2

100 12 6
                                    


az yorum yapin la

-

Moves Like Jagger - Maroon 5

Denizlere karşı her zaman bir sempatim olmuştur. Normal şartlarda yaşadığım yerde deniz yok lâkin küçüklükten beri dileğin ne diye sorsanız, denizli bir yere taşınmayı dilerdim. Mesele yüzmek değil, dalgaların bana verdiği huzur. Özellikle denizin, geceleri çok daha güzel gözüktüğünü düşünüyorum. Öleceğim yeri seçebiliyor olsaydım, mavilikler arasında boğulmayı isterdim.

Kulaklığın sesini, Seungmin'in konuşmaya başlamasıyla kısmıştım, gideceğimiz yeri tanıtırken beş dakika içinde ihtiyaçlarımızı gidermek için markete duracağımızı da söylemişti. Bu, benim için iyi olmuştu çünkü vücut için kullanmam gereken güneş kremini evde unutmuştum ve ne yanmak, ne bronzlaşmak istiyordum, beyaz teni daha çok seviyordum.

İç çektiğimde camı izledim, etraf çok canlı gözüküyordu, yeşillikler yolu kaplarken bulunduğumuz yer yaz mevsimini çok güzel aşılıyordu.

Sonunda markete yanaştığımızda, şoför otobüsü kenara çekmiş, Seungmin ise on dakikamız olduğunu belirterek otobüsten inmişti, ardından biz de indik. Önümüzdeki genç çift Seungmin'i lafa tutarken diğerlerimiz markete girmiştik. Anneme güneş kremini kitlediğimde kendim de içecek almış, ardından gördüğüm buz torbalarına yönelmiştim, içinde bir çok buz vardı fakat almanın mantıksız olduğunu düşünmüştüm.

Anneme sormak için dudaklarımı aralıyordum ki, sabah gördüğüm esmer çocuk buzluktaki şişelerden birini bana uzattı ve düz bir sesle "donmuş su alman daha mantıklı olacaktır." dedi. Çekik, koyu renk gözleri anlık gözlerime değdiğinde teşekkür edip şişeyi aldım, rica etmişti. Keskin bir yüz hattı vardı, siyah, kısa saçlarıyla beyaz teni uyum içindeydi, ayriyeten dudakları aşırı dolgun duruyordu. O sırada yanına gelen sarışın bir çocuk ile içeriye girdiler.

Boğazımı temizleyip kasaya gittim, suyun parasını öderken Seungmin'in annemle güneş kremi hakkında konuştuğunu duymuştum.

"Ablacım bronzer al sen, bronzer. Tatile gelmişsiniz hem, yanın azıcık. Gözümüz esmer görsün."

Dediği şeye güldüğümde yanlarına gidip, "Seungmin çok sağol ama maymun götü gibi yanmak istemiyorum." dedim. "iyi be, esmerleşmeyin, kal böyle Edward gibi." dediğinde dil çıkarmış, el çırparak diğerleriyle uğraşmaya başlamıştı. Kıkırdayıp annemi beklemiştim, ödemesinin ardından tekrar otobüse geçtik. Bir kaç dakika sonra diğerleri de binmişti. Seungmin ise götünü yaydıra yaydıra gelmiş, şoföre zorla çingenliğini belli eden müzikler açtırıp içeridekileri gaza getirme çabası içerisine girmişti. Güzel çocuk, keşke bu kadar embesil olmasa, dedim içimden.

Yolun kalanı turdakilerin enerji patlamalarıyla geçmişti, ulaşmamız gereken yere ulaştığımızda derin nefes alıp otobüsten indim. Tek istediğim bir an önce suya girmekti, sıcaktan dolayı, götümden ter akıyordu.

Herkes indiğinde Seungmin'i takip etmeye başladık, bir gişenin önüne geldiğimizde önce görevliye bizden topladığı parayı ödeyip kimlik kontrolü için kimliklerimizi vermemiz gerektiğini söylemiş, sonra, işlem yapılırken, kendisi beleşe girdiği için taşşak geçmişti. Hayatımda böyle garip bir rehber görmemiştim. Pansiyonda beklerken sohbet ettiğimizden dolayı az çok yakınlaşmıştık, benden bir yaş büyüktü, staj yapıyordu fakat bu firmada tam 8 aydır çalıştığı için rahat davranıyordu. Kanım ısınmadı desem yalan olurdu, kasıntı insanlardan olmadığı için sevinmiştim.

Sonunda işlem hâllolduğunda barikatları geçerek alana girdik, deniz buradan gözüküyordu, üstelik etraf miteolojik bir görüntüye sahipti, her yerde arkeolojik manzaralar ve pankartlar vardı. Seungmin önden yürürken bir yandan da bize burayı tanıtıyordu. Geçtiğimiz yerin iki yanını işaret edip, "sol taraf eski dönemlerde fakir halkın kullanımına açıkken, sağ taraftan sadece soylular geçebiliyormuş, şuan iki yola girmek de üniversiteli öğrencilerin projeleri kapsamında yer aldığı için yasak, biz yürüsek bu kılıkla anca fakir yolunda yürürdük zaten." Demiş ve dram yapmıştı, herkes güldüğünde fotoğraf çekip yürümeye devam ettik.

art deco,, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin