Gülmemiz nihayet sonlandığında Eren masaya oturmuş yanına Ateş'i çağırıyordu. Ateş de oturduktan sonra yüzüme gelen darbeyle sandalyeden yere yuvarlandım. Nida bir anda "Hadi doğruluk mu cesaret ilk mi oynay- Elçin afedersinn! Bir şey oldu mu?" Diye bağırdı.
"Kafamı kırdın salak!!" diye bağırdım. Oturur pozisyona geldiğimde önümde 2 el gördüm.
Eren ve Ateş'in...
Bir Ateş'in eline bir de Eren'in eline baktım. İkisinin de elini tutup aşağıya çektim onları. Neye uğradıklarına şaşırdıkları zaman bir kahkaha patlattım. Sonra hızlıca kendi başıma ayağa kalktım. Hemen Nida yarıda kalan konuşmasına devam etti:
"Doğruluk mu cesaretlik mi oynayalım!" Ateş ile Eren'in arasına geçti. Rüya ise Eren'in yanına geçince Ateş'in yanına geçmek zorunda kaldım.Nida heyecanla şişeyi döndürdü. Biraz hileyle kendisi ve Ateş'e gelecek şekilde durdurdu. Nida birden " Doğruluk mu cesaretlik mi?" diye bağırdı.
Eren Nida'ya öldürücü bakışlar attı. "Seninle görüşeceğiz küçük cadı" diye söylendi. Fakat bunu sadece ben duydum.
Ateş Nida'ya "Doğruluk." diyerek cevap verdi.
Nida daha çok heyecanlanarak ve aklından büyük ihtimalle daha önce oluşturduğu sorusunu sordu.
"Birinden hoşlanıyor musun!?"
Ateş bana bakarak "Evet ama..." diye devam edecekti ki Arif Amca kapıdan içeri girdi ve Nida' nın suratı asıldı.
Arif Amca onu takmayarak "Ateş gel bir kaç işimiz var seninle." dedi. Ateş istemeye istemeye ayağa kalkıp odadan dışarı çıktı. Açıkçası 'ama' dan sonrasını merak ediyordum.
Nida Ateş'in arkasından hayranlıkla baktı. Eren iç geçirdi. Ben ise kıkırdadım. Eren bence Nida' nın Ateş hakkındaki düşüncelerini anlamaya başladı. Eren şişeyi alıp çevirdi. Şişe Eren bana soracak şekilde durdu "Doğruluk mu cesaretlik mi?" Biraz düşündüm.
Doğruluk mu?... Cesaretlik mi?...
O an ki aklımla "Cesaret!" diye bağırdım. O sırada Ateş içeri girip bana side eye attı. Açıkçası fazlasıyla utanmıştım. Yanaklarım kızardı.
Eren tam sorusunu soracakken Gökçe "Aramızdan birinin yanağından öp!" dedi ve kızaran yanaklarım alev almaya başladı. Eren Rüya'ya, Nida ise Ateş' e bakıyordu. Fakat Ateş onunla ilgilenmiyordu.
Tam Nida'nın yanına giderken ayağımda bir sertlik hissettim ve tam o onda anladım ne olduğunu, o bana çelme takmıştı. Ve birinin kucağına düştüm...
Evet kim olduğunu biliyorsunuz... Gözlerimi sıkıca kapattım kim olduğunu biliyordum zaten ama onun gözlerine bakacak cesaretim yoktu... Sadece 'cesaretlik' diyecek kadar vardı ve o da bitti...
Kafamdan kavrayıp yanağına bastırdı. Bunu görmüştüm çünkü başımı tuttuğu an gözlerimi şaşkınlıkla açtım. O an kalbimin çok hızlı attığını onun bile hissetiğine yemin edebilirdim.
Hemen ayağa kalkıp dışarı koştum. Kapıyı arkamdan kapatıp tuttuğumu bile anlamadığım nefesimi verdim.
Arif Amca beni gördü ve " Ateş'i bana çağırır mısın hatta sen de gel bir şey konuşacağım sizinle?" dedi. Her şey daha kötüye gidiyordu... Başımı tamam anlamında salladım. Onun gitmesini bekledim ve kapıyı açıyordum ki ben açmadan önce birisi kapıyı açtı...
Önümde donakaldı. "Ne oldu?" der gibi baktım. Ateş gözlerini benim gözlerimden çekerek bakışlarını yere çevirdi " Sen gelmeyince merak ettim İnci...". Deme öyle daha kötü oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık geçmiş (Düzenleniyor)
Teen Fictionİnsanların geçirdiği rengarenk çocukluklardan birini geçirmek isterdim:) hatta tüm mirasımı verirdim, tabii miras bana kalsaydı... Fakat benim çocukluğum diye bir şey yoktu... Her şey o gün oldu. Annemin beyninden babamın kalbinden vurulduğu o gün...