Ertesi gün (Therese'in ağzından)Dün şahit olduğum güzel anlardan sonra, sabah yeniden çalışmaya gelmek ve onu görememek içimdeki her bir duyguyu alt üst etmişti. Çünkü alışveriş yapmak için gelen her insandan birisiydi sadece. Ama onda adını koyamadığım bir şey beni bunu düşünmeye zorluyordu. Mesela dünden beri aklımdan çıkmıyordu. Unuttuğu eldivenlerini alıp evime götürmüştüm. Gece boyu düşünmüştüm eldivenlere bakarken. Sonunda da posta kutusuna adresi birlikte atmıştım. Yarın elinde olur diye düşünerek..
Farklı birisiydi. Yaşça büyüktü ve giyiminden anlaşıldığı üzere zengin birisiydi. Onu ilk gördüğümde donup kalmıştım. Hiçbir uzvum hareket edemezken kalbimin deli gibi attığını hissetmiştim. Sanki kan damarlarımdan çıkıp yüzümde toplanmıştı. Bir heyecan basmıştı sıcaklıkla beraber. Adını koyamadığım bu şeyi yaşarken onun da gözleri bana dönünce öldüğümü sanmıştım. Ne kadar şaşırsam da bakmaya devam etmiştim. Bakışları iyice bende odaklanırken içimden 'gökteki kayıp melek' diye geçirmiştim. Melek gibi bir yüze, masumluğa ve güzelliğe sahipti. Onun gibisini daha önce hiç görmemiştim. Ya da denk gelmemiştim emin değilim.
Bir ilişkim vardı. Ama bunun bile adını koyamamıştım çünkü ne hissettiğimi ve istediğimi bilmediğim bu hayatta, sanki kaybolup gidiyordum. Farklı farklı yollarda sürüklenirken doğru bildiğim şeyleri de kaybediyordum sanki. Richard'ı seviyordum. Ama o anlamda bir sevgi olduğundan şüpheliydim artık. Başlarda kendimi bulmak için girdiğim bu yolda daha çok kaybolmuştum. İstediğim bir erkek, bir evlilik ya da evliliğin getirdiği kurallar değildi. İstediğim sadece huzurdu. Huzurla beraber de bulmak istediğim mutluluğumdu. Bu huzuru bulamadığımı ise içten içe hep hissetmiştim. Ta ki onu görene kadar.
Bu düşünceler arasında kaybolurken, soyadımla seslenilmesi üzerine çağıran kişiye dönmüştüm. 'Bayan Belivet! Size telefon var!' hemen tezgahın arkasından telefona doğru yürüdüm. Onun aradığını tahmin etmiştim. Muhtemelen eldiven için teşekkür edecekti. Sesini duymak şu an iyi gelirdi. Sesinin tonu hayatımda duyduğum en güzel müzik ile eş değerdi çünkü..
'Alo'
'Merhaba genç bayan' dedi güzel sesiyle. 'Demek sizdiniz tahmin etmiştim'
'Almanıza sevindim'
'Teşekkür ederim' diyince kitlenmiştim. Bir konuşma nasıl ilerlerdi ki? 'Eldivenler için teşekkür etmek istiyorum'
'Hiç gerek yok' demiştim. Ama aslında biraz gerek de olabilirdi yani..
'Lütfen!' dedi nazikce. 'En azından bir kahve'
'Tabii' dedim birden. Bu cesaret nerden geliyorsa artık.. 'Ama şey.. Gerçekten gerek yoktu..' Yok ya gerek var aslında.. Nolursun ısrar et olmaz görüşelim de.. de hadi..
'Bugün iş çıkışı diyelim mi?' ay sonunda demişti..
'Olur olur tabii' dedim. Konuşmayı unuttum resmen.. Bu kadar mı fark eder.. 'Siz nasıl uygun görürseniz'
'O zaman adresi vereyim siz de yazın lütfen..' dedikten sonra telefonun yanında bulunan kağıda söylediği adresi yazmıştım. 'Görüşürüz' Ve sonra da kapamıştık telefonu..
İş çıkışı sonunda gelmişti. Ve kağıtta yazan adrese gidip beklemeye başlamıştım. Etrafa bakınırken karşıdan gelen o kadına dikkatim kaymıştı. Arabadan inip bulunduğum yere doğru gelmeye başlamıştı. Gözünde siyah bir güneş gözlüğü var. Bu haliyle daha fazla büyüleyici gelirken ilk gördüğüm anda ki gibi donakalmıştım. Aman ne güzel..
![](https://img.wattpad.com/cover/358671678-288-k154093.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAROL' (+18)🍷
Short StoryKısa tesadüflerden doğan bir aşk hikayesi' Dört bölümden oluşan mini bir aşk hikayesi... İyi okumalar dilerim🙏❤️