Murat gözlerini açtığında hala donuyor,bir buz kütlesinin üstünde uyanmışçasına, kendinisini titremekten alıkoyamıyordu.Dondurucu fırtınanın uğultusu kulaklarında yankılanıyordu, çıplak tenine düşen her kar taneciği, bir bıçak gibi saplanıyordu vücuduna. Karlarla kaplı yüksek dağlar,O bembeyaz kasvetli vadi, hala gözünün önündeydi.
Kalkıp yatağının kenarına oturdu.Yanı başında yatan Zeynep,huzurlu bir şekilde uyumak taydı.
Parmaklarını sanki hala hissetmiyor,ölümün soğuk dokunuşu iliklerine kadar işlemişti,ölüm meleği kollarını açmış onu bekliyordu.Rüyada bile olsa, ölüme hiç bu kadar yakın olmamıştı.
Zeynep yataktan doğrularak,yatağın kıyısında oturan adamın boynuna sarılır.
Elleri ile saçlarını okşayarak, adamın boynundan uzun uzun öper.
" Günaydın kuzum.Bütün gece buzun üstünde uyumuş gibisin.Adamı ısıtmak istercesine sarılır.
" Günaydın bu gece biraz üşür gibi oldum,birde saçma sapan kabuslarla uğraştım,merak etme iyiyim .
Oysa aklı hala gördüğü kabustaydı genç adamın.
"Ah kuzum benim hayırdır inşallah,anlatsana biraz rahatlarsın.
Genç adam bir süre durakladıktan sonra.
"Bir dağın yamacında uykudan uyandım,üzerimde yalnızca Don ve bir tişört vardı.Kar lapa lapa yağıyor ,ve ben dondurucu soğuktu ,çıplak ayaklarla karlarla kaplı buzun üzerinde yürüyordum.Tipiyle birlikte yağan kar iliklerime kadar işliyor.Gücümün sonuna kadar tüketiyordu,karların üzerine yığılıp kaldım. Tam uykuya dalacak iken,yamacın başında bir kadın gördüm.Saçları yüzünün önüne düşmüş,buz gibi bir havada üzerinde bembeyaz bir gecelik ile dimdik ayakta duruyordu. Daha öncede bu kadını başka bir rüyada veya hayalde görmüştüm.
Senle birlikte gazete binasından ayrılırken merdivenlerde bu kadın bir hayalet gibi önüme çıktı."
"Zeynep şaşırmış ,nasıl dercesine adamın yüzüne bakar.
" O gün seni korkutmamak için, yada beni deli sanmaman için anlatmadım"
"Keşke anlatsaydın kuzum, sonra ne oldu o yamacı çıkıp kadını bulabildinmi.?
" Vücudumun her yeri soğuktan morarmış halde,son gücümle yamacı tırmandım.Tir Tir titreyerek yamacın sonuna geldiğimde,önüme duvardan koskoca bir buzul kayası çıktı.Ama kadın etrafta yoktu,ben hayal gördüğümü düşünerek,buzulun kenarına yığılıp kaldım.Etrafa kısık gözlerle bakarken,bir mağara girişini gördüm.Kalan son gücümle karların üstünde sürünerek girişe doğru sürünmeye çalıştım ama olmadı.Gücüm tükenip karların üstünde öylesine yığılıp kalakaldım.Umudumu kaybedip çaresizce gözlerimi kapatıp ölümü beklemeye başladım.Gözlerimi açtığımda üzerime eğilmiş bembeyaz elbisenin içinde bir kadın vardı.Saçları yüzünü kapatmış,bir eliyle yüzüme dokunuyordu.Birden Vücuduma yavaş yavaş yayılan sıçaklıkla , gücüm geri gelmişti.Ayağa kalkıp, mağaranın girişinden içeriye girdim.Kadın dimdik ayakta durmuş ,parmağıyla içerde başka bir mağarayı işaret ediyordu.
Tedirgin adımlarla mağaradan içeriye girdim. Bu sefer bir çocuk karşıma çıktı.Çocuk bomboş bakışlarla öylesine karşımda durup bana bakıyordu.Ardından ağızını yırtılırcasına açıp korkunç bir çığlık attı.Mağaranın içi korkunç bir uğultuyla sarsılır,kulaklarımı kapatarak dizlerimin üstüne çöküp kaldım.Çığlık durduğunda çocuk hala karşımda duruyordu.Etrafımda kahkaha ve ağlama sesleri birbirine girmişti.Ve birden karanlıktan tarif edemediğim şeyler çevremi sarıp dönmeye başlar.Sonra uyandım korkuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Ardında Kaybolanlar Hayalet Mevsimi
Mystery / ThrillerGeçmişin ardında kaybolanların ilk kitabı olan Hayalet mevsimi 1982 İstanbul'u da geçen bir hikaye .İstanbul'un en soğuk karlı günlerinde başlayan ölümler bir cinayetmidir kadermi yoksa karanlıktan aydınlığa çıkmayı bekleyen ruhların intikamımı. ( B...