Jin gerçekliğini kaybedeli uzun zaman oluyordu. Hayır, onun için zaman duralı çok uzun zaman olmuştu. Dante, biricik sevgilisi öldüğünde, Jin tapataklak olmuştu. Her şeyini hatırlıyordu. Dokunuşlarını, öpüşlerini, sesini, keman çalışını. Jinnie'sine parlayan gözlerle bakmasını bile hatırlıyordu Jin. Asla unutmak istemiyordu, unutmaya hakkı yoktu. Bu yüzden daima ve daima, daima Dante'yi düşündü. Çünkü unutursa, sevgilisine ihanet ederdi. Acısı dinmemeliydi. Jin böyle düşünüyordu. Acısı dinerse, Dante'yi unutmuş olurdu. Sevgilisine ihanet ederdi.Dante öldükten sonra, Jin fazlasıyla dağıldı. Kimseyle beraber olmadı. Hayır sevgilisin başka bedenlerde asla aramadı. Asla bu düşünceyi aklının ucundan bile geçirmedi, çünkü ona ihanet etme düşüncesi bile midesini bulandırıyordu. Fakat çoğu kez intihar etti. Onsuzluğa dayanamadı. Jin, Dante'siz nasıl yaşanır bilmiyordu. Sevgilisi de ona öğretmemişti bunu. Jin çok emindi o zamanlar, sevgilisi ile yaşayıp, yaşlanacağına. Fakat öyle olmadı.
Bir akşam üstü telefonu çaldığında, Jungkook korkak sesiyle ona hastaneye gelmesini söylemişti. Dante'nin bir kaza geçirdiğini ve ağır yaralandığını. Jin o an dünyasının döndüğünü ve yıkıldığını hissetti. Kalbini ve ruhunu derin, ağır bir acı kapladı. Hastaneye nasıl yetişti hatırlamıyordu hala. Etrafta arkadaşları, Jin bağırarak içeri girmişti. Jungkook yakalamıştı onu. Ameliyatta olduğunu söylemişlerdi. Jin delirmiş bir şekilde ağlıyor, sevgilisinin adını haykırıyordu o soğuk hastane koridorunda. Sevgilisi onu yalnız bırakmazdı ki, asla onu terk etmeyeceğine söz vermişti.
"DANTE! SEVGİLİM".
Jin'in çığlıkları. Onu sakinleştirmeye çalışan Jungkook ve diğerleri. "İyi olacak Jinnie.. iyileşecek".
Ama öyle olmadı. Doktor dışarı çıktığında yüzünde ki ifade Jin'i dehşete düşürdü "ne oldu, doktor, konuşsana ne oldu sevgilime? İyileştirdiniz dimi?".
Adam başını eğdi "üzgünüm, başınız sağ olsun". Daha fazla beklemeden oradan ayrıldığında, Jin krize girip koşarak ameliyathanenin kapısına ilerlemişti "DANTE! HAYIR HAYIR HAYIR."
Jungkook ve diğerleri göz yaşlarına boğulurken arkasından koştular. Jin hiç bir şeyi hatırlamıyordu.O gece sevgilisiyle beraber, onun da ruhu ölmüştü.
Ve o gece, Jungkook ve diğerlerinin bildiği, Dante'nin aslında intihar ettiği gerçeği, bir sır gibi onunla beraber mezara gömülmüştü.Çocuklar da sebebini asla öğrenememişti. Hiç biri buna inanmamıştı. Fakat hastaneye geldiklerinde öğrendikleri gerçekle hepsi şoka girmişti.
Jin oraya gelmeden, Jungkook Yoongi, Hobi ve Namjoon'a kesin bir dille, bunu asla Jin'e söylemeyeceklerine dair söz verdirmişti. Biliyordu, eğer gerçeği öğrenseydi bunu asla kaldıramazdı. Jin, düşünmeden kendi canına kıyardı. Bir çok kez yapmış olsa da, hepsinde bulmuşlardı onu çünkü bulunmayı istemişti.Gerçekler buydu, ölüm kolay değildi. Bu yüzden daha da nefret etti kendinden Jin her geçen gün. Sevgilisi o soğuk mezarda yatarken, kendisinin ölümden korkması, tiksindirdi kendinden.
Fakat eğer hala hayattaysa, bunu çocuklara, en çokta Jungkook'a borçlu olduğunu biliyordu."Jungkook.."
Koca bir boşluk. Yüksek bir uçurum. Yine aynı kabus. Jungkook, Jin'e gülümsüyor uçurumun kenarından, bir şeyler söylüyor fakat Jin asla ne dediğini duyamıyor. Jungkook gülümsüyor ve kendini o uçurumdan aşağıya bırakıyor.
"JUNGKOOK".
Bir bağırış, Jin korkarak gözlerini açtı. Ne zaman ağlamaya başladığını bilmiyordu. Bedeni terlemişti ama nasıl oluyorsa buz gibiydi bir yandan. Gece lambaları açıktı, Jin odayı görüyordu fakat yoktu.. Jungkook yanında yoktu. "Jungkook.. Kooki nerdesin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With (out) You
Fanfiction"Sen benimsin" diye söylendi altında kıvranan bedene bakarken, "sen sadece bana aitsin Jinnie". Oğlan sadece Jeon Jungkook'a aitti. "Jinnie, aşkınla beni yaşatıyorsun. İzin ver, ben Kim Taehyung şu siktiğimin toz tanelerine değilde, sana bağımlı ol...