Mr. Doorkiller & The Bastard

115 14 19
                                    






Hava oldukça soğuktu, Wonwoo'nun buz tutan elleri sıcak bir yuvaya sığınırcasına kahverengi renkli pantolonun ceplerine gizlenmişlerdi.

Sanki aniden kar yağmaya başlayacakmışçasına bir soğukluk vardı, Wonwoo bir an önce evin içerisine geçmek için sabırsızlanıyordu. Oldukça soğuk olan havaya rağmen üstüne tişört ve şort giyen biri yanından geçtiği sırada gözlerini devirmişti. İnsanlar delirmiş olmalıydı.

Ağzından çıkan her nefes, karanlıkta yükselerek havaya karışıp gidiyordu. Wonwoo havaya üflediği nefesinin buharını dikkatlice izlemeye koyulduğunda kendisine doğru yaklaşan Minghao'yu fark etmemişti.

Minghao, Wonwoo'nun arkasında durup elindeki kırmızı yılbaşı süsünü Wonwoo'nun boynuna doladı, bu da Wonwoo'nun ona dönmesini sağladı. Soğuk hava yüzünden buğulanan gözlükleri Minghao'yu bulanık görmesine sebep olsa da birbirine bastırdığı dudaklarıyla arkadaşına gülümsüyordu.

"Bunu birinden çaldım, kalabalık olduğu için salaklar çaldığımı görmediler." Minghao öz güvenle sırıtırken, Wonwoo onun ucuz bir yılbaşı süsü çalmış gibi değil de ünlü bir markaya ait bir parfüm şişesini çalmış gibi gözüktüğünü düşünmüştü.

"Bu arada içerisi harbiden kalabalık, tüm okulu toplamış bu herifler. Kimin partisi demiştiniz?"

"Jungkook'un." Chan Minghao'yu hızlıca yanıtlarken, Minghao kendi kendine "bu ismi bir yerden hatırlıyorum" diye fısıldamıştı.

"Güzel sanatlardaki Jeon Jungkook? Eh... Kim Mingyu'nun arkadaşı." Chan sesini sırıtarak Wonwoo'ya işitmeye çalıştığında, Wonwoo somurtarak bakışlarını kaçırmıştı.

Bugün tüm kapılardan uzak duracaktı.

Kafasını ceketinin içine iyice gömüp saklarken ayakkabısının ucunu yavaşça yere vuruyordu, artık içeri girmek istiyordu çünkü boğazlı bir kazak giymiş olmasına rağmen tenine ulaşan soğukluk onu her an hasta edebilirmiş gibiydi. Katılıyor olduğu ilk partinin onu hasta etmesi fikri ise komik gelmişti ona.

Dokyeom'un sabırsızca "gidelim artık" demesiyle dört arkadaş, sonunda bulundukları noktadan kıpırdamayı başarmışlardı. Bahçesi yılbaşı dekorlarıyla süslenmiş olan evin kapısından geçerken, sebepsiz bir his daha partinin başından Wonwoo'yu huzursuz etmiş olsa da yapabileceği bir şey yoktu. Sonuçta partiye zorla gelmemişti, gelmeyi kendi kabul etmişti. Suç atabileceği biri olmaması kötüydü.

"Yılbaşına daha var sanıyordum." Minghao içeri girer girmez partinin konseptiyle alay ederken diğerlerini peşinden sürüklemişti.

Orada gerçekten de bir kalabalık söz konusuydu, Wonwoo'nun dikkatini çeken ilk şey buydu, ikincisi ise gitar sesleriydi. Meraklı bir şekilde etrafa bakınıyor, bir partinin tam olarak neye benzediğini gözüne alıştırmaya çalışıyordu.

Aslında, o ana kadar kahkahalarla dolu, tuhaf hissettiren yapmacık bir ortam beklemişti ama garip bir şekilde bu tür şeyler söz konusu değildi. Onu, atmosferdeki sert alkol kokusu dışında rahatsız eden bir şey yoktu. Utanç verici danslar ve oda köşelerinde birbirlerinin dudaklarını yiyen çiftler de yoktu. Wonwoo partilerin hep öyle olduğunu sanmıştı, ama orada açıkça yanıldığını görebiliyordu.

Oturma odası olduğunu düşündüğü yerde kanepe boyunca insan yığını duruyordu, önlerinde ise gitar çalan iki kişi. Duyduğu seslerin kaynağı da bu olmalıydı. Canlı müzikli bir parti...

Wonwoo kendi kendine "sandığımdan daha iyi..." diye mırıldandığında, sıcaklamanın etkisiyle ceplerinden çıkarmış olduğu ellerini gözlüklerine götürmüştü. Buğulu camları hızlı bir şekilde silip gözlüğü tekrardan bulanık gören gözlerinin önüne sabitlediğinde, Minghao tarafından ileri doğru çekiştirilmeye başlaması bir olmuştu.

romanticizing mindfuck | meanieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin