"İlk buluşmamız için çok soğuk bir yer tercih etmedin mi sence de?"
Gözlerimden sızıp yanağımı ve burnumu çevreleyen maskenin altına giren gözyaşlarımı durduramıyordum. Ben kendimi gerçekten hiç iyi hissetmiyordum. Elimin altındaki buz gibi el, Taehyung'un bembeyaz olmuş yüzü, göz kapaklarına takılmış ince bantlar ve ötüp duran cihazların sesleri...
Kafayı yiyordum.
Doktor yalnızca ailesinin ziyaret edebileceğini söylediğinde dizlerim üzerine çökerek yalvarmıştım onu görebilmek için. Çünkü dediğine göre iki gün içinde uyandığında kontrol amaçlı yoğun bakımda kalmaya devam edecekti ve bu bir haftayı bulabilirdi. Bu süre içinde onu göremezsem nasıl nefes alabilirdim ki ben?
Neyse ki doktor anlayışlı birisiydi ve benim yalvarışlarımı göz ardı edememişti. Ailesinden sonra ben de steril önlüğü ve maskeyi giyip girmiştim bu soğuk odaya.
Üzerine örtülmüş olan beyaz ince kumaş biraz sıyrıldığında dikiş izlerini görmüştüm. Kalbim öyle sızlamıştı ki o an, sanki kesilen onun değil benim göğsümdü. O dikişler benim tenimdeymiş gibi sancıyı hissettim.
Onun acısını fark edemediğim için aptal olduğumu düşünüyordum. Ne zamandır ruh eşinin farkındaydı? Eğer farkında olmasaydı ölümü onu etkilemezdi demişti doktor. Sonra aklıma hep Taehyung'un şehir dışına çıktığı zamanlar geldi. Kendi salaklığıma gülmek istedim.
Ben onu canımdan çok sevdiğimi söylüyordum ama acı çektiğini nasıl anlayamamıştım? Ruh eşi varken beni işaretlediğinde kim bilir ne kadar ağrımıştı kalbi?
"Ben..." dedim boğuk sesimle. O dinliyormuş gibi konuşmaktan çekinmeyecektim. "Seni anlayamadığım için özür dilerim Taehyung. Sormadığım için özür dilerim. Berbat bir erkek arkadaşım."
Elimin altındaki elini biraz daha sıkı tuttum. Baş parmağımla tenini okşarken dikkatle yüzünü inceledim. Çökmüş görünüyordu. Keeho'nun attığı yumruklar yüzünden birkaç yara izine sahipti.
Gözümün önüne gelen görüntüsüyle iç çektim. Seni seviyorum demişti yere yığılmadan önce. Kalp krizi geçirirken bile dudaklarından çıkan iki kelime buydu. Taehyung benim için gerçekten her şeydi.
Hemşire gelip beni uyarana kadar onun yanında kaldım. Son saniyeye kadar da elini tuttum. Burada olduğumu hissetmesini istiyordum. Ona sinirli olduğumu, kırgın olduğumu düşünmesin, onu beklediğimi bilsin... O zaman daha çabuk uyandırdı belki.
Yoğun bakımdan çıkmak zorunda kaldığımda içimdeki dinmek bilmeyen ağlama isteği daha da şiddetlendi. Gözyaşlarım da öyle. Jihyo beni kolları arasına aldığında ona sarılarak karşılık verdim. Feromonları Taehyung'un kokusuna benziyordu ve bu da beni biraz olsun sakinleştiriyordu. Bu yüzden ona sığındım çaresizce.
Hajoon hyung ikimize birden sarılıp bizi göğsüne yasladı. İki gündür bir an olsun ayrılmamıştı buradan. Jihyo ve beni ayakta tutma görevini üstlenmiş gibiydi.
Koridordaki hareketliliği fark edince kafamı çevirip asansörün bulunduğu tarafa baktım. Yine mahallenin gençleri ziyarete gelmişti ellerinde poşetlerle. Aralarında Jimin'i görünce yutkundum. O bize doğru gelirken başka birisi çarptı gözüme. Woojin de burdaydı.
Kaşlarımı çatarak abim ve Jihyo'nun kolları arasından çıkıp ona yöneldim. Daha birkaç gün önce bizi parkta gözetleyip izinsiz görüntülerimizi çeken bu değil miydi? Şimdi hangi yüzle buraya gelebilirdi?
