The Fall, 5

180 18 26
                                    


"İçimdeki yaralara, yine dönüp seni sordum.
Seneleri sayarım ama, bir geceye yılları koydum.
Biri gelir yarınıma, seni bulup kollarında üzemem".

Kim Taehyung acımasızdı. O sadece kendini düşünürdü. Çünkü yıllar, olanlar ona bunu öğretmişti. Başkasına değer verirsen, ihanete uğrarsın. Birini seversen, kalbini parçalara ayırır. Taehyung yıllar önce, abisi onu o uyuşturucu bataklığının içinde terk edip gittiğinde öğrenmişti. Birine kalbinizi verirseniz, ruhunuzu çekip almaktan korkmazlardı.

Abisinin ölümünü öğrendiği gün Taehyung içtikçe içti, sabaha kadar uyuşturucu kullandı ve neredeyse ölecek derecede yüksek bir doz aldığı için hastenelik oldu. Babası onu bu halde bulduğunda yine dövdü "keşke kardeşin yerine sen ölseydin! Sen utanç kaynağımsın Kim Taehyung! Sakın bir daha eve döneyim deme."

Sesler hala kulağında çınlıyordu. Yaralar ve izler hala oradaydı. Ruhuna katran karası şeklinde işlemişlerdi. Taehyung değişmeyi denedi, gerçekten denedi. Fakat bunu asla yapamayacağını anladığında daha da dağılmaya karar verdi. Toparlanmak için uğraşmadı ve o bataklığa battıkça battı. Göz altlarında ki morluklar her geçen gün daha da çoğaldı. Umrunda değildi. Yaşamasının bir amacı yoktu, sadece o piç babasına inat yaşayacaktı "beni görmek sana acı veriyor değil mi? Sana onu hatırlatıyorum, oğlunu."

Taehyung babasına inat yaşadı, çünkü biliyordu babasına kendi varlığı kadar hiç bir şey acı çektiremezdi. Taehyung'a her baktığında sevgili oğlunu görüyor ama ondan bu kadar farklı olması karşısında tiksiniyordu. Babasının gözlerinde o bakışı ve pes edişi gördüğünde, Taehyung'un içinde fırtınalar koptu. Anlamıştı. İstediği sürece yapamayacağı hiç bir şey yoktu. O yüzden şimdi, yıllar sonra burada, ölen abisinin kıyafetleri içinde umrunda bile olmadan en yakın arkadaşlarının ve eski sevgilisinin önünden zevkle geçiyordu.

"TAEHYUNG" sinirle ve korkuyla soludu Jimin, arkadaşını sınıfa doğru takip ederken. Hala inanamıyordu. Taehyung resmen arkadaşlarına inat, bilerek.. ölen abisinin kıyafetleri içinde okula gelmişti. Birazdan girecekleri sınıfta onlarında olduklarını biliyorlardı. Taehyung'un umrunda değildi, sadece eğlence arıyordu. Ve gerçekten çok eğlenceli bir olayın ortasında bulmuştu kendini.

Taehyung yürümeye devam ederken, Jimin hızlanıp arkadaşının kolundan tutup kendine doğru çevirdi "beni dinlesene şerefsiz!" Taehyung bugün yüzüncü kez gözlerini devirdi "Jimin sana yeter dedim. Neden uzatıyorsun? Sİ-KİM-DE DEĞİL. Anlamıyor musun? Abimin kıyafetlerini giyerken size mi soracağım amına koyayım? Sal artık beni. Şimdi izninle sınıfa gireceğim". Sinirle kolunu geri çektiğinde sınıftan içeri girdi. Jimin'de korkuyla arkasından..

Tüm gözler onlara döndüğünde bir süre sınıfta sessizlik oldu. Hoca sesli bir şekilde konuştu "lütfen hemen sıralarınıza geçin, ders başlıyor. Geç kalınmasından hoşlanmam". Taehyung sinirle hocaya baktı "kusura bakmayın hocam" dedi sırıtarak "kıyafet seçerken kararsız kaldım". Jimin yeniden içinden arkadaşına küfürler savurdu "piç herif".

Koca amfide Taehyung'un gözleri dün ki çocukları aradı. Üstlere doğru onları gördüğünde gülerek ilerlemeye başladı. Onlara yaklaştıkça yüzlerinde ki ifade neredeyse gülmesine sebep oldu, özellikle Seokjin'in ifadesi. Taehyung yanlarından geçerken sırıttı. Hepsi sanki öldürecekmiş gibi bakıyordu ona. Ellerini cebine yerleştirerek ilerledi "yeni başlıyoruz Seokjinnie" diye mırıldandı. Yanlarından geçipte Jiminle beraber arkalarında çaprazlarında bir kaç sıra üst taraflarında oturduğunda derin bir nefes aldı.

With (out) YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin