Dershaneden çıkmıştım. Eve gitmek istemiyordum. Çünkü dershaneye geç kalmıştım ve hoca hemen aileme haber vermişti. (O hocayi si- severim) Ama biraz dolansaydım daha çok kızacaklardı. "NERDESİN ZEYNEP" diye. O kadar iyi biliyordum ki. Koşarak otobüse bindim. Kartı bastım.
Kendime boş bir yer buldum. Yanımda bi dayı vardı. Tişörtünde lekeler vardı ve bira kokuyordu. Siktir dedim içimden. Bundan hayırlı bir şey çıkmaz. Dayı yanıma yaklaştı. Kalktım hemen. Dayı da kalktı. Allah'tam dershane eve yakındı. Eve gelmiştim. Otobüsten indim. Şansıma dayı inmemişti. İnse ne olacağını biliyordum. Babam, "ZEYNEP FAHİŞESİ EVE SEVGİLİNİ Mİ GETİRDİN" diye bağırıp beni sokağa atardı. O kadar emindim ki. Sığınacağım kimsem yoktu. Bir arkadaşım bile yoktu.
Eve girmek için zile hiç basmamıştım daha önce. Basarsam değerli ailemi televizyon önündeki tahtından kaldırmış olurdum çünkü. Anahtarımı kapı eşiğine soktum. (ADI KAPI EŞİĞİ Mİ BİLMİYORUM😭😭😭) Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Ama kimse kızmadı bana. Suratıma terlik gelmedi. Yada bir sopa tarafından dövülmedim. Evin ışıkları yanmıyordı. Görünüşe göre yine barlara gitmiştiler. Şansıma şükrettim.
Hemen odama çıktım. Çantamı bıraktım. Kulaklıklarımı, telefonumu, cüzdanımı ve anahtarları alıp dışarı çıktım. Markete gittim. Noodle (galiba böyle yazılıyo hiçbir fikrim yok) alıp çıktım. Eve koşar adımlarla gittim. Ya ailem geldiyse? Tüm hayatımı korkuyla yaşamıştım. Ama şu zamanlar çok rahattım. Çünkü 18 yaşıma gelmeme sadece beş gün kalmıştı. Ailemden (BOK YUVASI DAHA İYİ) para alıp kaçacaktım. Almanyaya gitmeyi planlıyordum. Almanca öğrenmek için üç sene yalvarmıştım. Şu an Almancam C2 seviyesinde. Çok rahat bir şekilde Almanya'ya gidebilirim.
Noodlemi pişirmiştim. Bir tabağa koyup odama geçtim. Ailem her an gelebilirdi. O yüzden salona geçemezdim. Yemeği yedikten sonra çekingen bir tavırla mutfağa gittim. Ailem daha gelmemişti çok şükür. Bulaşığı yıkayıp geri koydum. Bulaşık makinesi kullanmam yasaktı. Çok fazla elektrik faturası geliyormuş. (Bu sefer de su faturası daha fazla geliyo otistikler) Hemen odama çıkıp ödevlerimi yapmaya başladım. Üç ödevim vardı hepsini de bitirmiştim. Buradan gitmeme az kalmıştı ama okuldan bir öğretmen anneme yazıp annem öğrenebilirdi. Ve bunun sonucu da ev hapsiydi. Gitme şansım kalmazdı.
Salona indim. Hala gelmemişlerdi. O sırada telefonum titredi. Hemen baktım. Annem, "Zeynep biz tatile gittik paran vardır diye düşünüyoruz yoksa da boş şeylere harcamışsındır. Açlık senin sorunun olur. Neyse biz bir hafta yokuz eve kamera koyduk her şeyini biliyoruz biz yokuz diye bir şey yapmaya çalışma sakın. Dershanene gitmeyi unutma. Gitmezsen ödersin bedelini. Bide sakın fahişe olayım deme orospu." Buydu. Aslında benim için bu kadar yazması bile çok büyük bir şeydi. Normalde konuşmalarımız şundan ibaretti,
Annecim dershaneden çıktım eve geliyorum.- Zeynep
Bane lan orospu hızlı gel sadece- Annem
Annecim nerdesiniz evde yoksunuz? - Zeynep
Sana ne lan piç- Annem
En son da beş ay önce yazmıştı. Aslında umrumda değildi. Ama her bokumu bilmeleri gerektiği için yazmak zorundaydım.Bu gün cumaydı. İki gün rahattım. Hoca hasta olduğu için dershane yoktu. Anneme bunu yazıp yatağa yattım. Odamda kamera her zaman vardı. O yüzden yasak hiçbir şeyi yapamazdım. Aklımda kalan yasaklar şunlardı,
Bulaşık makinesi kullanamam
Dershane veya okula gitmemezlik yapamam
Anne veya babaya karşı çıkamam
Diz üstü hiçbirşey giyemem
Dar hiçbirşey giyemem
Akşam saat beşten sonra dışarı çıkamam
Makyaj yapamam
Evde pijama ile gezemem
Kameranın fişini çekemem
Whatsapp da sadece annem ve babamın olması gerek
Hastayken odamdan dışarı çıkamam
Eve hayvan getiremem
Erkek çocuklarla ASLA konuşamam
Fotoğraf çekinemem
Abur cubur yiyememVe bunun gibi salakça kurallar. Ama kurtulmama az kalmıştı. ÇOK AZ!