8.Bölüm

91 5 53
                                    

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!


İYİ OKUMLAR












~|~























Kaan'ın ağzından

Ne kadar uyumaması için yalvarsamda başaramamıştım. Açelya gözlerini kapatmıştı. Yerde yatan sarhoş adam'ın cebini aradım. Sonunda bir telefon buldum. Hemen Yiğit'i aradım. Açelya'nın kanaması, onun üstüne düştükten sonra dahada artmıştı. Kucağıma alıp, saçlarını okşamaya başladım. "Açelya, aç gözlerini güzelim" diye seslenmeme rağmen, herhangi bir belirti göstermiyordu. Nabzı hiç yokmuş gibi atıyordu. Şuan Açelya'nın yaşamı Yiğit'in hızlanmasına bağlıydı. 5 dakika geçtikten sonra hepsi gelmişti. Korkuyla ini,p bana ve Açelya'ya bakıyorlardı. "Ne bakıyorsunuz. Acele edin kız ölücek" dedim. Yiğit koşup dikkatlice Açelya'yı kucağımdan almıştı. Sonra arabamın arkasına koydu. Alperen'in yardımıyla zor bela kalkıp arabaya bindim. İrem, Yiğit, ben ve Açelya benim arabamdaydık. Alperen ve Zeynep, Yiğit'in arabasında bizi takip ediyordu. Yiğit, süratli bir şekilde en yakın Hastane'nin yolunu tutmaya başladı. İrem'e büyük bir sargı bezi verip, Açelya'nın yarasına bastırmasını istedim. Açelya'nın giydiği ceketimin altında kanlar damla damla akıyordu. "Yiğit dahada hızlan. Çok kan kaybetti." Diye uyardım. Yiğit, "sakin ol. Çok hızlıyım şuanda." Dedi. 15 dakika sonra hastaneye varmıştık. Arabadan inip, "Acil sedye, yardım edin." Diye bağırdım. Açelya'yı hemen acile aldılar. Doktor, "çok kan kaybetmiş. Hemen ameliyathane'yi hazırlayın." Diye bağırdı.

Yarım saattir ameliyatın bitmesini bekliyorduk. Hem vakit olarak çok geç kalmıştık, hem de kan kaybı çok fazlaydı. Benimde üstüne düşüşüm her şeyi daha da berbatlaştırmıştı. Açelya'nın bıçaklanması, korkuyla bana bakması gözlerimin önünden gitmiyordu. Sırf tekrar boğulma vakası geçirmesin diye yanıma almıştım. Nerden bilebilirdim ki yardımımın hayatını daha da berbatlaştırcağını.
Yiğit, "kim yaptı bunu, neden yapmış olabilirler" diye soru sordu. Ama benim konuşacak gücüm kalmadığı için cevaplamak yerine "şimdi sırası değil. Daha sonra anlatırım" dedim.
Açelya'nın ne zaman çıkacağı belli değildi. Annesi veya Babası heran arayabilirdi. Bıçaklanma konusunu bilmemeleri lazımdı. Yoksa bir daha güvenip Açelya ile konuşmama izin vermeyeceklerdi. Babası zaten babam'ın işlerini az çok bildiği için Açelya ile konuştuğumu bile bilmiyordu. Bir çözüm bulmalıydım. Aklıma en son yapıcağım bir şey gelmişti. Furkan'ı arayacaktım. Elimden herhangi bir çözüm gelmemişti. Açelya'nın telefonunu arabadan alıp Furkan'ı aradım.
Ona Hastane'nin yakınlarında bulunan bir parka gelmesini söyledim. Alperen'i de yanıma alıp gittim. Park'a gittiğimizde Furkan orada oturmuş bizi bekliyordu.
Bizi görünce kalkıp dik dik bakmaya başladı sonra, "Ne konuşucaz Açelya nerede" dedi. Ona sakin olmasını herşeyi anlatıcagımı söyledim.
"Açelya ve bizim diğer arkadaşlarla vakit geçirmek için akşam vakti çıkmıştık. Daha sonra herkes evlere dağıldı. Bende Açelya'yı eve bırakacaktım. Evin yakınlarında arabamdan sorun çıktı durdu. Bende Açelya'yı evine doğru yürüyerek götürmeye başladım. Sonra karşımıza bir sarhoş adam çıktı. Açelya'ya doğru yürüdüğü sırada kalkıp dövdüm. Sonra ben yere düştüğüm sırada Açelya'yı bıçaklayıp kaçtı." Dedim. Furkan, "Ne?! Açelya iyi mi? Nerede o" diye yükseldi. "Hastaneye getirdim. Ameliyatta şuan. Ama seni bunun için çağırmadım." Dedim.
"Neden çağırdın. Ne istiyorsun" dedi.
"Açelya'nın şuan bıçaklanmasını kimse bilmemeli özelikle Anne ve Babası o yüzden bir yalan bulup Anne ve Babasına bir kaç günlüğüne yanında durucak diye ikna etmelisin" dedim.
"Sen kafayı yemişsin asla böyle bir şey yapmıcam. Eğer ölürse n'olucak? Ailesine ne gibi hesap vericem" dedi. Ölüm konusunu açması beni delirtmişti. "Ölmeyecek o, ki öyle birşey olursa hesabı ben veririm. Şimdi şöyle kabul edicek misin?" Dedim. "Hayır asla, hatta şuan Ailesini arıyorum" dedi ve eline telefonu aldı. "Mecbur kabul ediceksin oğlum" diye bağırdım. "Etmezsem n'olucak" dedi. "Eğer kabul etmezsen, o gece beni vurduğun için hapiste sürünürsün ya da Hâlâ beni vuran kişiyi arayan Babam'ın çeşitli işkencelerinı tadarsın" dedim. Söylediklerimin karşısında beti benzi atmıştı. Sanırım bu kabul ediceği anlamına geliyordu. "Cevabın nedir" dedi Alperen. Furka, "Sen bunu nasıl biliyorsun. Yoksa Açelya mı söyledi."
"Unutma benden hiç bir şey kaçmaz. Şimdi sen söyle kabul ediyor musun?" Dedim. "Peki tamam aşallık herif kabul ediyorum" dedi. Biraz düşündükten sonra Açelya'nın annesini aradı. Açelya'nın telefonunu bozduğunu ve il dışında büyük bir doğum günü partisi hazırlayacağını bu süreçte Açelya'nın yanında olacağını söyledi. Annesi, "tamam ama akşama Açelya'yı arayacağım şuan işim var kapatmam lazım" dedi ve kapattı. Umarım akşama kadar Açelya uyanırdı yoksa hiç iyi şeyler olmayacaktı. Furkan, "dediğini yaptım. Şimdi beni Açelya'nın yanına götürün" dedi. Ona sadece Hastane'nin ismini verdim. Sonra Alperen'i alıp çıktım. Sonuçta kardeşime sarkıntılık yapan çocuğu arabama bindirmeyecektim. Hastaneye geldiğimizde Yiğit endişeyle bana doğru koştu. Kalbim küt küt atmaya başladı. Umarım korktuğum şey değildi. Yiğit, "Kaan koş çok kan kaybı var. Sizin kanlarınız uyuşuyor. Acil kan vermen lazım" dedi. Hiç vakit kaybetmeden kan verilecek yere koştum. Hemşire, "olduğunda daha fazla kan aldık sizden, çünkü hastamızın Kan kaybı çok fazla. Şimdi size serum takmam gerekiyor. Dinlenmeniz lazım. Dedi. Ben, "İyiyim ben bir şeyim yok" dedim. İrem, "Abi lütfen Hemşire'nin dediğini yap. Zaten yüzün yara bere içinde" dedi. Benim için çok endişeliydi. Kırmak istemedim. Kabul ettim. Sonra gözlerimi usulca kapatmaya başladım. Umarım uyandığımda güzel haberlerle karşılaşırdım.

Flash Disk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin