17.BÖLÜM: DİKENLİ TELLERE ASILI SALINCAK

54 20 53
                                    

Keyifli okumalar🔗💙

  Zemine damlayan kanın sesi kahkaha atabilirmiş gibi hissediyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Zemine damlayan kanın sesi kahkaha atabilirmiş gibi hissediyordum. Benimle alay eder gibi, tahammülüm azaldıkça o hafif sesle birlikte yavaşça dökülüyordu beyaz mermere. Ona ayak uydurmak ve onun gibi yavaş yavaş dökülüp kendimden geriye bir şey kalmayana kadar yok olmak, lavabo deliğinden bilinmeze karışmak istedim bir an için. Sonra kazananı belli olmayan bir savaşa mahkûm edildiğimi hatırladım. Savaşçı değil de savaş olduğumu.

"Orada iyi misin?" Ala'nın endişeli sesiyle başımı kaldırıp ellerimi yasladığım mermerden çektim. Nasıl becerdiğimi bilmediğim ve duşa kabinin kenarına çarparak kanattığım parmağımda, aslında yeni bir yara açılmamıştı. Birkaç gün önce Koray'ın sardığı küçük yara iyileşmek üzereyken onu sivri bir köşeyle buluşturup tekrar yara olmasına izin vermiştim. Çok ama çok tanıdık bir his. Zaten yaralı olan bir yeri kanatmak. Her zaman sızlayan ama en azından belli olmayan, çünkü saklamayı becerdiğim ama bir anda yeniden sargılara sığamayan bir hale gelen yara.

İnce çizgiler halinde bileğime kadar akıp kurumuş olan kanı temizlemek için elimi suyun altına tuttum. Gece Zincir'de kalmıştık. Beyaz banyo dolabından çıkardığım yara bandını sıkıca işaret parmağımın ucuna sardım ve üzerimdeki havluyu düşmemesi için tutarak banyodan çıktım. Ala, tahmin ettiğim gibi ağırlığını bir bacağına vermiş kapının önünde dikiliyordu.

"Duş almam seni neden bu kadar geriyor her seferinde?"

Arkamdan gelirken konuştu; "Son zamanlarda yalnız kalman beni geriyor. Neler yapabileceğini tahmin edemiyorum." Ona baygın bir bakış attım.

"Merak etme. Dayanacak kadar güçlüyüm." Bunu, beni aciz görmemesi için öfkeyle söylemiştim. Sahi o kadar güçlü müydüm?

"Biliyorum." Büyük dolabın önünde kıyafet ararken yanıma gelip omuzlarımdan tuttu. "Ama güçlü olman hissiz olduğun anlamına gelmiyor." Omuzlarımdan akan su damlaları elini ıslattığı için yüzünü buruşturarak ellerini havada sallamaya başladı.

Ona gülüp dolaptan siyah iç çamaşırı takımı ve kot pantolonla beyaz bir yün kazak çıkarttım. Giyinmem için odanın diğer tarafına geçip arkasını dönse de hala söyleniyordu. Ona hiçbir şey anlatmamıştım ancak dün gece ben Agâh'ın odasından çıkıp kendimi dışarı attığımda hepsi videoyu izlemişti. Saatler süren ve ağlamayı kendime yasakladığım bir gece yürüyüşünde düşünceler birer girdap olurken o girdaplara da kapılmayacağımı çok iyi biliyordum. Annemin mesajı bana yeniden güç ve umut vermişti. Düşmek üzereyken etrafımı saran ipten bir ağ gibi beni tutmuş, yere çakılmamı önlemişti ama şimdi hâlâ bitik hissediyordum. Bu duyguların normal olduklarını da kabullenmiştim artık. Sonuçta ne kadar güçlü olursam olayım bir savaşın içindeyken gülücükler saçamazdım.

"Bora denen Lahza köpeğinin bir şeyler bildiğine eminim ve bunu kanıtlayacağım." Arkası dönükken birini tehdit ediyormuş gibi işaret parmağını havada sallıyordu. Boğazlı beyaz kazağı dizlerine kadar uzanıyordu. Onu hiç bu tarz bir kıyafetle görmediğim için şaşırmıştım.

ZİNCİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin