Helluva Boss fanfici yazarken Ayet-el Kürsi okumayan da ne bilim yani
Bu fici yazmadan önce ne biçim bir felsefi süreçten geçtiğimi ancak hayal edebilirsiniz 😅
Dürüst olmak gerekirse, Helluva Boss fandomundan korkuyorum 🙃 Sanki yanlış ya da hoşunuza gitmeyen bir şey yazdığım anda beni yerin dibine sokacakmışsınız gibi geliyor.
Hiçbirinize patavatsız imasında bulunmaya çalışmıyorum, ama kelimelerimizi seçerek konuşalım olur mu?
Keyifli okumalar.
---
Kapalı perdeler arasından aldığı ışıkla yetinen loş odanın kapısı sertçe vuruldu. Koltuğunda oturmuş, bacaklarını masanın üstüne atmış olan Regina, gözlerini törpülediği tırnaklarından ayırıp kapıya çevirdi.
"Gir."
Kapı açıldı ve içeri siyah takım elbiseli, güneş gözlüklü ve elinde siyah kadife bir evrak çantası taşıyan bir adam girdi. Karanlık ve kapalı olan alana girince güneş gözlüklerini çıkardı ve kestane rengi saçlarını zarif bir hareketle iki yana salladı. Kahverengi gözlerini karşısındaki koltukta kurulmuş olan kıza dikti. Regina ise adamı görünce tırnaklarını törpülemeye geri döndü.
Adam iç çekti. "Oturabilir miyim?"
"Tabii." dedi Regina, ilgisizce. "Kimi istiyorsun?"
Adam hafiften sinirlenerek kaşlarını çattı. Regina ona normalde hep "Ne istiyorsun?" diye sorardı. Bu sefer ise "Kimi istiyorsun?" demişti. Acaba son zamanlarda Regina'ya çok mu fazla istekte bulunmuştu?
"Neden öyle dedin ki?" diye sordu adam, salak ayağına yatarak.
"Hadi ama." dedi Regina. Elini havaya kaldırıp tırnağına üfledi ve sonra işine devam etti. "Bir ayda bu bana dördüncü gelişin. Son üçünde neler istediğini ikimiz de gayet iyi biliyoruz. Evrak çantasının boyutuna bakılırsa bu seferki de pek farklı olmayacak."
Adam evrak çantasına baktı. Gerçekten de normal büyüklükte olmayan bir evrak çantasıydı bu. Daha büyüktü. Ama öbür türlü Regina'ya bu işi yaptırtamazdı.
"Hadi, dökül bakalım." dedi Regina. "Bu sefer kim? Çok mu zor? Yoksa Başbakanı falan mı kıskandın bu sefer?"
"Hayır." dedi adam. "Başbakan falan değil. Ona nazaran çok daha kolay birisi. Son zamanlarda haberlerde kahraman olarak anılan şu kadını biliyor musun?"
"Hayır." dedi Regina. "Kimmiş o kadın?"
Adan göz devirdi. "Gerçekten... Çok konuşuluyor, bilmemen imkansız. Akşam beş haberlerini bile izlemiyor musun?"
"Sen bu odada bir televizyon görebiliyor musun?" dedi Regina, anında cevabı yapıştırarak.
Adam odaya göz gezdirdi. Gerçekten de, bir iki mobilyadan başka hiçbir şey yoktu.
"Sen bu odadan çıkmıyor musun sanki?" dedi adam. Başka bir şey daha söyleyecekti ancak Regina elindeki törpüyü hızla masaya saplayınca kekeleyerek durdu.
"Birbirinizin hayatına burnumuzu sokmayacağız, demiştik." dedi Regina, yeni törpülediği tırnaklarıyla masaya vururken. "Ben sana adını bile sormuyorum. Hayatımı deşeleme. Hedefin resmini istiyorum."
Adan söylenerek ceketinin iç cebine uzandı. Her zamanki kibirli kız değil miydi bu? Kibirli. Ve çok ölümcül.
O adam çok tanınmayan bir pop stardı. Kendisinden daha çok ses getiren insanları ortadan kaldırmak istiyecek kadar kısknaç, şımarık biriydi ve gölgesinde kaldığı insanları yok etmek için harika, şaşmaz bir yol bulmuştu: Regina. Parayı seven bir kızdı. Tek kusuru bu denebilirdi hatta. Öldürmeye ayrı, cesedi temizlemeye ayrı para alırdı. Eğer parasını alamazsa, çeşitli yollarla hedefi öldürmesini isteyen kişiyi katil olarak gösterip onu tutuklattırırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İblislerle Bir İnsan
FanfictionBenzer "ilgi alanları"na sahip insanlar genelde iyi anlaşırlar. Peki bu ilgi alanından kastımız bir iş olsaydı, aynı meslek grupları da aynı kafa yapısına sahip olur diyebilir miyiz? Cehennemin suikastçileri ile dünyanın suikastçileri arasındaki dos...