Taehyung ve ben mahalledeki parkta tanışmıştık. Benden büyük birkaç çocuk kaydıraktan kaymama izin vermiyordu ve Taehyung gelip hepsine ağzının payını verdikten sonra bu park artık senin demişti bana. Sonra onu hep parkta görmeye başlamıştım. Gözümde çok havalı bir çocuktu. Kaşları çatık gezerdi. Abimlerle hiç anlaşamazdı o zamanlardan beri. Mahalle büyükleri onu severdi sert göründüğü için. Büyükçe o da mahalle büyüğü olmuştu.
Bana karşı hep ilgisi vardı. Yalnızca ben onu görmemeyi tercih etmiştim. Ben uzaklaşınca o da başta farklı ilişkiler yaparak beni unuttuğunu kanıtlamaya çalışmıştı ama başaramamıştı çünkü çıktığı hiçbir insanı sevmemişti. Neyse ki kimsenin kalbini kırmamıştı bu konuda. Onunla çıkanlar da sırf yakışıklı diye ilgi duyanlardı.
Onu seviyordum.
Ne zamandan beri sevdiğimi bilmiyordum ama kendimi bildim bileli kalbim onun için çarpıyordu. Birileriyle sohbet ederken onun adı geçtiğinde kalbim öyle atıyordu ki lise zamanlarımda kalp çarpıntım var diye korkup doktora gitmiştim. Üzerimdeki etkisinin şakası yoktu.
Sırf ben hepsini çok seviyorum diye mahalledeki bütün hayvanlar için mama ve kulübe sağlardı. Onlarla tek tek ilgilenmesini izlerdim uzaktan da olsa. Taehyung hayatımda tanıdığım en centilmen, en sevgi dolu insandı benim gözümde. Başkalarının ne dediği umrumda değildi. Benim Taehyung'um çok özeldi.
"Hasta kalp krizi geçirdi. Ameliyata aldığımızdan beri iki kez kalbi durdu ve geri döndürdük. Henüz hayati tehlikeyi atlatamadı. Yirmi yıllık doktorluk hayatımda bir kez olsun yanılmadım, bedeni oldukça sağlıklı görünüyor. Büyük ihtimalle ruh eşinin ölümü onu bu hâle getirdi."
O an kendimi yapayalnız hissettim. Çok farklı bir duyguydu. Ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Taehyung'a ne olduğunu bilmeden onu hastaneye getirip ağlayarak ameliyathane kapısında beklerken aklımdan binlerce ihtimal geçmişti ama bu...
Koridordaki bütün kalabalık silindi, sesler kesildi. Karşımdaki doktor ve ben kaldık. Dudaklarımı araladım ne demek için. Ne ruh eşi? Ne kalp krizi? Ne demek kalbi durdu?
Konuşamadım. Nefes de alamadım çünkü benim nefes almam ona bağlıydı.
"Hastayı yoğun bakıma alacağız ve birkaç gün uyutacağız. Vücudunun kendine gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde bir kalp krizi daha geçirir ve bu defa bunu kaldıramayabilir."
Beynimde tek bir ses yankılanıyordu. Doktorun dediklerini duysam da anlayamıyordum çünkü ben şu an sadece Keeho'yu duyuyordum.
Bir sikim bildiğiniz yok sizin.
O biliyordu. En başından beri biliyordu hem de. Ben hastalanıp hastanede kaldığımda onu tehdit etmişti herkesin içinde.
Hızla kafamı onun olduğu tarafa çevirdiğimde o da bana bakıyordu. Birkaç adımda onun yaslandığı duvarın önünde buldum kendimi. Tıpkı birkaç saat önce onun Taehyung'a yaptığı gibi kaldırdığım yumruğumu suratına geçirdim. Kafası yana doğru savruldu.
"Yapma abicim." diyerek beni geri çeken Hajoon hyungu hissettiğim an "Bırak!" diye bağırdım. Az önce silindiğini düşündüğüm herkes geri geldi o an. Tüm bakışlar bana döndü.
"Jungkook-"
"Ne abi? Ne?! O en başından beri biliyordu bunu!"
Keeho'nun yakasını kavradım ve onu sarsmaya çalıştım gücümün yettiği kadarıyla. "Bana bak!" diye bağırsam da bakışlarını yüzüme değdirmedi bile. Ağlayarak onun göğsünü yumruklamaya başladım.
"Nasıl yapabilirsin bunu!? Nasıl bir abisin sen! Neden ona bunu yaptın ki? Kim bilir ne kadar zorlandı senin yüzünden! Ne dedin ona, söylesene! Taehyung asla saklamazdı böyle bir şeyi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about ✓
FanfictionAskerden dönen Taehyung, korumacı üç abisine rağmen aşık olduğu omegayı, Jungkook'u tavlamak için elinden geleni yapacaktı. |texting&düzyazı| |alfatae&omegajeon|