{ 3.BÖLÜM } Mavi Tonlarında

171 13 10
                                    


Uzun bir bölüm oldu.Ama ekşınlı oldu biraz :Dd Umarım beğenirsiniz..

~ Medyada adını daha vermediģim biri var İleriki bölümde veya bölümlerde zaten anliycaksınız ;D


İstanbul'a vardığımızda birileri beni öldürecek gibi.Çok seviyorum bu şebeği ya.Tam bi her şeyim.Şu an cevap vermiyorum diye eminim deliriyordur. O hâlini görmeyi çok isterdim. Düşündükçe gülüyorum.

Sosyal medya üzerinden bundan neredeyse bir yıl öncesinde tanışmıştık. Kimseye güvenememek gibi bir huyum vardır. Buna rağmen neden bilmiyorum ama ona çok güveniyorum. Huyu huyuma boyu boyuma... haha şaka yapıyorum tabi..

Nazlı'yı bu kadar sevmemin sebebi onu kendime daha yakın görmem.Şebek diyorum çünkü gerçekten bir şebek.Orta boylu ve hafif kumral uzun saçlı, kahve gözlü ve gülünce ortaya çıkan gamzeleriyle sakin ve tatlı duruşunun altında deli dolu bir Nazlı var aslında. Başak burcu olduğu için de çok neşeli biridir.Hani hiç gülesim yoktu deriz ya öyle bir durumda bile güldürmeyi başarır .

Onunla buluşursak neler yapacağımızı bile hayal ediyorduk. İlk kez buluşacağız ve ben bu yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi.


○•* ~○•* ~ ○•* ~ ○•* ~ ○•* ~ ○•* ~ ○•* ~ ○•* ~


Kontrollerden geçip valizleri de teslim ettikten sonra uçağımızın kalkacağı bölüme gidip oradaki bekleme salonunda beklemeye başladık.Fazla beklemedik zaten uçağımız da hemen geldi. Büyük kapıdan sırayla geçmeye başladık, uzunca bir koridor boyunca uçağın girişine doğru yürüdük. Annemler uçagın ön kısmına yerlerine oturdular bile. Benim oturacağım yer uçağın kanadının olduğu orta bölümdü. Uçağa binerken yanımdan aceleyle geçen birinin bana sert bir şekilde çarpmasıyla Duman'ın yere düşmesi bir oldu.Duman yere düşünce plastik taşıma çantasının yere çarpmasıyla oluşan sesle herkes ayaklandı fakat o aldırmadan söylenerek geçip gitti.Neyseki Duman iyiydi en azından o kutu onu korumaya yetmişti.Ben hemen yere eğilip düşen eşyalarımı toparlamaya başladım.Bir yandan Duman'ı sakinleştiriyordum bir yandan da sinirle söyleniyordum.

" Yavaş be !! İnsan gibi yürümeyi bilmemesini geçtim özür dilemek diye bir nezaket de yok." bunu söylerken hâla yüzüne bakmıyordum.

"Ama öküz olmana gerek de yok ! "

derken sesimi fazla yükseltmiştim.Hızla ayağa kalkıp sinirle ona baktım ve karşımda mavinin anlatılmaz güzel tonlarındaki gözleriyle bana baktığını fark ettim.Fark ettiğim anda ne yapacağımı bilemedim ama hemen kendimi toplayıp gözlerimi onun gözlerinden ayırıp Dumanla ilgileniyormuş gibi yaptım.Hâla bana baktığını hissediyordum.Ukalâ bir ses tonuyla :

" Özür dilerim hanımefendi ! " dedi.

Uzun bir süre gözlerini benden ayırmadı.Sesi biraz daha azalmıştı.

Tekrar ona baktığımda bana hâlâ baktığını fark ettim ve hemen gözlerimi ondan ayırıp

"Geç , tamam! " deyiverdim.

" Öküz diyene bak ya. "

" Tamam kes şunu ,herkesin dikkatini üzerimize çekmek istemiyorum.Seninle de uğraşamicam "

" Uğraşma o zaman, tanısan benimle bu şekilde konuşmazdın."

derken yüzündeki gülümsemeyi fark ettim. Benimle dalga mı geçiyordu?

" Seni tanımaya niyetim yok! " deyip hızlıca oturacağım yere gidip cam kenarına geçtim.Duman'ı da yanımdaki koltuğa koyup taşıma çantasını sabitledim.Ben Dumanla oynayıp onu sakinleştirirken yanıma oturan kişiyi fark etmemiş olucamki yine o aynı kalınlıktaki sesin :

" Şu şeyin adı ne? " demesiyle kafamı aniden kaldırmam bir oldu.

Onu tekrar karşımda görünce ne yapacağımı bilemedim. Daha biraz önce bağırdığım çocuğun iki buçuk saat boyunca yanımda oturacağını düşünmek...

Oysaki sinirim hâlâ geçmemişti.

Cevap vermedim.

Şaşırmış bir şekilde baktım öylece bir süre.O yine her zamanki aldırmaz tavırlarıyla yanıma oturdu . Aramızda ise bir koltuk ve orada da Duman vardı. Parmağıyla Duman'ın patisiyle oynamaya başladı. Bense onu izliyordum. O değilde kafasını kaldırıp baksa göz göze gelicektik. Ve yine o mavi gözleri gözlerimi bulduğunda ne yapacağımı bilemez saçma hareketler yapıp yanlış anlaşılmaya sebep olabilirdim.

Ona bakmayı kesip uçağın minik penceresinden dışarıyı seyretmeye başladım.Dışarıdaki hava en azından yanımdaki kasvetli havadan güzeldi. Yanımdakinin ne yaptığını merak edip kafamı çevirdiğimde göz göze gelmeyi bekliyordum. Ama beklediğim gibi değildi. Karşılaştığım manzaranın tarifi yoktu . Aramızdaki koltuğa koyduğum hırkamı alıp üzerini ve yüzünü örtmüş, ayaklarını ise önüme kadar uzatmış, tam anlamıyla yayılmıştı. Bu rahatlık ona nereden geliyordu !??

Onun bu hâli sesli gülmeme sebep olmuştu. Yüzündekini çekip bana baktı. Fazla mı sesliydim gülerken acaba diye düşünmekten de kendimi alamadım . O an sinirimin tamamen geçmiş olduğunu fark ettim.

" Uyumak bana göre değil, bir de yanımda beni izleyen biri olduğu sürece hiç değil. Uyuyamam ben yani. "

" Ha pardon ! Rahatsızlık verdiğim için. Yok sen uyuu , sana bakmıyorum ben hem , hostesin buralarda olup olmadığına bakıyordum ve sanırım şu an buralarda değil. "

" Niye o kadar güldün ? " Bunu söylerken de göz kırpması ben sinir olayım diyeydi herhalde.

" Sana ait olmayan şeyleri öylece istediğin gibi alıp kullanır mısın sen ? " dedim ben de göz kırparak .

" Al ya , senin olduğunu bilmiyordum ...."

" Yok benim değil zaten , uçak görevlileri düşünmüşler de koymuşlar koltuğa hani birileri gibi yayıla yayıla uyumak isterler de üzerlerini örterler diye..! "

" Evet , iyi düşünmüşler. " Dalga geçen bakışlarla bana bakıp hırkamı elimden geri aldı tekrar yüzünü örttü.

Onunla uğraşacak kadar gücüm kalmamıştı artık.Ben de olduğum yerde uyuya kalmıştım.

Şehrin IşıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin