İlk Soluk

20 1 0
                                    




Heykellerin gözyaşları, fısıltıları, ağıtları...
Tüm sesler ve yakarışlar birbirine karıştığında bu seni nereye sürükleyebilir?

Ne kadar duyabilirsin, ne kadar dayanabilirsin?

Bir ruh varlığını ne kadar sürdürebilir?

Gördüklerim, duyduklarım ve hissettiklerim aklımın da benliğimin de almayacağı kapasitede iken ne kadar sorumluluğu sırtlayabilirim?

Hangi ruhun elini tutabilirim?

Ölümlü bedenim, sonsuz ruhlarla yüzleştiği an kaçıp gitmek istediğimde bana ihanet eden tir tir titreyen bacaklarım, uğuldayan kulaklarımdı.

En kötüsü de tüm gerçekleri hisseden yüreğim.

En arka taraflara iteklenmiş, çirkinliğinden midir yoksa uzun sürelerdir üzerinde tuttuğu hasar ve kirden midir bilinmez bir nevi saklanmaya uğraşılmış heykeli öne çekmemle başlamıştı her şey.

Sürekli gözlerime takılan potansiyelinin olduğunu düşündüğüm  insanın içini titreten güzel suretini, zarif vücudunu incelemek için zorla yerinden kaldırıp açığa çıkardığım o çöp denilen büst.

Herhangi bir güzel sanatlar öğrencisi iken tek amacım atölyede bulunan heykellerden sergiye çıkacakları ayıklamak ve yeniden restore etmekti.

Gözyaşını fark edene, fısıltısını duyana kadar...

ATLANTİS | âme soeurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin