1. Bölüm

458 36 48
                                    

"Kızım kalk artık."Gelen sesi duyduğumda gözlerimi yavaşça açtım. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde annemin kızgın yüzüyle karşılaştım. Gözlerim  kendi kendine kapanıyordu.

"Allahım delircem!" Diye bağırdı annem. "Kızım kalksana, derse geç kalıcaksın."
Demesiyle, birden yataktan fırlayıp, telefonu elime aldım. Saat'e baktım. Saat 11.00'di derin bir nefes verdim ve telefonu annemin yüzene tutup işaret diliyle konuşmaya başladım.

"Daha saat on bir anne,  dersim on iki buçuk gibi başlayacak." Dedim. Sinirle anneme baktım.

"İyi, gel kahvaltı et." Dedi. Umursamaz bir şekilde ve odadan çıktı.

Oflayarak yataktan kalktım, banyo'ya girdim. Duş alıp, dişlerimi fırçaladım. Aynanın karşısına geçip yavaşça saçlarımı tarıyor aynı zamanda aynada kendimi izliyordum. Derin bir iç çektim. Güzeldim herkes kadar fakat bu güzelliğin altında yarım bir dünya yatıyordu. Dünyamın içinde bağırıp çağırıyordum. Dışardan görülen ise sakin bir kadındı.

Banyodan çıkıp odama girdim. Giyinmek için kıyafet dolabımı açtım. Bol siyah kapşonlu kazağımı elime aldım, ve mavi bol pantolonumu alıp dolabı kapattım. Kıyafetlerimi giyip, etrafa bakındım. Pek dağınık biri değilimdir, toplayacak eşyalarım yoktu. Çantamı her akşam düzenlerdim bu yüzden sadece yatağımı topladım, çantamı alıp, içine telefonumu koydum. Ve mutfağa gittim. 

Mutfağa girdiğimde çay'ın mis kokusu etrafa yayılmıştı. Kızartılmış ekmek kokusu geliyordu burnuma,yüzümde büyük bir gülümseme oluştu.

"Banyoda ayağın kaydı düştün, öldün sandım." Dedi annem.  "Neden bu kadar geç çıktın?" Hem konuşuyor hemde bana çay koyuyordu. Ellerimi kaldırıp bir şey demek istedim ama vazgeçtim. Keşke onunla daha rahat konuşma şeklim olsaydı. Bu biraz zor ve ağır geliyor. mutfağın ortasında duran masaya geçtim ve sandalye'ye oturdum.

Annemin yüzü düştü, gözlerini üzerime dikti. Yumuşak bir sesle;
"Bu hâlâ canını yakıyor değil mi?" Dedi annem beni anlamıştı, beni hep anlardı.

Kafamı aşağı yukarı "evet" anlamında salladım. Her ne kadar iyi gözüksemde canım çok yanıyordu. Çocukken sesimi kaybetmiştim. Üstünden on yıl geçse bile buna alışamadım. Kendimi yarım hissediyorum.

"Böyle yapmamalısın." Dedi annem. Eğdiğim kafamı kaldırıp ona baktım. Arkama geçip bana sarıldı, saçlarımı öptü. "Biliyorum, canın yanıyor. Ama uzun zaman oldu artık kabul etmen gerekiyor." Dedi. Gözümden bir damla yaş aktı. O görmesin diye hızlıca sildim.

yanıma sandalye çekip oturdu, ellerimi tuttu. Ellerimi ondan kurtarıp "Yarım hissediyorum." Dedim.

"Nasıl?" Diye sordu.

"Herkes  istedikleri gibi konuşuyor, bağırıyor ve gülüyorlar. Ben ise onları izliyorum." Dedim.

Annem sıkıca sarıldı. Genelde bunu pek konuşmazdık. Son günlerde fazla konuşur olduk. Çünkü ben çok yalnız hissediyordum. Kimse benimle arkadaş bile olmak istemiyordu. Hayatımda sadece bir kişi vardı. Beste, Bestem o olmasa muhtemelen daha çok mutsuz olurdum.

Annem geri çekilip gözyaşlarımı sildi. Birşey diyecek oldu ki o an da kapı çaldı. Derin bir iç çekti.

"Ben gidip kapıyı açayım." Dedi ve yanımdan ayrıldı.

İnsanları duyabiliyorum ama konuşamıyorum.
Kapıyı açtığında onun sesi duyuldu. Beste'nin. Gözyaşlarımı hızlıca silip ayağa kalktım. O anda ikiside mutfağa girdi. Gülümseyerek onlara baktım.

"Sanırım gitsek iyi olucak." Dedi Beste. Siyah çantamı sırtıma taktım.

" Birşeyler yeseydiniz bari." Dedi annem.

YARIM DÜNYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin