onceki bolumu okumayi ve yorum yapmayi unutmayinn😾🦥
✧ ✧
"ne zaman gelecek ki ya?"
yaslandığı yataktan sallandırdığı ayaklarıyla sıkıntıyla nefes verip elindeki paketten bonibonları yemeye devam etti siyah saçlı genç. normalde renklerine göre ayırıp yediği çikolata toplarını ayıracak hali bile yoktu şu an, fazlasıyla heyecanlıydı, gerginliğini gizleyemiyordu. minhoyla neredeyse bir buçuk haftanın ardından buluşmak için sözleşmişlerdi. gencin o akşam attığı mesajdan sonra hemen ertesi günün akşamı için onlara gelmesini teklif etmiş, şimdi ise jeongin'in yatağında kahverengi saçlının eve gelmesini bekliyordu hyunjin. dersi çoktan bitmiş olmalıydı minho'nun, birkaç dakikaya evde olurdu.
"sakin ol, konuşup halledeceksiniz. inanıyorum ben, fighting aşkım!"
jeongin, saçını maşa yardımıyla dalgalandırırken bir yandan da hyunjin'e tavsiye verip moralini düzeltmeyi es geçmiyordu. "hem minho hyung öyle kaba bir çocuk değil, anlamışsındır zaten. vardır mantıklı bir açıklaması, içini rahat tut. evde de suratsız zaten kaç gündür, sana özel bir şey değil bu yani. boşuna üzüyorsun kendini."hyunjin'in yine dalıp gittiğini fark eden jeongin, kocaman sırıtıp gencin hemen yanına adımlamış, iki eliyle siyah saçlının yumuşacık yanaklarını sıkıp burnuna hafif bir öpücük bırakmıştı. hyunjin ise bu harekete kısacık gülümseyip tekrar renkli çikolatalarına gömmüştü kafasını. fazlasıyla gergindi, zihnini oyalamaya çalışıyordu.
"sen ne yapacaksın şimdi? benim yüzümden dışarı çıkmana gerek yok, evde kalsana."
"saçmalama ya niye senin yüzünden olsun. jisung hyungun yemek sözü vardı bana, ben de bugün olsun o zaman dedim. merak etme sen beni, baş başa konuşun anlaşın siz."
"peki..."
sonunda biten paketini buruşturup hemen yatağın yanındaki çalışma masasının üzerine bıraktı. jeongin'in odası olduğu için sorun değildi, alışıktı o hyunjin'in fazlasıyla dağınık hallerine. ceketini de üzerine geçirip son kez aynaya bakıp nemlendiricisini süren jeongin tamamen hazır olduğunu hissedince odasından çıkıp dış kapıya doğru yöneldi.
"çıkıyorum ben hadi, sakın gerilme tamam mı. eğer çok gerilirsen ve miden bulanırsa mutfakta ilaç var içersin." hyunjin'in yanaklarını kocaman öpüp postallarını ayağına geçirmeye çalıştı. portmantodan aldığı kalın atkıyı da boynuna dolarken hyunjin, kapıya yaslanmış onu seyrediyordu. jeongin tam kapıyı açacağı sırada zil çalmıştı, minho nihayet gelmişti. hyunjin, büyülttüğü gözleriyle karşısında ona bakıp sırıtan arkadaşına kitledi bakışlarını donakalmış bir şekilde. yüzüne hücum eden kanı hissedebiliyordu. çoktan eli ayağı birbirine dolanmıştı bile.
"ne yapacağım, ne yapacağım? jeongin!"
"salak sakin ol, doğal davran." fısır fısır kapının önünde konuşan ikilinin atışmasını minho'nun tekrar zile basması kesmişti. jeongin ise en sonunda imalı bakışlarıyla hyunjin'e sırıtarak kapıyı açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
head over heels, hyunho
Fanfictiongözlerini kapat, kaybolmazsak olmaz. texting//düzyazı