•2•

510 25 9
                                    

Eve geldiğimde yarın ki derslere bir göz attım. İşletme 2.sınıftım ve masraflarda zorlandığım için  1 haftadır direk dansçılığına başlamıştım. Buna bir fahişe işi olarak değil, küçüklükten beri gelen dansçı olma isteğimi bastıracak hemde bana bu şartlarda para kazandıracak bir iş olarak görüyordum. Ah kimi kandırıyordum ki kesinlikle bu işi yaptığım için kendimden utanıyor ve aynı zamanda nefret ediyordum ama tuhaf bir şekilde başka bir iş bulamamıştım.

Derse hazırlık yapıp duşun altına girdiğimde, vücudumdan akan her bir sıcak su damlası bedenimi gevşetmişti. Gözlerimi kapadığımda beliren yeşil irislerle gevşeyen bedenim tekrar gerildi. İlk defa gördüğüm Taro bey'in siyahlar içinde olması ona tehlikeli bir çekicilik katmıştı. Hakkında bazı söylentiler duysamda bu zamana kadar onu hiç görmemiştim.

Bu yüzden ilk baş Banu bahsettiğinde tanımamış, her gece şansını deneyenlerden biri olduğunu düşünmüştüm. Kendisinin kibar, saygılı, yeraltından ve çokta tehlikeli olduğu söylenen biriydi. Otelleri dışında mücevher tasarımcısı, şirket sahibi ve annesinin kendisine ait elbise tasarımı yaptığı büyük bir atölyesininde olduğunuda duymuştum.


Yeteri kadar temizlediğimi düşündüğümde duştan çıkıp, yumuşak bornozuma sarıldım. O kadar çok uykum vardı ki eğer hava biraz daha sıcak olsaydı üzerimi bile giymeden kendimi yatağı atardım. En sevdiğim renk olan mavi iç çamaşırlarımı giyip onunla beraber aldığım geceliğimi üzerime geçirdim. Mavi rengi bana huzur ve sakinlik verdiği için genelde eşyalarımı mavi ya da beyaz seçerdim. Güzelce dinlenmek için sıcak yatağıma girdiğimde, açık saçlarım yumuşak yastığa dağılıp kokusu burnuma dolmuştu kendimi.

Sabah yorgunluk ve baş ağrısıyla kalkıp alarmı kapattığımda boş duvarı izlemeye başladım. Tüm gece Taro'yu rüyamda görüp durmuş irkilerek uyanmıştım, tekrar gözlerimi kapattığım an pek masum olmayan rüyalar devam etmişti. Dünkü teklifi aklıma geldiğinde istemsizce dudaklarımda sinirli bir gülümseme belirdi.

Aptal adam beni herkesle birlikte olan biri sanmış, üzerine sadece onun için dans etmeyi reddedince ilgi delisiymişim gibi davranmıştı. İlginç olan kısım bunları söylerken o kadar kibar ve beyefendi olmasıydı. Asıl onun teklifini kabul edersem nasıl bir işin içinde olduğumu fark edecektim ve ben bunun için hazır değildim. Kafamı düşüncelerden kurtarmak için iki yana sallayarak kalkıp lavaboya işlerimi halletmeye geçtim.

Üzerime siyah kısa kollu polo yakalı triko elbisemi giymiştim, altımada siyah topuklu botları giydim. Tuğçe beni almaya geldiğinde, kitaplarımı elime alıp çıkıp arabaya ilerledim. "Günaydın güzellik." Eğilip yanağından öptüm. "Günaydın bitanem, nasılsın?" Kafasını idare eder şeklinde sallayınca gülümsedim. Tuğçe 1.55 boylarında ufak tefek güzel sarışın bir kızdı. "Sen nasılsın asıl?" Sorusunun içinde başka sorularda vardı.

"Bende aynı şekilde idare ediyorum." Mavi gözlerini bana çevirip tepkimi ölçmek için yüzümde gezdirip bir şey yakalayamayınca önüne döndü. Geldiğimizde ders başlamıştı, ikimizde vedalaşıp dağıldık. Benim tek dersim olduğu için bitince kampüsten çıkarak yürümeye başladım. Bir kafeye geçerek kendime başka iş bakmam gerekiyordu çünkü yaptığım iş bana kendimi kötü hissettiriyordu.

Daha doğrusu insanların bana bakışı kötü hissettiriyordu. Gözüme bir kafe kestirip geçince masalardan birine oturarak Tuğçe'den ödünç aldığım bilgisayardan iş ilanlarına bakmaya başlamıştım. Neredeyse 1 saattir iş arıyordum ama sonuç hüsrandı ya maaşlar düşüktü ya da çalışma saatleri bana uymuyordu. Stresle üst üste attığım bacağımı sallıyorken birisi arkamdan üzerime eğildi.

