!1!

134 13 43
                                    







Gecenin geç saatleriydi...







Ofisimin camından masama vuran ay ışığı, ofisteki ahşap kokusuyla birlikte bana anlayamadığım bir huzuru  tattırıyordu...







Elimdeki evrakta bir hata var mı diye son bir kez daha kontrol ederken iç çektim, atmosferin bana verdiği huzur yanında garip bir rahatsızlık hissi getiriyordu...







Dışarıdan gelen gürültü sesleri kulaklarımı doldurduğunda dinlendirmek için bir süreliğine kapattığım gözlerimi açtım ve camdan dışarı baktım ama görünürde bir şey yoktu.

"Yine başlıyoruz..."

Acaba yine kim belasını bulmak istiyor diye düşünerek hışımla ofisimden çıktım, bu lanet kışlada Tanrı'nın bir günü bile olaysız geçse olmaz mıydı sanki? Bugün zaten yeteri kadar yorucu geçmişti, kalbimi, ruhumu, bedenimi, irademi ve bütün varlığımı adadığım Keşif Birliği günden güne saygınlığını yitiriyordu ve bu canımı olması gerekenden fazla sıkıyordu, yani hiç kimseyle uğraşacak halim yoktu.

Hızlı ve sert adımlarla kışlanın koridorlarında yürürken ismini bilmediğim -dikkatimi çekmeyi başaracak kadar iyi bir asker olmasa gerek- bir cadet* beni durdurdu.

(Cadet*: Askeri öğrenci)

"Yarbay Y/N! Efendim, Erwin ve diğerleri döndüler! İstediğiniz yeraltı serserileri de onlarla birlikte!"

Modumun değiştiğini hissettim, Erwin'den yeraltında sürekli olay çıkaran bir grup serseriyi yakalamasını istemiştim, ama sonra aklıma, günler geçtikçe, her duvar dışı seferde bir öncekinden daha fazla asker kaybeden Keşif Birliği gelmişti, bir kaç yeni üyeden daha iyi ne olabilirdi ki?

"Anlaşıldı, bilgilendirme için sağ ol. Komutan Erwin'e işi bitince ofisime uğramasını söyle."

Cadet başıyla onayladı ve geldiği gibi koşarak ayrıldı. Mutlu bir iç çekip tekrar ofisime döndüm,  masama oturdum, ellerim istemsizce ahşap çekmeceye uzandı, çekmeceyi açarken çıkan gıcırtı sesi gecenin lanetlenmiş sessizliğinde normalden fazla dikkat çekiyordu, çekmeceden çıkardığım kağıt ve mürekkebi masaya yerleştirdim. Uzun süredir hissetmediğim bir rahatlık duygusuyla, neden orada olduğunu bilmediğim küçük bir gülümsemeyle bir mektup yazmaya başladım.


"Sevgili Kenny,

Hayatta mısın bilmiyorum, ama kötüye bir şey olmaz derler, o zaman iyi olmalısın, değil mi? Sanırım bunun için biraz geç kaldım, ama yine de sana verdiğim sözü tutacağım, 13 yıl sonra olsa bile. Umarım benden nefret etmiyorsundur, çünkü bana öz babam yerine babalık yapan adamın benden nefret etmesi canımı sıkardı. Kendini özlettin, yaşlı adam.

/SUPERİOR/Levi x Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin