İçime bir anda düşen bu yaşam enerjisiyle 2. günüme uyandım. Önceden nadiren (hatta hiç) gülen ben şimdi güneş etrafı aydınlattığında bile nedensizce gülümsüyorum.
Kendimi kaybetmiştim. Kalbimde olan tek şey Chan'ın yasıydı. Artık kendimi bulmuş bir şekilde sevdiğimin yasını tutuyorum. Her yaptığım şeyde aklıma gelecek. O ve hatıralarımız... Ama bu sefer aklımı kaçırmayacağım. Bu ona ihanet değil. Eminim.
Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra direkt mutfağa geçtim. Karnım çok açtı. Sonra Minho aradı. Han ile beraber geleceklerini söyledi.
___________________ __________________
•
- Güzel şeyler hazırla, çok açım vallahi.- Emredersin Minho.
___________________•__________________
Yemekleri pişmeye bırakıp evi toparladım biraz. 10-15 dakika sonra yemekleri kontrol etmeye girdiğimde kapı çaldı. Geldiklerini düşünerek kapıyı açtım. Karşımda o mezarlıktaki, marketteki ve Chan'ın küçüklüğü olan çocuk çıktı karşıma. Sonra kapının yan tarafında olan bir çocuğu bileğinden tutarak çekti ve tekrardan koşarak uzaklaştı. Karşımdaki çocuk elindeki kapla öylece bana bakıyordu.
- Abi... Şey... Köpek çok susamış da biraz su verir misin?
Bu gergin ve tatlı hali karşısında gülümseyerek cevap verdim.
- Gel içeri. Biraz beklemen gerekecek.
Suyu koyup çocuğu gönderecektim. Kapıyı açtım, o sırada Minho ve Han Ji gelmişlerdi. Anlamsızca bir bana bir çocuğa bakıyorlardı. Ben de hemen çocuğa doğru eğildim. "Suyu dökmeden götür. Olur mu?"
Çocuk başını 'evet' dercesine aşağı yukarı sallayıp Han ve Minho'nun arasından geçerek dışarı çıktı.
Bir yandan montunu çıkaran Minho hala bana anlamsızca bakıyordu.
- Ne meraklısın be kardeşim. Köpek için su istedi sadece.
Anladığını belli ederek montunu elime tutuşturup içeri geçti.
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
Kahvaltı yaptıktan sonra Han'la beraber sofrayı toplayıp Minho'nun yanına geçtik. Minho gıcıklık yapacakmış gibi bir süre ikimize baktıktan sonra konuşmaya başladı.
- Sanki 2 ailenin bulaşığını yıkadınız. Çok yavaşsınız. İnsan bir kahve yapar aaa.
- Onu da kalk sen yap Minho!
- Tamam hayatım sinirlenme.
Arkadına baka baka giderken bir yandan hâlâ sırıtıyordu. 10 dakika sonra elinde kahvelerle geldi.
- Zehir koymadın değil mi Minho?
- En güzelinden koydum hem de.
Deyip Han'a verirken "Seninkine tuz koydum." dedi. İğrenerek onlara bakarken kahvemi üstüme dökmemle bağırmam bir oldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/343291090-288-k781057.jpg)