1.3

550 70 92
                                    

✯✯

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

✯✯

yaklaşık on dakikadır üçlünün beraber oturduğu bankta minho, tek tük bir şeyler söylese de ortamın gergin olduğunun farkındaydı hyunjin. kahverengi saçlı hiç çekinmeden pat diye gelip changbinle ortalarına oturmuş, elindeki, karton bardaktaki dumanı tüten kahveyi hyunjin'in eline tutuşturmuştu. ortamın sessizliğine karşın hyunjin de minho'nun yanında olmasının keyfini çıkarıyor, hiçbir şey demeden bardağındaki acı kahveden ayırmıyordu gözlerini.

"hyunjin, nasıl tanıştınız bununla, kütüphanede ders çalışmıyor muydun sen?"

"changbin adım, kardeşim."

changbin'in konuşmasına bile katlanamayan minho, o yokmuşçasına gözlerini devirip bakışlarını hyunjinle buluşturmuştu. saatlerdir dersinin bitmesini bekleyip hyunjin'in tek başına ne yaptığının merakıyla doğru düzgün profesörü bile dinleyememişti. siyah saçlı çocuk her an onunla olsun istiyordu. elinden gelse kabanın içine sıkıştıracak, her yere onunla gidecek, yanından hiç ayrılmamasını sağlayacaktı. hiçbir şey yapmasa da gözünün önünde dursun, onun iyi olduğundan emin olsun istiyordu.

"az önce tanıştık, size yardım etmiş buraya girmem için. chan da bahsetmiş daha önce."

"amına koyduğumun chan'ı bir kere düzgün bir şey yapsa."

"ne dedin? duymadım. hyung! küfür mü ettin sen az önce?"

siyahlının, koca kahverengi gözlerini büyülterek konuşmasıyla minho, üstünde olan gerginliğin uçup gittiğini hissedip sırıtmadan edememişti. hyunjin'in istemsizce yaptığı mimikleri, dünyanın en güzel varlığıymışçasına görünmesine neden oluyordu. hislerine engel olmaya çalışıyordu, kendini bu büyüye daha fazla kaptırmamak için uğraş veriyordu ancak çoktan kapılıp gitmişti bu denize.

"yanlış duymuşsun güzelim."

"siz burada mı oturacaksınız? kafeteryaya gidelim isterseniz."

"sen git, biz böyle iyiyiz."

minho'nun ters tavırlarını fark eden changbin gülmeden edememişti. kendisini tehlike olarak görüyordu kahverengi saçlı.

"teşekkür ederim changbin hyung. benim de derse dönmem gerekiyor birazdan, üzgünüm." alt dudağını sarkıtarak konuşmuştu hyunjin.

"sorun değil hyunjin, changbin demen yeterli ayrıca. bir sakıncası yoksa numaranı alabilir miyim? buralardayım ben hep, denk geliriz illaki."

"tabii ki."

changbin'in uzattığı telefona numarasını kaydetmesiyle tebessüm edip kıvırcık saçlıya uzatmıştı telefonu tekrardan hyunjin.

"görüşürüz o halde, hyunjin."

"görüşürüz changbin."

dudaklarına yerleşen minik tebessümle uzaklaşan gencin arkasından bakan hyunjin, minho'nun hafifçe öksürmesiyle o tarafa doğru çevirmişti bakışlarını. kahverengi saçlı, kollarını göstünde bağlayıp çatık kaşlarıyla sinirli bir ifadeyle karşıya bakıyordu.

head over heels, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin