Bütün bir çocukluğum, bütün tutkum işte orada, o birkaçmetrelik yerde yuvalanmıştı, orası benim bütün hayatımdı ve şimdi bu hayat bir fırtına gibi üstümeçökmekteydi, çünkü arzulanan her şey, ama her şey gerçekleşmişti ve ben seninle yürüyordum, seninevindeydim, bizim evimizdeydim. Düşün ki –biliyorum, kulağa çok sıradan geliyor, ama başka nasılsöylenir bilmiyorum–, kapına kadar uzanan her şey bütün bir hayat boyunca sadece gerçeklikti,bulanık bir günlük dünyaydı, kapından sonra ise çocuğun büyülü dünyası, Alâeddin'in ülkesibaşlıyordu, düşün ki, şimdi sendeleyerek geçtiğim bu kapıya daha önce belki bin defa yanan gözlerlebakmıştım ve işte ancak o zaman çökmekte olan o dakikanın hayatımdan neleri alıp götürdüğünüsezebilirsin –ama, dediğim gibi, yalnızca sezebilirsin, fakat asla bütünüyle bilemezsin, sevgilim.
O akşam bütün gece sende kaldım. Daha önce hiçbir erkeğin bana dokunmadığını, bedenimihissetmediğini veya görmediğini sezmedin. Fakat nasıl sezebilirdin ki, sevgilim, çünkü sana hiçbirbiçimde karşı koymadım, utangaçlıktan kaynaklanabilecek her türlü çekingenliği bastırdım ve bunuda sana olan aşkımın, eğer bilseydin, hiç kuşkusuz seni ürkütecek olan sırrını öğrenemeyesin diyeyaptım –çünkü sen, yalnızca kolay, oyun gibi ve ağırlıktan yoksun olanı seversin, bir kaderemüdahale etmekten korkarsın. Kendini israf etmektir senin istediğin, herkese, dünyaya ve herhangibir kurban istemezsin. Şimdi kalkıp kendimi sana bir bakire olarak verdiğimi söylersem, yalvarırımbeni yanlış anlama! Çünkü seni suçlamıyorum, sen beni ne kendine çektin, ne yalanlarla aldattın ne debaştan çıkardın –ben, evet ben kendimi sana zorladım, kucağına attım, kaderime attım. Seni asla, amaasla suçlamayacağım, hayır, yalnızca sana hep teşekkür edeceğim, çünkü o gece benim için inanılmazölçüde zengin, hazzın parıltılarıyla dolu ve mutluluktan uçurucuydu. Karanlıkta gözlerimi açtığımdave seni yanımda hissettiğimde, yıldızların üzerimde olmadığına hayret ettim, gökyüzü öylesineyakınımdaydı –hayır, asla pişman olmadım sevgilim, o saatlerden ötürü asla pişmanlık duymadım.Hâlâ hatırlıyorum: sen uyuduğunda, senin nefesini duyduğumda, bedenini hissettiğimde ve kendimisana onca yakın bulduğumda, mutluluktan karanlıkta ağladım.
Sabahleyin erken gitmekte ısrarcıydım. İşe gitmek zorundaydım ve ayrıca uşağın gelmedenayrılmak istiyordum: o beni görmemeliydi. Giyindikten sonra senin önünde durduğumda, benikollarına aldın, bana uzun uzun baktın; bir hatırlayıştı içinde dalgalanan, karanlık ve uzak birhatırlayış ya da duyduğum mutluluktan ötürü sana yalnızca güzel mi görünmüştüm? Sonra benidudaklarımdan öptün. Hafifçe senden ayrıldım ve gitmek istedim. O zaman şöyle sordun bana:"Giderken yanına birkaç çiçek almak ister misin?" Ben evet dedim. Yazı masasının üstündeki mavivazodan dört tane beyaz gül çıkardın (ah evet, onları çocukluğumdaki o tek hırsızlama bakıştantanıyordum) ve bana verdin. Onları günlerce öptüm.
Daha önce bir başka akşam buluşmayı kararlaştırmıştık. Geldim, ve her şey yine olağanüstüydü.Bana üçüncü bir gece daha armağan ettin. Sonra yolculuğa çıkmak zorunda olduğunu söyledin –ah,bu yolculuklardan çocukluğumdan beri nasıl nefret ederdim, bir bilsen!– ve döndükten hemen sonrabeni arayacağına söz verdin. Sana bir poste restante adres verdim –adımı söylemek istemiyordum.Sırrımı koruyordum. Veda ederken bana yine birkaç gül verdin –veda yerine.
İki ay boyunca her gün sordum ... fakat hayır, bekleyişlerden, çaresizlikten kaynaklanan bucehennem azabını sana anlatmamın bir anlamı yok. Seni suçlamıyorum. Seni sen kim isen o olarakseviyorum, sıcakkanlı ve çabuk unutan, kendini veren ve sadık kalmayan, seni yalnızca her zamankim idiysen ve şimdi de hâlâ kimsen o halinle seviyorum. Çoktandır dönmüştün, bunu aydınlanmışpencerelerini görünce anlamıştım ve bana yazmamıştın. Senden elimde tek bir satır yok şu sonsaatlerimde, hayatımı vermiş olduğum insandan tek bir satır bile yok. Bekledim, çaresizlik içindekalmış biri gibi bekledim. Ama sen beni çağırmadın, tek bir satır yazmadın ... bir tek satır bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Short Story''Sana, beni asla tanımamış olan sana'' ...O zaman, sana göre ölü olduğuma göre, neden ölmekten hoşlanmayayım, sen benden gitmiş olduğuna göre, neden ben artık yoluma gitmeyeyim?... ...Çünkü sen benim için her şeydin, bütün hayatımdın. Benim için he...