"Bana baksana sen." dediğimde o dahil herkesin dikkatini çekmiş oldum. İçimde aniden patlak veren öfkeyle yakasını kavradığımda afallayan alfa elimi tuttu.
"Sen hangi yüzle buraya geliyorsun?"
"N-ne- diyorsun Jungkook? Ziyaret-"
"Ne ziyareti lan? Ne ziyareti? Çok mu seviyorsun sen sanki Taehyung'u? Gizli gizli bizi izlerken de mi ziyaret ettin?"
Birkaç kişi aramıza girdi ve Jimin beni ondan uzaklaştırdı. Yine de öfkem dinmemişti. Birilerine ya da bir şeylere saldırmak istiyordum.
"Jimin-" dedim ancak hıçkırıklarım konuşmama izin vermedi. Şefkatle saçlarımı okşayan arkadaşım "Biliyorum, biliyorum." diye mırıldandı beni göğsüne çekerken.
Yok olmak istedim. Taehyung yanımda değilken ben de hiçbir yerde olmak istemiyordum. Çünkü anlamı yoktu. Daha fazla dayanacak gücüm yoktu.
-
"Taehyungie~"
Adını duyunca kafasını sesin geldiği yere çeviren alfa gülümseyerek sevdiği oğlanı görmeyi beklese de karşılaştığı manzara boşluktan ibaretti. Birkaç adım attığında ayaklarının hiçbir şeye değmediğini fark etti. Kendisi de gördüğü boşluktaydı.
Kaşlarını çatarak etrafına bakındı. Açık mavi gökyüzünde hiç bulut yoktu. Ilık bir rüzgar esiyordu sanki. Teninde hissettiği dokunuşlar ona sevgilisini anımsattığı için Jungkook diye seslenme isteğiyle doldu.
"Taehyung!"
Yeniden kafasını çevirdiğinde bu defa birini gördü ama yine beklediği kişi değildi. Ondan metrelerce uzaktaki uzun saçlara sahip omegayı görünce omuzları çöktü.
Onu görmek istemiyordu.
"Taehyung!"
Ellerini kulaklarına çıkardı. Duymamak için yaptığı bu hareket sesin daha çok yankılanmasına sebep oldu beyninin içinde.
"Taehyung! Taehyung. Taehyu..."
"Aşkım."
Sonunda ona huzur veren sesi duymak rahat bir nefes almasına sebep oldu. Tam zıttında duran genç çocuğu görünce ona gülümsedi. Aynı şekilde karşılık verirken kollarını açtı onun için omega.
Taehyung yürümeye başladı. Birazdan ona kavuşup sarılacak olmak, göğsünde hissedeceği sıcaklığı tahmin edebilmek tarif edilemez bir mutluluğa sebep olmuştu. Bu hayallere kaptırmıştı ki kendini ayağının altındaki boşluğun parçalara ayrıldığını fark edemedi bile.
Koşmaya başladı kopan parçalara kapılmamak için. Jungkook hâlâ kolları açık bir şekilde bekliyordu ama Taehyung bir türlü ulaşamıyordu ona. Sanki attığı her adımla aralarındaki mesafe azalmak yerine artıyordu.
"Jungkook!" dediğinde omega "Seni bekliyorum." diye karşılık verdi ona. Alfa kalbinde hissettiği sızıyla neredeyse duraklayacaktı. Fakat hâlâ parçalanan yer buna izin vermedi.
Gerisinde bıraktığı omega hâlâ ona sesleniyordu. "Taehyung!"
Alfa duraksadı. Parçalarla beraber düşmeye başladı. Bedeninin süzülüşünü hissettiğinde her şey için çok geç olduğunu düşünüyordu ancak birisi onun bileğini sımsıkı bir şekilde yakaladı.
"Bırakmam seni."
-
"Hasta uyanıyor."
✓
Ne zaman textinge dönücez baba
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about ✓
FanfictionAskerden dönen Taehyung, korumacı üç abisine rağmen aşık olduğu omegayı, Jungkook'u tavlamak için elinden geleni yapacaktı. |texting&düzyazı| |alfatae&omegajeon|