With (out) You

The truth, 7

(Medyada ki şarkı ile okumanızı öneririm.)

Jungkook'un yıllardır hayal ettiği andı bu. Yıllardır, bıkmadan, usanmadan beklediği, düşünü kurduğu andı. O Seokjin'i her şeyden çok sevmişti. Oğlanı dünyasının tam ortasına yerleştirmişti. Jungkook, Seokjinsiz bir hayatın neye benzediğini bilmiyordu. Düşünmek istemiyordu. Onsuz kalamazdı, yaşayamazdı. Kalbinde, ruhunda ve artık teninde taşıdığı oğlan olmadan nasıl yaşardı?

Her şey Jin içinde aynıydı. Jin kendini bildi bileli, Jungkook ile beraberdi. Onunla büyümüştü. Oğlan daima korumuştu onu. Daima ellerini tutmuş, saçlarını okşamıştı. En yakın arkadaşı olmuştu. Fakat zamanla ve hayatın getirdikleri ile değişmek zorunda kalmıştı. Yani en azından Seokjin için. Jeon Jungkook onun daima destekçisi, en yakını olmuştu. Ama bu saatten sonra, onun en yakın arkadaşı olamazdı. Bu sınır artık aşmışlardı.

Geri dönüşü yoktu.

"Ih- Jinnie" oğlan inleyerek kafasını geriye attı. Seokjin dizlerinin üzerine çökmüş, Jungkook'un penisini ağzına almış emiyordu. Kafası yerinde değildi. Ne zaman dilini değdirip, kadife dokuyu emse daha da büyüyordu ağzının içinde. Seokjin'in ağzını, boğazına kadar dolduruyordu. Jungkook ellerini oğlanın saçlarına atmış sıkı sıkı tutuyordu tutamlardan, acıtmamaya özen göstererek. Seokjin uzunluğu başlı başına emerek ağzına alıyor, gelgit yaparak emip geri çekilerek tekrar ediyordu hareketleri.

Jungkook'un nefesini kesiyordu oğlan. Boğuk iniltileri, kısık dolu gözleri, dağılmış yüzü ve ıslak ağzıyla hyungunu becerirken, Jungkook'un nefesini kesiyordu "sikeyim, Jinnie!" dayanamayarak sıktığı tutamlarla beraber oğlanın kafasını daha da derine bastırdı. Jin, Jungkook'un bacaklarına tutunarak boğuk bir şekilde inlemiş tüm uzunluğu boğazına kadar almıştı. Zorlanan boğazıyla beraber hızlıca geriye kaydı. Bakışlarını yukarı kaldırdığında, Jungkook'un keskin bakışları ile karşılaştı. Oğlan sanki kendisini yiyip bitirecekmiş gibi bakıyordu. Jin sırıtarak tüm uzunluğa dilini sürttü. Jungkook sırıtarak baktı altındaki bedene "sikeyim.. bilerek yapıyorsun. Devam et, hyungun gelecek oğlum".

Seokjin'in parlayan gözlerini görmüştü Jungkook. Hevesle tekrardan uzunluğu ağzına aldığında hızlıca gelgit yapmaya başladı emerek. Emme sesleri banyoda yankılandığında Jungkook sesli bir inilti bıraktı. Jin haraketlerine biraz daha devam ettiğinde, Jungkook başını geriye atarak oğlanın kafasını penisine bastırarak geldi "Ah~ hassiktir." Kafasını eğdiğinde, Seokjin'in meni dolu dudaklarına ve yüzüne baktı sırıtarak "mükemmel gözüküyorsun güzelim." Jin derin bir nefes alarak geri çekildiğinde, oğlana bakarak menileri yuttu. Dilini dudaklarına sürttüğünde Jungkook'un damarları yerleşti boynuna "Jinnie.. sen gerçekten yaramaz bir çocuksun."

Elini oğlanın yüzüne kaydırdı Jungkook, sırıtarak baş parmağı ile yüzündeki ve ağzının etrafında ki meneler sildi, daha sonra parmağını oğlanın ağzından içeri itti. Jin gülerek parmağını emdiğinde, Jungkook derin bir nefes alarak parmağını geri çekip yere eğildi "yaramazlık yapma bebeğim." Jin gülerek oğlanın boynuna doladı kollarını "yaramazlık yapmıyorum ki Kooki.." Jungkook gülümseyerek oğlanın yüzüne ellerini yerleştirip, uzanarak dudaklarından öptü "hıhım, kesin öyledir bebeğim. Hadi artık gerçekten temizlenme zamanı. Sonra ellerine pansuman yaparız." Jin'i tutarak yerden kaldırdıktan sonra, ikisi de güzelce yıkanmış. Jungkook -kendi zoruyla- Jin'in ıslak deliğini önce diliyle temizlemişti.

İkili sonunda duştan çıktığında, Jungkook bebeğinin üzerine bornozunu giydirdi. Kendi beline havluyu sardıktan sonra Jin'i kucaklayarak banyodan çıktı "gel bakalım bebeğim." Jin gülümseyerek oğlanın boynuna sıkıca sarılmış, göğsüne yaslanmıştı. Beraber odaya geçtiklerinde Jungkook bedenini yavaşça yatağa bıraktı "pijamalarını vereceğim şimdi Jinnie." Jin kafasında ki havluyu indirerek söylendi "tamam Kookie." Jungkook dolaptan Jin'in pembe takımını çıkartarak yanına gelip bıraktı, alnından öptü "giyin hadi bebeğim, saatlerdir suyun altındayız, üşütmeni istemiyorum."