dedi gülümseyerek. "Sonra noldu da sabahlara kadar konuştuğun kıza değil de diğerlerine inandın? Neden yaptın bize bunu?" diye sordum hırla. "Biz çok iyiydik Aleyna. Masal gibiydik. Masallar gerçek değillerdir. Gerçek olamayacak kadar güzel olmamız çok imkansız geliyordu işte salaklık ettim anlasana." dedi. "Anlıyorum masaldan uyanmak için de birinin bana iftira atmasını bekledin anlaşılan" dedim. "Aleyna ben piş-" sözünü tamamlamasına asla izin veremezdim. Bu kadar kolay değildi. Kolaya indirgenemezdi. "Yiğit! Sen Cansuyla görüştün. Onunla dondurma yiyip şarkılar hakkında konuştunuz. Futbol bile konuştunuz. Sana anlattım ben Cansu'yu ona ne kadar değer verdiğimi neden bu hale geldiğini, nasıl geldiğini. Sen bunları A dan Z ye bilmene rağmen Ayşe'nin ailesiyle survivor çıkışı fotoğraflar videolar çekilmiştin yetmezmiş gibi hala Ayşe ile görüşüyorsun da. Konu sadece bana yaptıkların değil ki. Bana yaptıkların basit kıskançlıktan başka bir şey değildi onu çözebilirdik ama konu Cansu olunca çözülemeyen düğümler oluyo arada. Son bir kez bunları söylemek için geldim buraya. Bak ne bir daha benim için kendini bar kenarlarında bu kadar kaybet ne de Ala'ya veya başka bir kadına bu saygısızlığı yapma diye geldim." dedim. Sadece gözlerimin içine bakarak bir sigara daha yaktı ve gözünden süzülen yaşı elinin tersiyle silerek "Haklısın" dedi. "Kendine iyi bak" diyerek ayrıldım ordan.

Araba da eve gidene kadar hıçkırıklarla ağladım. Yolu göremeyecek kadar kör etti beni gözyaşlarım ama o gün bir söz verdim kendime unutacaktım. Tüm güzel anıları sadece bir masal olarak hatırlayacaktım....

Selam herkese! Umarım kitap güzel gidiyordur sizin için <3 flashback ve güncel karışık ilerleyeceğim. Kitapta geçen hikayelerin gerçeklikle ilişkisi yoktur. Sadece hayal ürünüdür. Vote ve yorumlarınız benim için çok değerli
xoxo

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin