"Taehyung?"
Sevgilisinin adıyla etrafına bakınan genç çocuk onu görmeyi umdu ancak kimsecikler yoktu. O yine de birisinin varlığını hissediyordu sanki.
Kaşlarını çatarak sızlayan kafasına koydu ellerini. Onu bu hâle getiren şeyin ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Kızgınlığa girdiğini düşünüyordu ancak bundan bile emin değildi. Önceki kızgınlığı böyle değildi çünkü.
Sokak lambasını çift gördüğünü fark edince gözlerini bir süreliğine kapattı ve bu da dengesini kaybetmesine neden oldu. Ellerini öne doğru uzatıp apartmanın duvarını aradı tutunabilmek için. Başaramadığında ise neredeyse yere düşecekti.
Neyse ki birisi tutmuştu onu. Korkuyla omzuna tutunduğu alfa "Hey, iyi misin?" diye sordu ona. Jungkook kafasını iki yana sallamaya çalıştı. Midesi bulanıyor gibiydi. Karnında tuhaf bir ağrı oluşuyordu. Kasıklarında oluşan ısıdan bahsetmeyecekti bile.
"Gel otur şöyle."
Alfa yürümeye başladığı an Jungkook oyuncak bir bebekten farksız gibi onun götürdüğü yere ilerlemek zorunda kaldı. Az önce başında hissettiği şiddetli ağrı aniden kulaklarına inmişti ve gözlerinde yaşlar birikmesine sebep olacak şekilde kulakları çınlıyordu şimdi.
Nereye gittikleri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Taehyung'u istiyordu. Ne zaman gelecekti o? Beş dakika dememiş miydi? Jungkook ne zamandır dışarıdaydı?
"B-benim git-gitmem lazım. Bırak." Gücünü toplayabildiği kadarıyla alfayı itmeye çalıştı. Tamamen gereksiz bir çırpınıştan başka bir şey değildi bu.
"Bu zamana kadar böyle tuttuktan sonra bıraktığım kimse olmadı."
Birkaç saniye duraksayarak cümleyi tam anlamıyla sindirmeye çalıştı genç çocuk. Ardından "Kimsin sen?" derken yeniden çırpınmaya başlamıştı. Çünkü yeni fark ettiği gerçekle içine korku yayılmıştı. Bu alfa onu sokak lambasının bile olmadığı bir sokağa çekiyordu.
"Bırak beni. Kimsin diyorum sana. Bırak! Yardım edin! Yardı-"
Ağzına kapanan elle susmak zorunda kalan omega yeniden tekmeler ve yumruklar savurarak uzaklaştırmaya çalışsa da hâlâ başı döndüğü için doğru düzgün hareket edemiyordu. Attığı yumrukların çoğu havaya savruluyordu.
Zifiri karanlık sokağa girdiklerinde ve alfa hızlı bir hamleyle Jungkook'u duvara yasladığında sırtını sertçe çarpmış olan omega bir anlığına nefesinin eksildigini hissetti. Acıyla gözleri doldu. Acının yanında korku da çok fazlaydı. Bu alfanın ondan ne istediğini bilmiyordu. Sormak da istemiyordu.
Hâlâ dudakları üzerindeki baskı yüzünden konuşmayı bırak nefes almakta güçlük çekiyordu. İçinden yalvarmaya başladı Taehyung'a, gelmesi için. Başka türlü buradan kurtulamayacaktı.
"Şimdi elimi çekeceğim. Eğer ses çıkarırsan..." Alfa cebinden bir çakı çıkardı ve Jungkook'un yüzüne doğrulttu. Omega korkuyla titremeye başladı. "O boncuk gözlerini çıkarmak zorunda kalırım. Güzelliğine yazık olmasın."
Elini çektiğinde genç çocuk duvara iyice yapıştırdı bedenini. Ondan ne kadar uzak durabilirse duracaktı. Bu pek mümkün gibi görünmese de kaçma yolları arayacaktı.
Dönen başı yüzünden ayakta durmakta zorlansa da korkusu ona güç veriyordu. "Benden ne istiyorsun?" diye fısıldadı çaresizlikle. Dolu gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"Ağlıyor musun? Korkacak bir şey yok. İkimizin de zevk almasına bakalım, hiçbir zarar vermeden bırakırım seni."
"Ne?" dedi Jungkook şokla. Alfa yüzünde iğrenç bir sırıtışla ona doğru bir adım attığı an bacak arasına tekme attı. Önündeki beden acıyla yere çöktüğünde ise bunun tek şansı olduğunu biliyordu.
Koşmaya başladı. Yalpalayıp dursa ve adımları birbirine karışsa da durmamayı kafaya koymuştu. Bir yandan da "İmdat!" diye bağırıyordu. Ağladığı için sesi çok çıkmıyordu.
Jungkook korkudan arkasına bile bakamadı. Baksaydı eğer olan ulaşmak üzere olan alfayı fark edebilirdi belki.
Kolunun tutulduğunu hisseder hissetmez çığlık atarak kurtulmaya çalıştı o tutuştan. Sonra aklına Taehyung'un ona verdiği çakı geldi ve diğer elini cebine attığı gibi çıkardı pembe şeyi.
Düşünmüyordu. O an umrunda olan tek şey canını kurtarmaktı çünkü bu alfa ona kesinlikle zarar verecekti. Kendini kurtarması gerekiyordu.
Sivri kısmını açtığı çakıyı hiç düşünmeden karşısındaki alfanın karnına geçirdi. Kolundaki baskı gittiği an bedeni yerle buluştu omeganın. Ne yapacağını bilemedi o an.
Karnına çakı saplı halde kendisine bakan alfayı görünce içinde berbat bir kusma isteği uyandı. Acıyla sızlayan bileğine rağmen yerde sürünerek ondan uzaklaşmaya çalıştı. Bir yandan da "Yaklaşma." diye mırıldanıyordu.
"Jungkook!"
Duyduğu sesle ellerini yüzüne siper eden çocuk hıçkırarak ağlamaya başladı. Sonunda buradaydı. Sonunda Taehyung gelmişti işte.
Jungkook bir süre daha yerde kaldı. Ne olduğunu görmedi, görmek de istemiyordu zaten. Tek bildiği şey Taehyung'un o alfayı gerçek anlamda tanınmayacak hale getirdiğiydi.
Üzerine düşen gölgeyle beraber alfasının kokusunu alınca iç çekti. "Burdayım güzelim. Burdayım sevgilim. Özür dilerim, özür dilerim."
"Ç-ç-çok kork-korktum. Bana- Bana bir şey yapacaktı o."
"Yapamaz Jungkook. Yapamaz artık. Hiçbir şey yapamaz sana. Ben burdayım."
Taehyung kolları arasındaki çocuğu sakinleştirmek için ne kadar dil dökse de genç çocuğun titremesi ve içli içli ağlaması son bulmadı. Etrafta sesleri duyanlar, evlerinden çıkanlar kalabalık yapmaya başlamıştı. Az önce Taehyung tarafından etkisiz hâle getirilmiş olan alfa için ambulans çağırmayı düşünseler de alfanın tek bir bakışı ile bu fikirlerinden çabucak vazgeçtiler.
Jungkook onu kucağına çeken sevgilisinin göğsüne sindi iyice. Kokusunu daha rahat solumak için yüzünü de boynuna gizledi. Gözyaşları alfasının tenine düşerken Taehyung için o her damlanın bir bıçak darbesinden daha can yakıcı olduğundan haberi bile yoktu.
Taehyung "Özür dilerim." dedi yeniden. Gözlerinin dolmasına engel olamadı. "Koruyamadım seni aşkım. Yapmam gereken tek şey bile yapamadım. Çok özür dilerim."
Omega yaşadığı şokun etkisiyle hiçbir şey duymuyordu o an. Yine de Taehyung özür dilemeyi bir saniye olsun bırakmadı. Hissettiği pişmanlık yüzünden ona sarılırken bile içi sızlıyordu. Ya biraz daha geç kalsaydım düşüncesi mahvediyordu onu.
"Ne oluyor lan? Jungkook?"
Keeho'nun sesiyle iyice panik yapan mahalleliler tek tek kenara çekildiler. Ancak Namjoon ortaya atılarak "Abi sakin ol." dese de ne olup bittiğini anlayan Keeho yerde hareketsiz yatan bedene ilerledi.
Kanlar içindeki adamı tekmelemeye başladı. Her tekmesiyle biraz daha sarsılıp kanaması arttıkça arttı. Ona Hajoon ve Yoongi eşlik etti.
"Öldüreceksiniz! Yapmayın, başınız belaya girecek."
Namjoon ve San'a yardım eden birkaç alfa zar zor üçünü tutabildi. "Kim lan bu sikik!?" diye bağırdı Hajoon öfkeyle. "Kim böyle elini kolunu sallayarak gelip kardeşime zarar veriyor?"
Kimse bu sorunun cevabını bilmiyordu. Bilen olsaydı da korkudan cevap veremezdi bile.
"Jungkook?"
Taehyung'un sesiyle üç abi de kardeşine döndüklerinde sevgilisinin kollarına yığılmış olan Jungkook'u görmeyi beklemiyorlardı.
"Hastaneye... Hastaneye gidiyoruz." Zar zor ayağa kalkan Taehyung göğsündeki ağrıya rağmen kendisine sarılan omegası gibi sımsıkı tutuyordu onu. Hem de bu defa gerçekten bir daha hiç bırakmamak üzere tutuyordu bu bedeni.
Artık hiç kimse ve hiçbir şey, ölüm bile ayıramayacaktı onları.
✓
Aslinda yarin atacaktim ama yarin da text atarim ama atamayabilirim de dışarı çıkacağım aylar sonra...
Neyse duruma göre bakariz yarin bölüm gelmezse cumartesi iki bölüm gelir muhtemelen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about ✓
FanfictionAskerden dönen Taehyung, korumacı üç abisine rağmen aşık olduğu omegayı, Jungkook'u tavlamak için elinden geleni yapacaktı. |texting&düzyazı| |alfatae&omegajeon|