1930 yılının Kasım ayında, yağmurun tıkırtısı, Oston kasabasının dar sokaklarında yankılanıyordu. Gece, kasabanın eski dokusunu daha da belirginleştiriyordu. Chris, trenin penceresinden dışarıya bakarak, uzun bir yolculuğun ardından kasabaya geri dönmeyi bekliyordu. Zaman, onun için bir anlam ifade etmiyordu; geçmişin izleri, hala zihninde taze ve canlıydı.
Chris,siyah takım elbisesi kusursuz bir duruş sergilerken, şapkasını başından çıkarmıştı ve nemli havanın serin dokunuşunu hissediyordu. Trenden inmek üzereyken, geçmişin hüznü zihnini sarıyordu.
Trenin penceresinden dışarıya bakarken, eski dostu Antonia'yı istasyonda gördü.
İstasyona vardığında, adımları kararlıydı. Trenin kapısından adımını attığında, yağmurun kokusu burnuna dolarken, kasabanın tarihi sokaklarında kendini buldu.Biraz ileride, seyyar kitapçı eski ciltli kitaplarıyla dolu tezgahının başında duruyordu. O an, geçmişle geleceğin kesiştiği bir an gibi hissettirdi.
"Chris, hoş geldin dostum!" dedi Antonia, yüzünde samimi bir gülümsemeyle.
Chris, Antonia'ya doğru yürüdü ve onunla sıkı bir şekilde sarıldı. "Antonia, burada olduğun için minnettarım," dedi.
Antonia, Chris'in çantasını alarak, "Haydi, eve gidelim. Dinlenmeye ihtiyacın var," dedi ve arabaya doğru yürüdüler. Yolda, seyyar kitapçıyı gören Chris, adımını yavaşlattı ve bir an duraksadı.
"Antonia, bir dakika bekleyebilir misin?" diye sordu ve ardından, kitapçının yanına yürüdü.
Antonia, şaşırmış bir şekilde Chris'e bakarken, "Tabii ki, sorun değil Dostum," dedi.
Chris, seyyar kitapçının tezgahına yaklaştı ve eski ciltli kitaplara göz gezdirdi. Aralarında dolaşırken, gözü bir kitabın kapağına takıldı ve eski bir resimle karşılaştı. Resim, uzun zaman önce kaybettiği bir anıyı çağrıştırdı. Gözlerini resimden ayırmadan, seyyar kitapçıya dönerek konuştu.
"Bu resimdeki mekanı tanıyor gibiyim," dedi Chris, sesindeki merakı gizleyemeyerek.
Seyyar kitapçı, gizemli bir gülümsemeyle yanıtladı: "Eski fotoğraflar, unutulmuş anıları hatırlatır, değil mi?"
Chris, kitabı eline alıp incelemeye devam ederken, "Evet, ama bu resim özel bir anıyı çağrıştırıyor. Bir zamanlar orada olduğumu hissediyorum," dedi.
Seyyar kitapçı, düşünceli bir bakışla, "Belki de geçmişte yaşadığınız olaylar hala zihninizin derinliklerinde saklıdır. Anılar, zamanla solmazlar," dedi.
Chris, kitabı tekrar tezgaha koyarak, seyyar kitapçıya dönüp, "Sizce geçmişte yaşananlar, şimdi yaşadığımız hayatı nasıl etkiler?" diye sordu.
Seyyar kitapçı, gözlerinde gizemli bir parıltıyla, "Geçmiş, şu anki kararlarımızın ve duygularımızın temelini oluşturur. Onu anlamak, geleceği şekillendirmede bize yardımcı olabilir," dedi.
Chris, hüzün içinde, "Geçmişimle yüzleşmekle zorlanıyorum. Kaçmak istiyorum ama... kendi kararlarımı veremiyorum," dedi.
Seyyar kitapçı, derin bir anlayışla, "Belki de zaman... Genç adam geçmişteki izlerimizi hatırlatır.Ancak, yüzleşmek bizi ileri götürür,"
Chris'in iç sesi, ona kaçamayacağını fısıldadı: "Yüzleşmelisin, Chris."
Bu anlamlı diyalogdan sonra, Chris sessizce bir sigara çıkarıp yakarken, seyyar kitapçıya teşekkür etti. Ardından, Antonia'nın yanına döndü.
"Antonia, hazırız," dedi, yüzünde hafif bir gülümsemeyle.
Antonia, Chris'in yanına gelmesiyle, "Haydi, gidelim," dedi, mutlu bir şekilde. Birlikte arabaya doğru ilerlediler, ancak Chris'in iç dünyasında yeni bir yolculuk başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT GÖLGESİ (REVİZE)
Ficção GeralGerçeklerden uzak kalan Dünya'da Umutlar ile kaybolan mutsuzluklar. Güvensizliğin, için'de yenik düşen gölgeler... Chris'in içsel dünyasına yolculuk.