Elçin söylediği şey ile pişman olmuştu aslında ama duyduğu şey ile de aynı zamanda da şok olmuştu.
Buna anlam yüklemenin gereksiz olduğunu düşünerek, hafifçe gülümsedi. Ardından yatağa yatar pozisyona getirdi kendini. Gözlerini kapatıp bir an önce her şeyi unutmak istiyordu. Aklındaki bu olayları, söylenenleri, hayat savaşını yani tümörü, ameliyatı olup olmayacağı, olsa bile ölebileceğini...artık düşünmek istememekle beraber yaşamak bile ona ağır gelecekti.
Matías'ın yüzündeki sırıtış soldu.
Hadi ama! Çok klasik bir cevap verdi...Matías en azından Elçin'den bir kelime bekliyordu.
Ellerini yukarı kaldırıp 'ya sabır!' der gibi avuç içlerini sert bir şekilde sıktı. Ardından sert adımlarla koltuğa doğru gitti.
Koltuğa yaklaştığı sırada beklediği narin sesi sertleşmiş bir şekilde duyuldu.
"No arrastres los pies por el suelo! No puedo dormir aquí." dedi ve uyumaya devam etti. ( Ayağınızı yere sürtmeyin! Uyuyamıyorum burada.)
Matías sadece tek bir yere takıldı "Deberíamos eliminar ese 'Bey'?" dedi gülüşü arasında. (Şu 'Bey'i kaldırsak mı?)
"En ese caso," dedi Elçin.(O zaman,) Sesi mırıltılı çıkmıştı "Detén ésos duros pasos ahora!" dedi bu kez bağırarak. (Kes artık şu sert adımları!)
Matías beklediği cümleyi duyamamakla birlikte ayaklarını daha fazla yere sürterek koltuğa oturdu. Elçin'in ağzından sinirli bir nefes çıktığında Matías gülümsedi. Onu kızdırmak hoşuna gidiyordu. Sinirlenince ayrı bir tatlı oluyordu.
Aynı şey ise Elçin için geçerli değildi. Ama Matías'ın sinirli halini daha tatmamıştı. Tatmaya da niyeti yoktu. Daha doğrusu Matías ona sinirli tarafını göstermeyecekti.Elçin'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Bildikleri şeyler ise yüzdelik dilime bile girmiyordu. Öğrendiğinde ne yapacağı ise merak konusuydu.
Elçin gözlerini kapattığında uyuyamadığınını fark etti. Uyuduğu tarafın tersine dönerse belki de uyuyabilirdi. Uyuduğu tarafın tersine döndüğünde, Matías'a da sırt çevirmiş oldu. Matías'ın tüm manzarası kaçmıştı. Ne diye dönmüştü ki. Elçin sanki tam yatacak pozisyonu tutturmuş gibi gülümsedi. Ve kendini uykunun kollarına bıraktı. Ateş bu sırada lavabo ihtiyacını gideriyordu. Döndüğünde Elçin'in üzerinin açık olduğunu gördü.
Üstünü örtmek üzere Elçin'in yanına gitti. Elçin'in ayaklarıyla ittirdiği büzüşmüş örtüyü alıp Elçin'in omuzlarına kadar çekti örtüyü. Yüzü çok aydınlıktı. Yüzündeki çiller dikkatini fazlasıyla çekiyordu. Acaba kaç tane vardı. Bir gün saymak elbette ki isterdi. Kirpikleri de tane tane duruyordu...
Acaba onları da saysa mıydı?
Belki. Belki sayabilirdi. Acaba şu an sayabilir miydi Elçin'i uyandırmadan?
Denemekten zarar gelmez diyerek ayakta saymaya başladı.
Bir
Üç
Sekiz
On bir
Yirmi üç
Yirmi yedi...Beli acıdığı için ayağını bir ileri götürmeye çalıştı. Fakat ayağını ileri götürmesi ile kendisini Elçin'in üzerinde buldu. Burunları birbirine sürtünüyordu. Kolları düşmesi ile Elçin'i yatakta sıkıştırmıştı. Nefesleri birbirine değiyorken Matías'ın Gözleri Elçin'in dudaklarına kaydığında yutkunmasına engel olamadı. Her zamanki gibi bej rujunu sürmüştü. Ama Ateş ona bordoyu daha fazla yakıştırıyordu. Çok ateşli gösteriyordu onu o sihirli ruj. Nasıl olduğunu o da anlamıyordu.
Onu ilk kez o rujla yılbaşında görmüştü. Arkadaşları ile Parti vermeye gitmişlerdi ve Sergio ile orada çıkmaya başlamışlardı. O bordo dudaklara bakmayı bırak yanına gidemiyorken Sergio Elçin'i delicesine o gün öpmüştü. Sonrası ise daha kötüydü. Sergio Elçin'i evine çağırmış Elçin ise gitmişti. O ise buna engel olamamıştı. Evden çıktığında ise tahmin ettiği o şeyi görmek... Onu çok sinirlendirmişti. Elçin'in bordo ruju dağılmıştı. Eve gittiğinde ise her yeri dağıtmıştı. Neyse ki o kadın ve adam evde değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık geçmiş (Düzenleniyor)
Novela Juvenilİnsanların geçirdiği rengarenk çocukluklardan birini geçirmek isterdim:) hatta tüm mirasımı verirdim, tabii miras bana kalsaydı... Fakat benim çocukluğum diye bir şey yoktu... Her şey o gün oldu. Annemin beyninden babamın kalbinden vurulduğu o gün...