Şırnak, askeri lojmanlar:
Kapı çalmaya başladı. Küçük alper babası ile annesinin görevden geldiğini düşünüyordu. İki gün önce komşuları olan Kamuran teyzeye ütülettiği takım elbisesini giyindi. Küçük alper saçını babasının yaptığı gibi jöleledi. Kapı ısrarla çalmaya devam etti. Alperin kalbi dahada hızlı atmaya başladı. Koşarak kapıyı açtı.
"Baba! Anne!" Diye bağırdı ama kapıda beklediği kişiler yoktu. Yıldırım asker gelmişti. "Özür dilerim. Sizi annem ile babam sandım. Onlar neden gelmedi?" Diye heyecanla sordu. "Abiciğim annen ile baban şehit oldu." Alper gülmeye başladı. "Şaka yapıyorsun değil mi yıldırım abi?" Sonra ise yüzü düştü çünkü bunun şakası bile kötüydü. "Hadi lütfen annem ile babamı çağır. Çok özledim onları." Yıldırım asker eğilip çocuğa sıkıca sarıldı.
"Şaka yapmıyorum, abiciğim." Ağlamaya başladı yıldırım. "Baban ile annen şehit oldu." Küçük çocuk, yıldırım askeri yavaşça itti. Küçük alper kulaklarına, avuçlarını bastırdı.
"Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz!" Alperin gözünden bir yaş düştü. "Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz!" Ağlama şiddeti arttı. "Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz!" Daha da bağırdı. Küçük alperin gözünden yaşlar, yağmur misali yağmaya başladı.
Sonra ise babasının kelimleri geldi aklına: "Oğlum eğer olurda biz bu işin ucunda canımızı verirsek, sakın! Sakın ağlama! Çünkü sen bir bozkurt kanı taşıyorsun! Vatan sağolsun! Diyeceksin."
Ellerini kulaklarından çekti. Koluyla yaşlarını sildi. "Vatan sağolsun!" Dedi saf bozkurt kanıyla. Yıldırım asker şaştı kaldı çünkü o bile ağlarken bu çocuğun ağlamaması onu şaşırtmıştı. Çocuğun elini tutup yürütmeye başladı.
Dışarı çıktılar ve direk olarak Atatürk resmi ile karşılaştılar. Küçük çocuk yıldırımın elini bırakıp hazır ol'a geçti. Babasının ona ezberlettiği marşı okudu. Ne marşı olduğunu elbette biliyordu. Yıldırım asker daha da çok şaşırdı. Çünkü karşısındaki çocuk Türk Yılmaz Marşını okuyordu. Tüm lojman kapıları bu yaşına göre gayet gür sesi ile açıldı. Herkes baktı çocuğa. Görevden gelen askerlerde vardı. Onlarda küçük alpere hayranlıkla bakıyordu.
"Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı,
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!Göksü imanlı, temiz vicdanlı,
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!Düşmana salsa, tek bile kalsa
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!"Burada bitti marş. Yıldırım asker eğilip çocuğu omzuna aldı. "Teğmen Alper Turan Bozkurt için alkış!" Herkes yüzbaşı yıldırımın ne kadar sert olduğunu bilirdi. Bu sebeple herkes alkış tutmaya başladı.
Alper normalde bu hitaba çok mutlu olurdu ama tepki vermemişti. Arabaya doğru yürümeye başladılar.
Yıldırım çocuğu arka koltuğa oturttu. Kendisi sürücü koltuğuna oturdu ve albay'ın yanına yani askeriyeye sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ +18
Ficção AdolescenteBir kız çocuğu düşünün... Küçücük yaşında babasının şehitlik haberi geldiği gün gözlerinin önünde hem annesini hemde kardeşini kaybeden. Bir oğlan çocuğu düşünün... Küçücük yaşında ailesini takım elbisesi ve jöleli saçlarıyla beklerken şehitlik habe...