Yeni bölüm geldi!
Arka cebimdekileri arabanın içine koyub arabaya bindim. Gideceğim rotoya doğru sürdüm. Kırmızı ışıkta bekleyen zaman, sigara yaktım, bu kadar çok içen biri değildim.
Sadece zaman öğretti. Güne bir paket bitirirdim bu aralar çok içmemeye çalışıyordum. Yeşil ışıkta arabanı hareket etdirdim. Arabanın camını indirib, külünü dışarı sovurdum. Etraf sessizdi, sabahın köründe kalkan sadece bendim, sanırım. Önderin yanına gidiyordum.
25 dakika sonra gideceğim yere vardığımda silah, maske yanıma alıb, arabadan indim. Karşımdaki eve baktım, benim hayatımın dönüş noktası olan eve.. içeri doğru adımladım. Zile bastım, çok geçmeden kapı açıldı kırklı yaşlarında bir kadındı.
"Önder nerde?" diye samimiyetsiz şekilde sordum.
"Odasında efendim" diye konuştu.
Yukarı çıktım, kapısını tıklamadan içeri geçtim.Terasda oturmuşdu, viski içiyordu.
Önder 57 yaşında idi. Çocukluğum onunla geçmişti, tabii çocukluksa. Adımlarımı terasa yöneltdim. Karşısında koltukta oturdum, geldiğimi gördü, ama yüzüme bakmadı."Senin söylediğin gibi yapmadım, onun için kızgınsın biliyorum"dedim.
"Başının dikine gideceğini biliyordum" diye söyledi.
İnatçı biriydim evet bu doğru."Bir konu hakkında konuşmak istiyorum"
Sonunda yüzüme baktı "Geçenlerde söylediğin biri vardı, onu öldurmemi söylemiştin, kimdi o adam? İsmini biliyorum, Polat Kandemir. Onu araştırdım, ama öyle ölecek kadar kötülüklerini bulmadım. Kim o? Neden öldürmek istiyorsun?""Açelya! Sana söylemiştim, benim komutum olmadan hiç kimseyi araştırma diye neden yaptın böyle bir şeyi?" gergin bir sesle konuştu.
Biliyordum böyle tepki vereceğini.
Yapmacık şekilde" Ah tabii ya ben bir maşaydım değilmi, unutmuşum. Sen ne dersen o olucaktı.""Açelya, kafan şuan yerinde değil, hemen gidiyorsun"
"Emriniz olur efendim, ben çok nazik biriyimdir,biliyorsunuz" diye homurdandım.Ayağa kalkarken "Bilmezmiyim" diye
Terasdan çıkarken, arkama dönüb,
"Görüşmek isterim Önder ,namı değer Polat Kandemir'le" diyerek kapıyı açıb, terasdan çıktım aşağı kata indim.Dışarı çıktım buz gibi hava yüzüme tokat gibi çarptı. Arabama bindim, kafamı kaldırıb yukarıya baktım, oradaydı Önder izliyordu. Gaza basarak oradan ayrıldım. Gideceğim yeri biliyordum, 35 dakikaya varmıştım. Torpidodan silahları aldım, eldivenleri elime geçirdim, botlarıma çakı ve biçak sıkışdırdım.
Evin kapısında korumalar vardı. Onları atlatmam lazımdı. Aklıma gelen düşünce ile gülümsedim. Yemek saatleriydi. Karşıdan gelen kuriyeye yakınlaştım.
"Sanırım şu eve götüruyorsunuz yemekleri,isterseniz ben taşıya bilirim" düz bir sesle söyledim.
"Siz kimsiniz hanımefendi? Neden size güveneyim?"
Akıllı biriydi, ama para her şeyi çözerdi. Cebimden para çıkarıb, ona uzatdım
"Sadece yardım etmek istemiştim,ama yinede siz bilirsiniz" üzülen sesle söyledim.
Bir paraya bir bana bakıyordu.Parayı geri çekiyordum ki, "Olur mu öyle, buyurun nasıl isterseniz yemekleri siz taşıya bilirsiniz" söyleyib parayı elimden çekti.
Zafer gülümsemesi ile yemekleri aldım.
"Teşekkür ederim" diyib gitdim. Kapıda iki koruma vardı. Onların yanına vardığımda, "Buyurun,kimsiniz?" Diye sordular."Yemekleri getirmişdim de, içeriye koyub çıkıcam" çekingen sesle söyledim.
İki korumada bir birine baktı, sanırım acıkmışlardı çünki hemen kapıyı açıb,"İçeri hemen bırakıb çıkarmısınız" diye söylediğinde şaşırdım, bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. Beni tanımıyorlardı, birazdan zaten tanıyacaklardı.
Burada kesmek zorunda kaldım...
Görüşmek dileğiyle🗝️🔒