Su altında sakin bir yaşam süren deniz erkeği Jeon Jungkook, Kral Kim Taehyung'a hediye olarak götürüleceğinden habersizdi.
"Aşk bazen hiç olmadık bir insana kapı açabiliyor Jungkook. Sen benim tek ve gerçek aşkımsın."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Saatler, dakikalar, saniyeler bir türlü bitmek bilmezken, sonunda büyük gün gelmişti. Herkes heyecandan ve mutluluktan havalara uçarken, Jungkook kuruyan teni yüzünden acı çekiyordu.
Kuyruğu, saçları ve her zaman ıslak olan bedeni kupkuru olmuştu. Daha da tehlikelisi kuyruğundaki deriler yüzülüyordu. Anneannesi ona bir çok kez bu konu hakkında bahsetmişti. Denizde yaşayan kendi cinsleri suyla bir kaç gün temas etmezse büyük düşmanları, yani insanlar gibi bacaklara sahip olacaklarını söylemişti.
Jungkook aklına gelen sahneler yüzünden korkuyla gözlerini yummuştu. Bu korkunç yaratıklara benzemek istemiyordu. Babası en başından beri haklıydı. İnsanlar değer bilmez, korkunç yaratıklardı.
"Sence onu krala götürmek iyi bir fikir mi?" Hemen yanı başında fısıltılar duyan Jungkook, kapalı gözlerini açmıştı.
"Tabii ki aptal, kralın gözüne girersek bir ömür boyu rahat ederiz. Ayrıca bu olay krala ulaşırsa zaten bu yaratığı görmek isteyecektir, eminim."
"Haklısın."
İşittiği sözlerle gözlerini deviren Jungkook, bağlı ellerini bir kez daha kurtarmaya çalışmıştı.
"Aptallar, hepinizin canı cehenneme." ağzının içinde gevelediği sözlerle başını duvara dayayan Jungkook, bu içine düştüğü durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
Bahsettikleri Kral ya kendisine zarar verirse diye düşünmeden edemiyordu. O yaşlı bunak kendisini yemeye kalkışırsa ne yapacaktı onu da bilmiyordu.
"Çeki düzen verin şu balığa. Akşam Kral Kim Taehyung'un huzuruna böyle mi çıkacak?"
Baş kaptanın sözlerini duyan çaylaklar hızla toparlanıp Jungkook'un yanına yaklaşmışlardı. Kollarından kavranıp, sürüklenen Jungkook sesini dahi çıkarmamıştı. Yerde sürünen kuyruğu iyice pislenirken, o açık pembe kuyruk siyah bir ton almıştı.
En değer verdiği şey kendisiyken, bedenine bu derece vahşi davranan adamları öldürmek istiyordu. Bu zamana kadar el üstünde tutulan Kralın oğluydu ama şimdi gel gör ki işler değişmişti.
"Yüzü birçok kadını kıskandıracak kadar güzel görünüyor." Jungkook kendisine edilen iltifatlarla gururu okşansada hızla kendisini toparlamıştı. Şuan bunun sırası değildi. Canı iki dudaklarından çıkan söze bağlıydı.
"Sus, biri duyarsa başın belaya girecek. Bu Krala ait bir mal ve sen ona askıntılık ediyorsun." Adamın sözleri üzerine kaşları çatılırken kendisine 'mal' diye hitap etmeleri canını sıkmıştı.
Ama asla konuşmak gibi bir aptallık etmemişti. Konuşursa neler olacağını aklı bile almıyordu. Sadece bir an önce yuvasına dönmek istiyordu. Kurumuş kuyruğu yüzünden kaçma gibi bir çabasıda söz konusu değildi.
