Oy sınırı : 30
Yorum sınırı : 70 (random ve kitapla alakasız yorumlar geçersizdir)
2 YIL ÖNCE :
CENKTEN
Koridorda kendi halimde dersliğime doğru ilerlerken yanımdan geçen birkaç kişinin konuşmasını duyabiliyordum
" mimarlık birinci sınıflar başlamış"
Yeni gelen mimarlık sınıfının normalde haftaya başlamaları gerekiyordu ancak bir hafta erken başlamışlardı kendi dersliğime doğru ilerlerken az ilerideki tuvaletten gelen sesleri duymuştum
" bırakın lütfen, gerçekten yok dedim ya"
Dedi birisi. Sesi oldukça korkmuş geliyordu ardından bir ses daha konuşmaya başladı
"aptal mı var senin karşında lan!"
Diyerek bağırdı. Normalde umursamazdım ama ne olduğunu tahmin edebiliyordum. Büyük sınıflar yeni gelen mimarlık sınıfı öğrencilerini köşelerde sıkıştırıp bir şeyler istiyordu. Derin bir nefes alıp adımlarını tuvalete yönlendirdigimde hıçkırık sesleri duymaya başlamıştım. Önümde dikilen izbandut gibi iki kişi vardı ancak onların da arkasında var olan kişiyi henüz göremiyordum -sanırım bu sıkıştırdıkları kişi olmalı-
"ne oluyor burda"
Dedim azarlar bir tonda. Önümdeki iki çocuğu tanıyordum bizim derslikte birkaç kez görmüştüm. İkisi de telaşla arkasını döndüğünde bir tanesi elinde parlayan bir bıçağı saklamaya çalışıyordu
"hiç bir şey"
Dedi telaşla. Birkaç adımda yanlarına ulaşıp onları ne ara çektim ve arkalarındaki kişiyi gördüm
Tanrı eğer cennetin ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatmak için, yer yüzünde cennetten bir parça indirseydi ; eminim ki bu parça tam olarak karşımda gördüğüm kişi olurdu. Aksine böylesi bir güzelliğin başka bir açıklaması olamaz.
Altın sarısı saçları, ağladığı için ıslanmış kirpikleri, bembeyaz teni ve şeftali rengi dudaklarıyla insan olma ihtimali bile düşük. Sanki yolunu şaşırıp dünyaya yanlışlıkla gelmiş bir meleğe benziyor.
Karşımdaki çocuk korkuyla bana bakarken arkamda duran iki kişi çoktan ortamı terk etmişti. Onu baştan aşağıya bir kez daha süzdüm. Her bakışımda sanki biraz daha mükemmel oluyordu. Boyu benden nerdeyse 15 cm daha kısaydı.
"teşekkür ederim"
Dedi. Sesi ağlamaktan olsa gerek kısık çıkıyordu ama bu şekilde bile nasıl mükemmel bir sese sahip olduğu belliydi. Cevap veremedim, sanki ağzımı açarsam kelimeler yerine şiirler dökülecek gibiydi. Sağ elinde tuttuğu çantasını diğer eline alıp sağ elini uzattı ve kendini tanıttı
"mimarlık sınıfı 1. Sınıf , eren"
Eren... İsmi çok popüler olmasına rağmen, sanki en çok ona yakışmış gibiydi. Sanki sarı saçları, mavi gözleri, Tanrı Eren'den esinlenip yaratmış gibiydi. Daha önce sarının ve mavinin böylesine güzel gözüktüğünü hiç hatırlamıyorum.
Bana uzattığı ele bakıp zorlukla kendime geldim ve elimi uzattım
"tıp fakültesi 5. Sınıf, cenk"
Dedim. Yüzünde bir tebessüm oluştuğunda yanakları içine göçmüştü. Gamzeli insanlar ne zamandan beri bu kadar güzeldi bilmiyorum ama ben en güzellerini bulmuştum. Meleğe benziyordu.
"sana zarar verdiler mi"
Dedim az önce giden çocukları kast ederek. Hayır anlamında başını salladı ve gülümsedi