Mesafe deyince aklınıza ilk ne gelir. Tabi ki de birbiriyle tartışmış iki kişinin aralarına soğukluk koyması. Yani bir çoğunuz bunu böyle düşünür. Çünkü gerçek anlamda olan mesafe herkesin ön yargısının altında ezildiği için düşünürken bu kısım akla bile gelmez.
Evet konumuz bu. Mesafe....
İnternet üzerinden tanıştığınız biri, kendi oturduğunuz şehirden kilometrelerce uzakta oturan biri.
Kısa sürede güvendiğiniz, gözlerinizi kapattığınızda ona sarılabildiğinizi hissederek mutlu olabileceğiniz birinden bahsediyorum. Düşüncelerinizi kestirebiliyorum şuan. Çoğunuz "yok böyle bir saçmalık. İnsanlar yanındaki kişilere güvenemiyor artık, farklı ilçeyi geçtim. Bambaşka bir il söz konusu. Çok mantıksız" diyeceksiniz.
Böyle düşünmekte haksızsınız diyemem. Doğru çünkü. Çok sık rastlanmayan bir şans diyebiliriz bu duruma.
Her zaman sosyal medyada rastlanan şu tarz yazılar olur ya hani
'Nasıl bir duygudur karşılıklı sevmek, sevilmek'
tarzında. insanlar bunu dipdibeyken yapamıyor. Evet haklısınız. Fakat size öyle bir şey anlatacağım ki. Şaşırabilirsiniz, vay be diyebilirsiniz hepiniz aynı tepkiyi vermeyip, "bu ne saçma iş" diyebilirsiniz.
Unutmamanız gereken bir şey var. Eğer olur da bu yazdıklarıma rastlar bir bakayım derseniz. Bunu şu düşünceyle okumanızı öneririm.
Sevmek kavramı illa dokunmak gerektirmez ya da öpmek.
Bir insan seviyorsa cidden tüm kalbiyle sever.
Mesafe diye bahsettiğimiz olay bu insanlar için sınav olarak kabul edilir.
Derler ki;
"Sana kavuşamadığım her dakika aramızdaki hiç eksilmeyen uzaklık bizim bir sınavımız; sınavın sonunda da sen varsın."
Belki metnin başında sizde oluşan ön yargıyı az da olsa kırmışımdır.
Umarım ki kırmışımdır. Kırılmadıysa eğer ön yargılarımızı bir kaç dakikalığına bir köşeye bırakalım.
Hayatta olan olaylara gözümüze bir perde inmeden bakalım. Olayın kötü kısımlarını değil de mutlu edebilecek kısımlarını ele alalım.
Herkes tarafından, böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamamış insanlar tarafından, bilinmeden söylenen o kadar şey var ki bu konu hakkında.
Büyük ihtimalle bana sen nereden biliyorsun diyeceksiniz.
Biliyorum, hatta o kadar iyi biliyorum ki.
Mesafeler benim de sınavım. Ben de yaşadım böyle bir şeyi. Hala da o hayatın içerisindeyim hatta. Artık sanırım aradaki buzlar yavaşça eridi diye düşünüyorum.
Evet evet.. Burada anlatacağım şeyler benim yaşadıklarım olacak. Hiçbir şekilde kurgulama yapmadan. Neler olup bittiyse anlatacağım.
Hayatımdaki zorlukları da aktaracağım arada sırada.
Lakin buradaki amacım hiçbir zaman kendimi acındırmak olmayacak.
Bunları neden yazacaksın diye sorabilirsiniz tabi ki. Bazı şeyler olur ya anlatmak istersiniz, yanınızda sizi dinleyebilecek tonlarca insan olur fakat anlayamazlar. Şu şekilde açıklayayım. Mesafe var arada sonuçta. Ne kadar birine anlatılmak istense de insanlar kötü karşılıyorlar. Olmaz boşuna ümit etme gibisinden şeyler duyuyorum. Bu beni üzüyor. Yakınlarım onlar tabi ki benim üzülmemi istiyorlar ama ben bir şeyi kafama koydum. O şekilde kötü karşılanmaktan yoruldum. Burada belki birileri okur ya da hiç okunmaz bu yazdıklarım ama ben buraya çok büyük bir yazar olma amacıyla yazmıyorum. Sadece içimi döküyorum. Bir nevi kendi kendime konuşuyormuş gibi.Hani derler ya. Bir şey olduğunda bir yere yaz diye ben de onu buradan gerçekleştireceğim işte. Başka hiç bir amaçla yazmıyorum ama gün gelir de bunlar okunursa eminim ki bazıları için umut kaynağı olabileceğimi düşünüyorum. yada onun gibi bir şey.
kısaca anlatmaya başlayayım o halde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mesafeler Olmasa
ChickLitBir ilişki düşünün. Internetten tanışıyorsunuz. Kilometrelerce uzaktaki birine aşık oluyorsunuz. Onun için her şeyi yapabilirim diyorsunuz. Düşünemediniz mi? Yardımcı olayım....