6 yıl sonra...
"Felix!Aval aval bakmayıp soruma cevap vericek misin oğlum?" Felix Blair Hocanın bağırmasıyla silkelendi ve mahcup bir şekilde, "Ne sormuşsunuz Hocam?" dedi. Blair Hoca Felix'e sinirli bakışlarını yöneltip,"Felix tenefüste yanıma gelir misin?" dedi. Felix sessizce başıyla onayladı. Biraz korkuyordu Blair hocadan.Zaten kadın Almandı. Belirsiz bir aksanla konuşuyordu ve Felix bu aksanın onu sinirli gösterdiğini düşünüyordu. Sen Almansın zaten! Ne işin var Psikoloji bölümünde be hocam!Git Almanca Hocası falan ol, diye geçirdi içinden Felix. Tabi o bunları düşünürken ders bitmişti. Herkes çantasını alıp çıkmaya başlanmıştı. Felix ise Blair Hocanın yanına gidiyordu. Hocanın yanına geldiğinde kafasını yukarı kaldırmıyordu Felix.Hafif kısık bir sesle konuştu "Buyurun Hocam." dedi. Hoca yine o meşhur aksanıyla konuştu. "Felix, Sen bu aralar neden bu kadar dalgınsın? Sadece ben değil, bütün hocaların farketti bu durumu. Neyin var yavrum? Anlat bana hadi."
Kadının bu anlayışı Felix'i şaşırtmıştı. Hocayı daha sert görmeyi bekliyordu.Tabi sevmişti bu yaklaşımı fakat Blair Hocaya birşey anlatamazdı kendi hakkında."Birşey yok Hocam gayet iyiyim sadece son zamanlarda derslerden geçmeye çalıştığım için yemek yemeğe zamanım olmuyor. Yorgun düşüyorum."dedi Felix. saniyeler içerisinde ne güzel yalan uydurmuştu ama! "Ah yavrum. Senin derslerin zaten iyi. Neden kendini daha fazla yoruyorsun? Kendini bu kadar yorma. Düzenli beslen ve dersime enerjik bir şekilde gel tamam mı?" Dedi Blair hoca gülümseyerek. Felix de gülümsedi"Sağolun Hocam. Dikkat ederim kendime."biraz daha havadan sudan konuştular ve Felix artık eve gitmek için üniversiteden ayrıldı. Eve yürüyerek gittiği için hava durumuna çok iyi bakardı ve bugün hava yağmurlu gösteriyordu. Felix hemen şemsiyesini çıkardı ve eve doğru yürümeye başladı. Yağmur giderek şiddetleniyordu.Yürürken neredeyse 15 metre uzağında bir adam gördü. Adam sesli bir şekilde küfür ediyordu. Elinde ne şemsiyesi vardı ne de sırtında montu. "Yaktım seni Changbin!Şerefsiz domuz! Beni bırakıp nasıl gidersin! Montum ve şemsiyem arabadaydı. Eğer malikaneye bu şekilde elimde hiçbir şey olmadan gidersem önce Hyunjin beni keser sonra seni. Seni ölüyken öldürürüm Changbin! İt oğlu it." Adamın başta deli olduğunu düşündü Felix.Her ne olursa olsun adam sanırım zor durumdaydı ve sinirliydi.Felix adama yardım etmek istercesine adama yaklaşıp konuştu."Eh meraba, sanırım bir şemsiyeniz veya montunun yok. İsterseniz size kendi şemsiyemi verebilirim. Zaten benim evim yakın buraya ve yanımda montum var."diyerek adama şemsiyeyi uzattı. Adamın gözleri şaşkınlıkla açıldı karşısındaki bedeni görünce."E şey m-merhaba ben siz şemsiye gerek hiç-"adamın eli ayağı birbirine dolanmıştı resmen. Felix bu hareketlere anlam veremedi. Bir an önce eve gitmek istediği için "Önemli değil buyrun lütfen." diyerek şemsiyeyi adamın eline verdi ve hızlıca yoluna döndü. Adam arkasından "Teşekkür ederim beyefendi!" diye bağırdı. Felix ise "Bişey değil!" dedi ve yoluna devam etti. Adam daha iyi anlamıştı şimdi Hyunjin'in Felix'i neden bu kadar sevdiğini. Ve sonradan aklına geldi eve gidince Hyunjin'in onu öldüreceğini...Felix sırılsıklam bir şekilde kapıdan içeri girdi montunu ve ayakkabılarını çıkardı. İçeriden bağırışma sesleri geliyordu yine. Felix göz devirdi. Ve seslerin geldiği yere, salona doğru ilerledi. "Kanıtla lan bana burda seme olduğunu hemen şimdi!"
"Kaşınma Minho kabullen artık ben semeyim!"
"Öyle mi, Ah! Ben ve götüm gülüyoruz jisung.Ağzımı bozdurma benim! Daha geçen gün odamda-"
"N'oluyo burda?"
Diye Minsung ikilisinin saçma kavgalarını bölmüştü Felix. Minsung ikilisi hemen Felix'e dönmüş ve jisung hemen konuşmaya başlamıştı. "Felix! Bu mal benim uke olduğumu idda ediyor! Birşey söyle şuna ya. Benim tatlı, güzel, sincap Jisungum uke değil de lütfen!" Felix kahkalara boğulmuştu bir anda. Jisung bozulmuştu. "Ya ne gülüyorsun Felix!Arkadaşının karizma burda elden gidiyor sen orda gülüyorsun! Ayıp ayıp." diyerek sinirli(!) bir şekilde odasına gitti Jisung. "Yine mi aynı konu? Bıkmadınız mı şu saçmalıktan? " dedi Felix. Hala gülmekten ağrıyan karnını tutuyordu. "Sana da eğlence çıktı Felix! Oh ne güzel. Konuyu ben açmıyorum ayrıca. Mutfakta soğan doğruyorum. Gözlerimden yaş geliyo.bir anda yanımda beliriyo'ağla uke'diyo. Tuvalette sakin bir şekilde insani ihtiyaçlarımı karşılayıp sifonu çekiyorum, geliyo kapıma'Sadece ukeler sifonu çeker okuyoruz her yerde'diyor. Geliyorum dövüyorum inadına devam ediyor. Nerden okuyorsa artık salak." diye Minho söylenmeye başladı. Felix gülmekten yere çakılıyordu.En sonunda Felix hala sırılsıklam olduğunu fark ettiği için odasına çekilip üstünü değiştirdi. Biraz televizyon izlemek için televizyonu açtı ve kanal kanal dolanmaya başladı. Taki bir haber kanalında tanıdık bir yüze ratlayana kadar. "Ünlü Girişimci Bay Lee'nin ölümünün altıncı yılını hüzünle anıyoruz..."Minsung geldi ehehee.
Blair ne alaka bilmiom. Gossip girl izliyom bu ara ondandır😁😁😁😁😁😁😁Fikirlerinizi paylaşmayı unutmayın!💟💟💟💟💟💟💟💟💟💟💟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ~hyunlix
Fiksi Penggemar𝘉𝘪𝘭𝘪𝘯𝘮𝘦𝘺𝘦𝘯:Şimdiden kokunu alabiliyorum bebeğim 𝘍𝘦𝘭𝘪𝘹:Ne istiyorsun benden? 𝘉𝘪𝘭𝘪𝘯𝘮𝘦𝘺𝘦𝘯:Sadece bir oyun oynayacağız. Bu oyun hayatının bir kumarı mı olduğunu yoksa sadece bir oyundan mı ibaret olduğunu sen belirleyeceksin. �...