İnsanlara en acı veren şeyler yaşadıkları mı yoksa onları yaşatan mıydı?
İçimdeki öfkemi ve nefretimi intikam yumrukları ile karşımdaki kum torbasından çıkarıyordum. At kuyruğu yaptığım saçlarım terleyen yüzüme yapışmıştı. Her yumrukta içimdeki intikam ateşi daha da büyüyordu.
Şu anda nerdeyse iki saattir evimin bodrum kattaki salonumda kum torbasını yumrukluyordum. Biraz ara vermek için kum torbasına son sağlam bir yumruğumu geçirdikten sonra geri çekildim. Nefes nefese kalmış ve terlemiştim. Yere bıraktığım demir mataramı alarak kanakana su içmeye başladım.
Sıcaklamıştım ama hissetmiyordum çünkü salon soğuktu. Genellikle soğuk ortamlarda çalışıyordum çünkü soğuk beni dinçte tutuyor, daha iyi çalışmamı sağlıyor. Suyumu içtikten sonra mataramı tekrar yerine bırakıp doğruldum. Ağzımdan verdiğim nefesim buhar halinde çıkıp yok oldu. Sadece küçük pencereden süzülen güneş ışığına baktım. Saat sabah'ın sekiz buçuğuydu. Elimdeki eldivenleri çıkarıp esnedim.
Bugün annemsiz beş bin dört yüz altmış beşinci gün.
Bunu düşündükçe kalbimin atışları baskın ve derin oluyor, gözlerime acı dolu bir perde inip intikam dolu bakıyordu. Derin bir nefes alıp verdim. Mataramı alarak kapıya doğru ilerledim. Bugün bu kadar yeterli.
Kapıdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Merdivenleri hızlı ve çevik hareketlerle çıktım. Merdivenin son basamağındaki kapıyı açıp evin zemin katına çıkmış oldum. Mataramı sağ tarafta bulunan amerikan modeli olan mutfağıma bıraktım.
Mutfaktan çıktıktan sonra dış kapının karşısındaki merdivenlere yöneldim. Evimin üst katına çıktım ve solda en sondaki kapıyı açarak banyoya girdim. Duş aldıktan sonra dışarı çıkacaktım çünkü yüzbaşı çelik bugün bize verilen görev için ortak olarak çalışacağımız ekibin bugün geleceğini haber verdi.
Bu görev benim için hayati derecede önemliydi. Görevimiz vatan hainlerinin kurmuş olduğu bir grubu çökertip, aldıkları rehineleri ailelerine kavuşturmaktı. Ve bu grupta annemin katillerinden biri varmış. Yüzbaşı odasında konuşurken kapıda kulak misafiri olmuştum.
Yüzbaşı benim herşeyimi biliyordu. Hatta beni küçükken o cehennemden beni,o kurtarmıştı. O beni eğitmişti. O beni cesaretlendirmişti. O beni korumuştu. O benim rütbe almamı sağlamıştı. O benim asker olmamı sağlamıştı. O bana annem ve babam gibi davranmıştı. O yüzden onu seviyordum. Onu kendi babammış gibi seviyordum.
Hiç görmediğim babam gibi.
Kafamdaki düşünceleri bir kenara bırakıp at kuyruğu yaptığım sarı saçlarımı bir çırpıda açtım. Kıyafetlerimi çıkarıp duşa kabine girdim. Sıcak su başımdan aşağı indiği anda rahatladığımı hissetim. Hızlıca saçımı şampuanladım. Ve elimi kafama masaj yaparak iyice yedirdim. Bu işlemi üç defa yaptıktan sonra duş jelimi de kendime sürdüm ve vücudumu pisliklerden arındırdım. Suyun altında bir miktar kaldıktan sonra duştan çıktım. Krem rengindeki bornozumu kendime sardım. Saçlarımı da küçük bir havlu yardımıyla kuruttum. Banyodan çıkıp yan taraftaki odama girdim.
Odama girip dolabıma yöneldim. Asker kıyafetlerimi çıkardım. Bornozumu çıkarttım ve hızlıca üniformamı giyindim. Banyoya tekrardan girip saçımı tam kuruttum. Ardından saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Aynadan kendime baktım.
Keşke bu günleri görebilseydin anne. Kızının ne kadar büyüdüğünü görebilseydin.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve düşünceleri kafamdan sıyırmaya çalıştım. Gözlerimi açıp aynaya baktım. Gözlerim dolmuştu. Oflayıp üniformama baktım aynadan. Boğazımın düğümlendiğini hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZIT KUTUPLAR
Romancesana yemin ederim anne boynumdaki bu kanlı kolyeyi katillerin temizleyecek...