0.9

286 38 46
                                    

"Hemen ılık bir duş al, sonra temiz kıyafetler ve ardından sıcacık bir çorbayla tüm ilgimi sana vereceğim."

Ne, ilgini mi vereceksin?

"Farkındaysan tek ıslanan ben değilim."

Onun üzerini göstererek kurduğum cümleyle kendine bakmak aklıma gelmiş gülerek yanıt vermişti.

"Öyleyse sen de bana ilgi vermelisin."

Seve seve.

"Seve seve."

Hahaha söyledim demi söyledim söyledim.

Söylediğim şey ile gülümsemiş hemen ilerlemeye başlamıştı. Onu takip etmem için de işaret etmişti.

Odasına geldiğimizde dolabından gri bir sweat ve eşofman vermiş sonrasında tekrar harekete geçmişti.

Her ne kadar odasının her detayına bakıp hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak istesem de hızlı hareketleri dolayısıyla asla yetişemiyordum.

Bu hızını düşünceli tavrına yorumladığımda ise gülümsemeden edemiyordum.

Bu defa banyonun önünde durduğumuzda "şimdi duşunu alabilirsin." dedi.

Ben ise burada bir mantık eksikliği sezerek hemen söze atladım.

"Sen? Senin de alman lazım."

"Alacağım zaten."

Ne demek alacağım?!?!? Hani ben alıyordum??

Gözlerim fazlasıyla büyümüş bir şekilde "hani ben alacaktım?" diye sordum.

"Alacaksın zaten?"

Diye cevap almayı tabii ki beklemiyordum. Şu an burada tam olarak ne oluyordu??

"Korkuyorum..."

"Neyden? Tek başına duş almaktan mı? Yanında durmamı ister misin?"

Ne yanında durması? Duş almıyor muydun sen en son?

"Duş almayacak mıydın sen?"

Kafasını sallayarak cevap vermesiyle artık son atışı yapmıştım.

"Minho aynı zaman duş alacağız demek ne demek tam olarak?"

Biraz düşünür gibi olduktan sonra "aynı zamanda duş alacağız demek oluyor." diye cevap verdi.

Ve yüzündeki ifade değiştiği gibi başından beri benle dalga geçtiğini o an anlamıştım.

"Başka bir banyo daha var demi?"

Kısık sesle utanır bir şekilde sorduğum soruya karşılık ufak bir sırıtış ve aynı ses tonuyla cevap almıştım.

"Başka bir banyo daha var."

Kafamı aşağı yukarı sallayıp içimden kendime ne kadar salak olduğumu bir kez daha hatırlattıktan sonra konuşmaya başladım.

"Ben geçeyim artık o zaman."

"Geç."

Ve kendimi direkt banyoya attım. Duşu alırken de aklımda gezinen tek düşünce ona karşı rezilliğimin sınır tanımamasıydı.

Banyoda isim bittikten sonra çıktım ve Minho'nun da çoktan çıkıp giyinmiş olduğunu gördüm. Hatta o kadar hızlıydı ki saçlarını bile hemen kurmuştu.

"Çok hızlısın cidden."

Gülerek "sen de bir o kadar yavaş. Oysa okul dönüşü o kadar da hızlı yürüyorsun. Çok garip."

"Yürümek çok daha farklı bir eylem."

Dediğimin üzerine yavaşça yaklaşıp elini saçlarıma atmış karıştırmıştı. Sonrasında da elini elime geçirmiş giyisilerini verdiği odasına doğru tekrar hareketlenmişti.

Şey ya, eli elimde şu an fark ettiniz demi? Benim el uyuşmuş falan olabilir de fazla elektrikten.

"Saçını hemen kurutalım."

Dedikten sonra beni yatağına oturmuş eline de hemen bir fön makinesi almıştı.

Tarakları da beraberinde getirerek "hiç kullanılmadılar." diyerek bilgilendirdikten sonra saçımı taramaya başlamıştı.

O kadar nazik ve güzel tarıyordu ki saçlarımın birkaç dakikalığına dünya üzerinde en şanslı saçları oluverdiler.

Biraz daha devam etseydi büyük ihtimalle uyuyup kalacaktım ki orada tarama işlemini hemen kesmiş fön makinesini çalıştırmıştı.

Bu dedi duyduktan sonra gel de uyu zaten.

Saç kurutma işlemimiz de bittikten sonra "saçlarını da kuruttuğumuza göre şimdi sırada sıcacık çorbamız var." dedi ve yine elime doladığı el ile mutfağa doğru ilerlemeye başladık.

Hadi bir adım Seungmin koçum yaparsın.

"Gelir mi alışkanlık hâline bu el tutma işi?"

Gözleri hemen ellerimize kaymış onlara bir bakış atmış ardından daha da sıkı tutarak "rahatsız mısın?" diye sordu.

Senin yanında rahatsız olmak ne mümkün?

"Hayır."

Kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra ise "gelebilir öyleyse?" demişti. Hafif soru havası sezmiştim. Bu yüzden ben de aynı şekilde salladım kafamı.

O çorbayı hazırlarken ben de ufak tefek işlerle ilgileniyor ona yardım etmeye çalışıyordum.

"Yemek yapmak için yaratılmış gibisin."

Birden yaptığım iltifata ben bile şaşırırken onun şaşkın bakışları hiç tuhaf gelmemişti açıkçası.

Tabii onu şaşkınlığı kısa sürmüş hemen "genelde öyle derler." demişti.

İçimi kaplayan kıskançlık hissi ile de hemen "ben de yemekler sadece sen yapasın diye var olmuş derim öyleyse."

Güldükten hemen sonra "dolaylı yoldan aynı anlam diyorsun yani." dedi.

Ve ben de "en azından farklılık yaptım." dedim.

Bu halim ona komik gelmiş olacak ki gülümsemesi iyice büyümüş gözleri de neredeyse tamamen kısılmıştı.

Daha sonra ise hazır olan çorbamızın tadım aşamasına geçmiştik.

_______________________

Şimdilik burada keselim sonraki bölümde devam ederiz artık.

Yoğun bir dönemden geçiyoruz bölümler de aksamalar çok olacak gibi.

2min çok güzel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2min çok güzel.

Rüyanın Böylesi |2min|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin