** Fotoğraf: Onat'ın hayalimdeki haline en yakın fotoğrafı: Daktilosu ve Onat (ileride montaj yaparak hayalimdeki haline çevirebilirim) **
Uyandığımda Özüm evden çoktan çıkmıştı. Kedilerimiz ise dünkü yoğurt suyunu bitirmiş ve tekrar uyumuşlardı. Onları güneşin sıcağının fazla rahatsız etmeden sadece huzur verebileceği yere koydum ve babamın yadigarı daktiloya oturdum. Bu sefer sihrini hissedeceğime dair his vardı. Tuşları nedense her zamanki gibi muhteşem sesini çıkaramıyordu. Her basışımda gıcırtı çıkarıyor ve daha zor kalkıyordu kağıda doğru.
Savaş ediyr yürepi darmafdağın
Yıkıp geçiyır mutluluğu zamanının
Keşkeklerin hükm sürdüğü hayatın
Mahkumy oluyor abin pistanınKahretsin. Belki de mürekkebi veya yağı bitti. Elimle eksik harfleri yokladığımda mürekkebinde veya yağında eksikliğinin olmadığını gördüm. Kusurlu harflerine bastığımda takılmalar ve seslerin hala olduğunu, aynı anda başka harflerin çıktığını gördüm. İçine ayna aracılığıyla güneş ışığı tutarak baktığımda harflerine saça benzer bir ipin dolandığını gördüm. Saçı bir çöp yardımıyla çekip çıkardığımda bu sefer basılan harflerin yerine dönmediğini gördüm.
Hırdavat ve alet çantamı almak için kilere indim. Elimde çanta ile döndüğünde daktilonun deri kaplaması tekrar sökülmüştü. Yönü her zamanki gibi annemle babamın fotoğrafına uzanmaması garipti. Çantadan önce yağ çıkararak harfleri tekrar yağladım. Sonra deriyi zamk sürmek için kaldırdığımda bir çıtırtı duydum. Çıtırtı sesinin yönüne bakarken bir anda köşeden kopan bir deri parçası yüzüne şak diye çarptı ve daktilo ikiye ayrıldı.
Yıllarca yerine ve sözüne sadık kalmış yadigar daktilo, artık sahibine duyduğu özlemle paramparça olmuştu. Tinsel değildi. Gerçekten parçalandı ve her ne kadar fırlamış yaylarını yerine oturtup vidaları sıksam da onlar tekrar fırlıyordu. Her fırlama da tamiri imkansız kılmaya devam ediyordu.
Sinirimle elimi hızla masaya vurdum, "Ne kadar inat edersen et, yine de tamir olacaksın!" diye bağırdığımda kediler kutularından ağlamaya başladı. Sanırım çok abarttım. Yeni baskıya az kaldı ve Değirmen dergisine hala bir şiir yazmam gerekiyordu. Sakin olmam lazım her şeyden önce. Kopardığım saç aslında ona ait bir parça olmalıydı. Neden bunu evvelden düşünmedim? Kinyas abi bunu onarabilir belki evet. O bu işleri iyi anlardı.
Kedilere arta kalan yoğurt suyundan biraz daha verdikten sonra daktiloyu kucaklayarak daktilocu Kinyas Abi'nin dükkanına götürdüm. Dükkanda hurdaya çıkmış bir sürü daktilo ile birlikte kitaplık raflarında yeni daktilolar sergileniyordu. Çoğunluğunun boyutu benimki ile eşit veya daha büyüktü. İmkanım olsa küçük bir daktilo almak güzel olurdu ancak bu, yadigara hakaret olurdu. Tek çarem yapılacak güzel bir tamirdi. Daktiloyu masaya koyduğumda Kinyas abi, daktiloyu baştan uca inceledi. Kısa süre sonra bana dudak bükerek döndü.
" Nöövüydün bunla? Pelt olmuştu. "
" Bununla ya Memur olunur ya da Şair. Başka ne edilir? Her zamanki gibi yazıyordum. "
" Yok bunla tamiv olmaz. Sağa yeni taktilo lazım. "
" Ama halim yoktur Kinyas ağabey. Bilirsin... Sen ustasın edersin tamirini. "
" Onu buğu bilemem ama bunu sayavım sağa iyisinden yapavım yeni taktilo. Amma hev tüvlü çok Pav ödemen gerekiv. "
Kinyas Usta veya abi neyse, küçüklüğünde geçirdiği ağır hastalık nedeniyle konuşması bozuktu. Babam, ona yardım etmeyi severdi ve o daktiloyu teşekkür hediyesi olarak ucuza almıştı. Onun bir vefa borcu vardı bize; Babamın ona yaptıklarının hatrına... Sormaktan başka bir çarem yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/41751123-288-k340770.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Daktilo
Ficción históricaİkinci dünya savaşının kasıp kavurduğu günlerdi. Cesareti kadar içine kapanık olan Onat Kozlu ve hayalleri kadar güçlü olan kardeşi Özüm ile savaşın uzağında kalmış ama her an savaşın girebileceği Erendiz adlı çöl şehirde yaşıyordu. Bölgenin olumsuz...