Hakkâri, görev yeri
"Herşey yolunda mı asker?" Kulaklığa doğru fısıldadım. "Komutanım!" Hakan'ın bağırışları kalbimi hoplattı. "Durum raporu ver hakan! Çabuk!" Gürledim. Sesimi duyan hakan bir süre hiçbir şey demedi. "Hakan kendine gel!" Yine bağırdım. Hakanın sesi gelmişti ama çok farklı bir şekildeydi...
"Komutanım! Tuzak!" Hakan'ın sesi kulaklıktan kesildi ve büyük bir patlama gerçekleşti. Patlama askerlerin içeride olduğu evin içerisinde olmuştu.
"Hayır!" Diye bağırdım. "Ses verin!" Burnumdan sertçe solumaya başladım. Elimdeki taramalı ile sinirle önümdeki tüm teröristleri vurdum. Ayağıma bir şey çarptı ve kafamı eğip neye bastığıma baktığımda kalbim durdu sandım.
Bir askerimin kopmuş ayağı vardı. Görmediğim şey değildi ama askeriminkini görmeyi planlamıyordum. "Tim ses ver!" Sesim yalvarır gibi çıktı. Ses gelmedi.
Sonra sinirli atışlarıma birde bağırışlarım eklendi. Ateş etmeye devam ettim. Gözümden yaşlar akıyordu. "Oruspu çocukları!" Öyle bir gürledimki ağaç tepelerindeki kuşlar ürküp kaçtılar. Benimle birlikte arkamdan birileride ateş etmeye başladı. Büyük ihtimalle yardım timi gelmişti. Garip olan şey benim onları çağırmamamdı.
"Şahika, yüksel!"
Arkamdaki, ne zaman geldiğini bilmediğim adam kulaklığında birine komut veriyordu. Sonra ise ardı ardına ateş sesleri gelmeye başladı. Tüm teröristler yerlere yığıldı. İçeri girmek için koşmaya başladım ama biri kolumdan tutup hızlıca çekti. "Komutan delirdin mi? Patlama olacak görmüyor musun?" Az önce komut veren adamdı. "Ben destek çağırmadım." Dedim sertçe. "Biliyorum." rahatlığı, insanı uyuz eden şekildeydi. Kolumu hızlı bir şekilde elinden çektim. "Neden geldiniz o zaman?"
"Timin aslında bir terörist yuvası." sert bir tokat attım yüzü bir saniyeliğine yana döndü ama sonra geri bana bakmaya devam etti. Serçe itmeye başladım. "Ne diyorsun lan sen!" Sesim kendimden emin çıktı. İtmeye devam ettim.
"Timindeki herkes terörist çetesi için çalışıyor." Bastıra bastıra söyledi. "Bu gördüğün bacak sizinkilerin falan değil." Kaşlarım çatıldı.
"Sen ne dediğinin, nasıl bir suç ile suçladığının fark-" sözümü kesip bağırmaya başladı. "Farkındayım! Bu lanet pusu senin ölümün için kurulmuş ama sen hala o dik tuttuğun kulaklarını kullanıp beni dinlemiyorsun!" Kollarımı birbirine bağladım. "Hızlı anlat, dinliyorum."
Bal rengi gözleri yeşil gözlerime baktı.
"Senin içeri girip onlara bakacağından eminlerdi bu sebeple sana böyle bir pusu kurdular. Sen içeri girince de bombayı patlatıp senin amel defterini kapatacaklardı." Sesi sert çıkıyordu. Bal rengi gözleri kumral saçlarına yakışıyordu.
"Siz kimsiniz beyefendi?" Dedim alayla. İddialı iddialı baktı bana. "Siz kimsiniz ki benim timime suç atabiliyorsunuz!"
Komutan eli ile arkamı gösterdi. "İnanmıyorsan bak." Dedi iddialı iddialı bakmaya devam ederken. Arkamı döndüm ve gördüğüm şey öyle gönül yakıcıydı ki eridim. Tüm timin karşımda duruyordu. Hepsinin elleri bağlıydı ve hepsinin başında bir asker vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ +18
JugendliteraturBir kız çocuğu düşünün... Küçücük yaşında babasının şehitlik haberi geldiği gün gözlerinin önünde hem annesini hemde kardeşini kaybeden. Bir oğlan çocuğu düşünün... Küçücük yaşında ailesini takım elbisesi ve jöleli saçlarıyla beklerken şehitlik habe...