Korkuyla kafamı çevirdiğimde hafif sakallı, gamzeli bir yüzle karşılaşmıştım. Tanımlayamadığım etkileyici koku yine burnuma dolduğunda gözlerimi kapatmamak için uğraşırken daha çok eğilip omzumun üzerinden bilgisayar ekranına baktı. "Hmm, demek işi bırakıyorsun?" Doğrulup karşımdaki sandalyeyi çekerek oturdu. "Evet. Öyle bir planım var."

Umursamaz bir şekilde söylediklerimle anında pişman olmuştum ama belli etmedim. "Güzel, bugünden itibaren gelmezsin diye düşünüyorum öyleyse yerine Banu geçmek istiyordu." İma ettiği şeyi anladığımda kaşlarımı çatmamaya özen göstermiştim, yanlış anlaşılmak istemezdim sonuçta.  "Ne güzel, istediğini elde etmiş olur." İfadesiz gözleri yüzümde gezindi. "Neden iş arıyorsun?"

Ters bir tepki verecekken, vazgeçip dürüst olmaya karar verdim. "Sandığının aksine bakışlardan hoşlanmıyorum." Dudağının kenarında ufak bir gülümseme oldu bu bile gamzesinin belli olmasına yetmişti. "Bunun için işi bırakmana gerek yok aldığın paranın 2 katını vereyim. Seni izledim Beril, dans etmekten çok hoşlandığını gördüm ve bende çok hoşlandım."

Bakışları sanki beni çıplak görüyormuş gibi üzerimde gezindikten sonra tekrar gözlerime dönmüştü. Yerimde rahatsızca kıpırdandım, beni rahatsız eden şey bakışları değil bakışlarının kasıklarımda uyandırdığı histi. Cevap verecekken garsonun yanımıza gelmesiyle sustum. "Bir şey ister misiniz efendim?" Kız beni görmezden gelerek direkt Taro'nun gözlerinin içine bakmıştı. "Teşekkür ederim."

Ben ters ters garsona bakarken, Taro ise saniyelik bakış atıp kibarca reddettikten sonra  cevabımı bekledi. Garson uzaklaşınca konuşmaya devam ettim. "Kendimi sana satmamı mı istiyorsun yani?" Söylediğimden hoşlanmadığı belli eden bir ifade oturdu yüzüne."Kendine saçma imalarda bulunma onu kast etmediğimi biliyorsun." Sinirle söylenip dudaklarını yaladığında çoktan konuyu unutmuştum. "Beril, paraya ihtiyacın olduğunu biliyorum şu anda iş bulmanda zor. Kalkalım mı eve bırakayım seni?"

Bize bakan garsonları fark ettiğimde bende rahatsız olmuştum. Kafamı sallayıp eşyalarımı topladığımda o da yardım etmek için eğildi. "Teşekkür ederim, hallederim." İstemediğimi belirttiğimde geri çekilince bende toparlanmıştım. Elini nazikçe belime koyarak yönlendirdiğinde bakışlarım garson kızla kesişti, belimdeki elini itmedim zaten hangi araba onundu bilmiyordum. Dışarı çıktığımızda son model siyah bir jeepin önüne getirmişti bizi.

Kapıyı açıp yerleşmemi beklemiş daha sonra o da sürücü koltuğuna geçerek arabanın navigasyonunu açtı. "Nereye?" Dediğinde cevap vermeyip adresi girdim. "Okay, konuşmak istemiyoruz sanırım" yine cevaplamayıp kafamı cama çevirdiğimde beklemediğim bir anda yüzüklü parmaklarını hafifçe çeneme sarıp kendine çevirdi. "Beril seninle iletişim kurmaya çalışıyorum." Yeşil irisleri hem yolu kontrol ediyor hemde gözlerimde, yüzümün her köşesinde geziyordu çenemi tutuşu biraz sıkılaştıktan sonra dudaklarım öne doğru büzülmüş onun ise gözlerine tekrar tuhaf parıltılar gelmişti.

Bakışları dudaklarıma kayarken, kendi dudaklarını yalayınca ikimizde aynı anda yutkunduk şimdi bende onun dudaklarına bakıyordum. "Sikeyim." Elini çekip sinirli bir şekilde önüne döndüğünde bende anlamsızca sinirlenmiştim ama benim sinirim beni öpmesini beklediğimdendi. Taro'nun yakın davranışları  beni rahatsız etmiyordu çünkü... bilmiyorum sadece beni rahatsız etmediğini biliyordum.

Yolun geri kalanında sessizdik. Evimin önüne gelince teşekkür etmiş arabadan inecekken uzanıp bileğimi tuttu. "Söylediklerimi düşün." Bileğimi geri çekip "İş buluna kadar çalışacağım en azından 1-2 gün." dediğimde yüz ifadesi sertleşmiş, dişleri birbirine kenetlenmişti. Kendini geri çekip cevap vermediğinde bende kapıyı kapatarak eve doğru ilerledim. Kapıyı açtığım an arkamdaki araba hızla hareket etmişti.

Dans •KaySun•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin