The Regret, 8

180 16 32
                                    

Taehyung ve Jin benziyorlardı, evet onlar birbirlerine benziyordu. İkisinin de sonu aynı yerde bitiyordu, aynı kişide. Dante'de. Birinin ikiz abisi, ötekinin sevgilisi. Ölü sevgilisi. İkisinin de yaşanmamışlıkları vardı onunla. Soracak soruları, pişmanlıkları. Öfkeleri vardı. Belki de bu yüzden, bu iki zıtlık bir yerde birleşiyordu. Kader onları bir şekilde bir araya geriyordu.

Belki de bu yüzden, Seokjin şu anda kucağında olduğu oğlana sıkıca tutunmuş ağlıyordu "Dante.." Taehyung kucağında ki küçük bedeni dikkatlice ve sıkıca tutuyordu. Oğlan az önce kriz geçirmiş, neredeyse gözleri önünde intihar etmeyi denemişti. Taehyung şaşkındı.. ilk kez gözleri önünde birisi bunu tereddüt bile etmeden denemişti. O bilmiyordu, Jungkook ve diğerleri alışıktı ama Taehyung için bir ilkti. Ne yapacağını şaşırmıştı. Korkmuştu.. gerçekten ilk kez oğlan korkmuştu.

Belki de uzun zaman sonra ilk defa bir şey korkutmuştu Taehyung'u. Oğlanın dudaklarından bir hıçkırık daha koptuğunda sıkıca belini sararak, eliyle saçlarını okşadı arabaya ilerlerken "şş, ağlama. Geçti bak, gidiyoruz. Sakin ol, ben yanındayım. Seokjin duyuyor musun beni?" Arabanın yanına gelipte kapıyı açtığında eğilerek oğlanı koltuğunun yanında ki koltuğa yerleştirdi. Oğlanın elleri kan içinde, ağlamaktan yüzü gözü şişmiş kızarmıştı. Seokjin cevap vermemişti. Hala şoktaydı. Bedeni titriyordu.

Taehyung derin bir nefes aldı. Oğlanın yüzüne eğilerek arka koltuğa uzanıp, hırkasını aldı "hadi gel şunu giy, üşüyorsun." Eğilerek oğlanın kollarını kaldırıp hırkasını üzerine geçirdi. Tahmin ettiği gibi, büyük olmuştu ona. Jin ağlamaya devam ederken Taehyung oğlanın kemerini taktı. Gözyaşlarını eliyle sildi "ağlama artık, bilmediğini bilmiyordum. Aniden duymak şoke etmiş olmalı seni. Üzgünüm. Hadi bak gidiyoruz." Kapısının kapadıktan sonra hızlıca kendi tarafına geçerek sürücü koltuğuna yerleşti. Kemerini taktıktan sonra yola çıktı. Ne olur ne olmaz diye kapıları da kilitlemişti. Oğlana güvenmiyordu gördüklerinden sonra.

Jin camdan dışarıyı izleyerek derin derin nefesler alıyordu. Kanlı ellerini ezmeye devam ediyordu farkında olmadan. Taehyung yüksek alandan inipte ana yola girdiğinde oğlana çevirdi başını. İyi durmuyordu, hemde hiç. Cebinden sigarasını çıkardı, dudakları arasına yerleştirdikten sonra çakmağı ile yakıp hafifçe camını indirdi. Uzun bir dal çekti içine, geriye üflerken konuştu "ağlama, çokta takmamak gerekiyor. Belki de tüm her şey yalandır." Seokjin'in dikkati dağılmıştı, dolu gözler ile oğlana dönüp, titreyen ve kısılan sesiyle cevap verdi "neymiş yalan olan..?" Taehyung sigarasını içmeye devam etti "bilmem, işlerin düzeleceği, hiç bir şey için geç olmadığı, Tanrın'ın bizim için bir planı olduğu, yaşın önemsiz olduğu, umudun asla tükenmeyeceği, her işte lanet bir hayır olduğu.. belki de hepsi yalandır."

Seokjin'in gözleri yeniden doldu, gözlerinden aktı yaşlar yeniden. Tekrar ve tekrar. Hıçkırıklarını içine boğduğunda, Taehyung başını çevirdi. Oğlana bakıpta gülümsediğinde, Seokjin'i o gün ayakta ve hayatta tutan oğlan ve onun güven dolu gülüşü olmuştu. Belki de iyi anlaşamıyorlardı. Belki de Taehyung onu pişman edecekti ama, Seokjin o gülümseme ve gözlerde güveni gördüğüne yemin edebilirdi. Taehyung sigarasını bitiripte camdan dışarı fırlattığında gaza bastı "seni eve götüreceğim, daha sonra bana abimin bahsettiği şeyi gösterirsin. Adresi ver."

"HYUNG! SEOKJİN ORTADA YOK SAATLERDİR. SEN BANA NASIL SAKİN OLMAMI SÖYLERSİN? Bırak beni diyorum amına koyayım, ne kadar daha tutacaksınız beni burada? Gitmem gerek, onu aramalıyım neden anlamıyorsunuz? Geç oldu, karanlık oldu korkuyordur şimdi o." Yoongi derin bir nefes alarak oğlanı sıkıca belinden tuttu "JUNGKOOK! Oğlum dursana bir, Namjoon ve Hobi arıyor işte. Gidebileceği yerleri hepimiz biliyoruz, bulurlarsa haber verecekler. Eğer dönerse senin evde olman gerek, seni görmeli."

With (out) YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin