2.4

615 71 175
                                    

onceki bolumu okumayi unutmayinn
upuzun bi bolum oldu bollll bol yorum🙏💓

onceki bolumu okumayi unutmayinnupuzun bi bolum oldu bollll bol yorum🙏💓

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"minho, minho!"

peşinde çekiştirdiği bavuluyla birlikte sesin geldiği yere doğru kafasını çevirdi minho. kıstığı gözleriyle kalabalığı incelerken birkaç metre uzağında dikilen ikiliyi sonunda fark edebilmişti. jisung, sanki yıllardır görüşmüyorlarmış gibi dakikalardır heyecanla bağırıp sesini duyurmaya çalışıyordu uzağındaki gence.

"minhoşum!"

parmak uçlarında yükselen perma saçlı genç, zarif kollarını koca oğlanın boynuna sarıp mis kokusunu içine çekti hiç durmadan. minho, gencin hangi ara koşuşturup yanına geldiğini bile anlamamıştı. sadece iki hafta bile ayrı kalmaya dayanamamıştı jisung. minho ve chan jisung'un hayatının koca bir bölümünü kapladıkları için fazlasıyla değerlilerdi, yoklukları anında hissediliyordu.

"hayırdır ya, aşka mı geldin sen?"

"çok özledim seni, salak!"

kafası hâlâ gencin boynuna gömülüyken boğuk sesiyle konuşmuştu jisung. minho, biraz ileride, elleri cebinde onları izleyen arkadaşına bakışlarını çevirdiğinde kıkırdamadan edemedi. chan, dalmış gözlerle kendisine değil, koca bedenine sarılan jisung'a bakıyordu. genç, sonunda bakışlarını jisung'un sırtından çekip minho'nun kahve irisleriyle buluşturduğunda minho sırıtıp göz kırpmıştı ona.

"hoş geldin, kardeşim."

"hoş buldum, hoş buldum. düzelttiniz mi siz aranızı?"

"bizim aramız ne alaka şimdi minho ya?"

jisung, kollarını minho'nun boynundan ayırıp somurtkan suratı, çatılı kaşlarıyla yanındaki chan'a ters bakışlar atmaktan çekinmemişti. yaklaşık iki saattir burada minho'yu bekliyorlardı ve iletişimleri sadece iki üç cümleden ibaretti. her ne kadar aralarındaki arkadaşlık ilişkisini bozmak istemeseler de kendi elleriyle aralarına kalın duvarlar örmüşlerdi. ister istemez birbirlerinin yanında eskisi gibi rahat olamıyor, eskisi gibi diyalog bile kuramıyorlardı artık. jisung fazlasıyla özlemişti chan'ı.

chan ise umursamıyormuş gibi davranmaya çalışsa da günlerdir düşünmekten kafayı yiyecek gibi hissediyordu. jisung'a olan çoğu hareketini yeni yeni anlamlandırmaya başlamıştı o da. daha öncesinde en yakın arkadaşı diye yaptığını sandığı şeyleri aslında ondan hoşlanıyor olduğu için yaptığını yeni fark ediyordu, yeni yeni yediriyordu kendine bazı şeyleri. geceleri uzun uzun ondan ilk ne zaman hoşlandığını hatırlamaya çalışsa da bir cevap bulamamıştı sorularına. jisung'a olan aşkının kalbinde tam olarak ne zaman filizlenmeye başladığını o da fark edememişti geçip giden bu zamanda. hep onu diğerlerinden farklı bir yere koymuş, ekstra ilgi göstermişti ona karşı. kim bilir, jisung, hoşlandığını sandığı çocuktan sürekli bahsedip durmasaydı onu kıskanıp bu kıskançlığın normal bir şey olmadığını bile fark edemeyecekti veya hiçbir şey olmasa bile patlak verecekti bir yerden sonra kendisinden bile gizlediği hisleri. iki taraflı koca bir çıkmazın içindelerdi, iki taraf da adım atmadıkça asla düzelmeyecekti belki de bu çıkmaz.

head over heels, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin