[•5•]

19 2 36
                                    

Minho ve Han yanıma geldiklerinde keyifleri yerindeydi. Bana iyi olup olmadığımı sorduklarında her zamanki gibi yalan söyledim be ''iyiyim'' dedim. Minho bir süre susup beni izledikten sonra

- Seungmin, yalan söylemeye devam mı edeceksin?

dedi. İlk önce ne dediğini anlamadığım gibi bir de suratına öylece bakıpsadece ''Ne?'' diyebildim. 

- Diyorum ki çocuk mu kandırıyorsun?

- Ne saçmalıyorsun yine ha?

Bu sözümden sonra Minho gözümün içine bakıp bağırmaya başladı.

-  SEUNGMİN... CHAN ÖLELİ 1 YIL OLDU. BİLİYORUM ÇOK CANIN ACIYOR AMA SENİN BÖYLE YAPMAN CHAN'I GERİ GETİRMEYECEK VE HİÇBİR ŞEYİ DE DEĞİŞTİRMEYECEK. ANLIYOR MUSUN?!!

Sonra derin bir nefes alıp iç  çektikten sonra kısık bir sesle devam etti.

- Chan'ın ölümüne üzülmediğimi falan mı sanıyorsun? Çok üzülüyorum. Ama yapabileceğimiz bir şey yok Minnie, anla artık. En yakın arkadaşımın, yoldaşımın gün geçtikçe gözümün önünde tükenmesi beni daha çok kahrediyor.

Han araya girdi. '' Minho, yeter. Bir de sen gitme üstüne.''

Minho'nun gözüne kalbimin çok acıdığını anlatmak istercesine uzun uzun baktım. O da benim gözümün içine bakmayı ihmal etmedi. Biraz daha baktıktan sonra kafasını yere eğip sertçe bana sarıldı.

- Üzgünüm Minnie. Sadece... Sadece seni böyle görmeye dayanamıyorum. Sana bir şey olursa mahvolurum. Biliyorsun değil mi? 

Bana hala sarılırken Han'ın telefonuna bir bildirim geldi.

- Çocuklar gitmeliyim. Ararım sizi. Görüşürüz.

Han gittikten sonra o da ben de bir şey demedik. Ben de kollarımı dolayıp sıkıca sarıldım.

- İyi ki varsın Minho. Chan bıraktı ama sen sakın bırakma beni. Artık senden başka kimsem yok.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

1-2 saat daha sahilde oturduktan sonra Minho beni arabasıyla evime bıraktı. Arabadan inmeden önce '' 10 dakikaya geleceğim. Haberin olsun tamam mı?'' dedi ve gitti. Anahtarı kapıya taktığımda çevirmeden bir an duraksadım, neden bilmiyorum. Gözlerimi kapatıp beni sakinleştirmesi için derin bir nefes aldım ve kapıyı açıp içeri girdim. Minho gelmeden evi toparladım ve atıştırmalık hazırlamak için mutfağa gittim.  Sonra vazgeçip markete gitmeye karar verdim. Markete gidip bir şeyler aldıktan sonra içecek almak için dolapların yanına gittiğimde bakınmaya başladım. Bakınırken gözüm sojulara takıldı. Chan'la sabaha kadar soju içip sohbet ettiğimiz günleri anımsadım. Bakmaya devam edecekken yanıma bir çocuk geldi ve '' Bak geldi, senim için.'' deyip gittiğinde mezarlıktaki çocuk olduğunu düşündüm, peşinden koşacaktım. Karşıma çocuğun bahsettiği kişi çıktı. Omuzları geniş ve kasları olan bir adam... Chan... Bunu farkettiğimde öldüğü aklıma gelmedi  bile. Sadece burada olduğu için hiçbir şey düşün(e)medim. O güzel yüzüne bakmaya ne cesaret edebildim ne de kıyabildim. Bir anlık cesaret ve özlemle kafamı kaldırıp baktığımda bana o mükemmel gülüşünü hediye etti. Bir saniye bile beklemeden sarıldım. Şuan aklımı, uzuvlarımı, düşüncelerimi, duygularımı, kısacası hiçbir şeyimi kontrol edemez oldum. Kendime geldiğimde de yabancı bir ses duydum. 

- Beyefendi iyi misiniz?

Geriye çekildim ve biraz önce sarıldığım bedenin yüzüne baktım. Şuan emin olduğum tek şey onun Chan olmadığı. İrkilip kendime gelmeye çalıştım ve kısık bir sesle özür diledim.

- Affedin. Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşıma benzettim. Tekrardan özür dilerim.

Tebessüm ederek koluma hafifçe iki kez vurdu.

- Sorun değil, gerçekten. Umarım yakında onu görürsünüz.

Deyip alışverişine devam etti. Rüyalarımda delirtmek yetmemiş Chan'a . Şimdi de günlük hayatımda... Düşüncelerimi bir kenara bırakıp saatime baktım. Ahh Minho gelmiş olmalı. Sojuları sepetime doldurduktan sonra ödemeyi yapıp elimde poşetlerle eve doğru koşmaya başladım.



BİRAZ DEĞİŞİK BİR YERDE BİTTİ AMA OLSUN. BU BÖLÜM DİĞERLERİNDEN UZUN OLDU. BU FİC ÇOK UZUN BÖLÜMLÜ BİR FİC OLMAYACAK AMA ÇOK GÜZEL ŞEYLER DÜŞÜNÜYORUM. Okuduğunuz için teşekkürler. <33333



Unfinished LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin